2 HAFTA SONRA
Hayat o kadar acımasızdı ki önce anne babamı sonra da kardeşimi almıştı benden.Hiç birinin de suçu
yoktu üstelik.Belki de tek suçları bendim.Bana yakın olmalarıydı.
"Şu tabağınla oynamaktan vaz geç"diyen sesti beni düşünceli halimden söküp alan.Ona ters bir bakış attığımda homurdanarak önüne döndü.Ona kızgındım.Hemde hiçbir şeye kızgın olmadığım kadar.Bir ara boğup kurtulsam diye düşünsem de katil olmak fikri bana çok uzak bir şeydi.Hem o sade bir ölümü kesinlikle haketmiyor ki.Ona ölümlerin en güzelini yaşatmak için elimden geleni yapacağım.Ahmet'in intikamı ya da bu hayatta yaşayamadığım bütün duyguların , yapamadığım her şeyin intikamı olacak benim için.
Kahvaltımı bitirdikten sonra onun daha bitirmemesine aldırmadan masayı toplamaya başladım.Sinirle tekrar bir şeyler homurdandıktan sonra "Şurayı topla sonra yanıma gel bişeyler konuşcaz."dedi ve yine homurdanarak salona geçti.Yavaş yavaş masayı toplamaya devam ettim.Onun yüzünü görmeye hiç acele etmiyordum.On beş dakika içinde mutfağı toplayıp bulaşıkları yıkadıktan sonra yanına geçtim.Önündeki sehpaya doğru eğilmiş bir şeyler düşünüyordu.Geldiğimi dahi fark etmemişti.Yalandan öksürünce düşüncelerini bir kenara bırakıp bana döndü."Ne konuşcaz"dedim ifadesiz bir o kadar da sert bir sesle.Ahmet'in ölümünden onu sorumlu tutuğumunun farkındaydı ve kesinlikle ses çıkarmıyordu bu duruma çünkü haklı olduğumu biliyordu."Bir soygun planlıyoruz"diyen surata aval aval baktım bir süre.Benden ses çıkmadığını görünce konuşmaya devam etti."Yaklaşık bir aydır bu evi takip ediyorum"derken sehpanın üzerindeki kağıtları bana uzattı.Kısa bir aradan sonra konuşmasına devam etti"Senden istediğim bu eve hizmetçi olarak girmen.Onların güvenini kazanmak da ayrı.Zamanı geldiğinde eve girecez.Sana düşen istediğimiz zaman kapıları açık tutup elinden geldiğince paraların yerini öğrenebilmen."diye lafını bitirdiğinde sessizce yutkundum."Bunu neden yapıyoruz.Yeterince paramız var zaten"dedim.Bu imkansız bir şey benim için.Tamam uzun süre hırsızlık yapmış olabilirim.Ama bu farklı bir şey.Onları kendime inandırıp güvenmelerini sağlayıp ihanet etmek zor."Ben artık yaşlandım kızım bir gün ölüm bana kollarını araladığında-"deyip sustu.Düşünüyordu ne yalan söylesem diye düşünüyordu belki de.Ama söyledikleri kesinlikle doğru şeylerdi.Yaşlı bir adamdı."Onlara sen bakacaksın.Onları ne kadar sevdiğini biliyorum.ve ben öldüğümde onları çalıştırmayacağını da biliyorum.Tek başına çalışıp on beş çocuğa bakmak senin harcın değil kızım ve bir de onları okutmak isteyecek olacağını tahmin ediyorum.Doğru mu?"diyerek bana yöneltti bakışlarını tekrardan.Çaresizce kafamı olumlu anlamda salladım.Beni zayıf noktamdan vuruyordu adi herif.Eğer istediğini yapmazsam onları sırf bana inat daha zor durumda bırakırdı."Eğer çok paran olursa güçlü olursun.Olmazsa yok olur gidersin bu dünyada.Dünyanın kanunu bu güçlüler her zaman ayakta kalır ama güçsüzler her zaman onlar tarafından ezilmeye mahkumdur. "...
"Bak ben her şeyi ayarladım.Sen gideceksin ve işe başlıycaksın hepsi bu."dedi aynı şeyleri defalarca.Hiçbir şey söylemeden önümdeki kocaman yalıya doğru ilerledim.Bu işi kabul ettikten sonra hemen herşeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmıştı.Sanki bu evde yıllardır yaşıyor da noktası noktasını biliyormuş gibi konusuyordu.Ardıma bakmadan emin adımlarla kapının önüne kadar geldim.Bu kadardı işte tüm cesaretim.Kalbim adeta göğüs kafesine bir beden büyük gelmiş yerinden çıkmak için çırpınıyordu.Kapının ziline elim zar zor gitse de basmıştım sonunda.Bir süre ıçerden ses gelmeyince tekrar elim zile basmak için havalandığında anında geri indi çünkü karşımda beni merakla süzen bir çift kahverengi göz vardı.Sessizce yutkundum o da bunu farketmiş olacak ki hafifçe gülümseyip "Buyrun"dedi adeta soru sorar gibi bir sesle.Bu ses bana bir yerlerden tanidik gelse de aldırmadım.Nerden tanıyabilirim ki?