Büşra
Okula geldiğimde fazlasıyla heyecanlıydım. İlk defa Semih'le konuşacak olmak ve onun gizli olduğunu öğrenmek, gerçekten heyecan verici. Sabahtan beri, sınıfta bir oraya bir buraya gidip duruyorum. Kısacası, yerimde duramıyorum. Derslerde ise, bir an önce zilin çalması için dua ediyordum.
Sonunda zil çaldı... Koşa koşa merdivenlerden inip, yemekhaneye koştum. Kapıyı kolayca açtıktan sonra boş yer aramaya başladım. Kenarlarda olsun ki, göze fazla çarpmayalım.
Sonunda yer bulup masaya oturdum. Birazdan Semih'in buraya gelecek olması, benim terler içinde kalmamı sağlıyordu. Hadi, dedim bir kere daha. Sakinleş Büşra.
"Selam."
Kafamı yavaşça kaldırdım ve onu gördüm... Dudaklarımda hafif bir tebessüm oluştu. O da, sırıtarak masaya oturdu.
"Selam." dedim biraz da utangaç bir şekilde.
Yüzümü ona çevirmiş, gözlerine bakıyordum. Gerçekten, beni seven bu muydu? Hâlâ inanamıyordum.
"Nasılsın?" dedi bana bakmayı sürdürerek.
"İyiyim, sen?"
"Müthiş hissediyorum." dedi ve küçük bir kahkaha attı.
"Niye ki?" dedim sanki bilmiyormuş gibi.
"Niye mi? Sevdiğim kişi de beni seviyor ve ben şu an onunla karşılıklı oturmuş konuşuyorum. Dahası mı var?"
Karnımda kelebekler mi uçuşuyor, yoksa mideme bir şey mi dokundu anlayamıyorum.
"Daha ne olsun ki?"
Yavaşça sandalyesini bana yaklaştırdı ve elimi tuttu.
"Bu olabilir mesela. Ne dersin?"
Bir yandan elime bakarken, bir yandan da sıcaklamaya başladığımı hissediyordum.
"Ya, çok mu sıcak oldu burası ne?"
Kahkaha atarak elini elimden çekti. Yerine doğru geçecekken bu sefer ben onun elini tuttum. Yüzümü de ona çevirerek tepkisini izledim. Şaşırmış olmalıydı.
"Yani cevabın evet mi?" dedi sırıtarak. Baya baya sırıtıyordu şu an. Pis sapık.
"Hı hı." dedim onaylar biçimde.
O an gözleri sonuna kadar açıldı.
"Ne yani, bu kadar mıydı?"
"Ne bekliyordun ki?"
"Ulan, ben haftalardır bu anı bekliyorum. Bu kadar kolay olacağını bilseydim, daha önce çıkardım karşına."
"Çıksaydın." dedim ve omuz silktim.
"Biliyor musun, seni görmeden önce bir şarkı bulmuştum. Don't Let Me Down diye. Orada bir şey çok hoşuma gitmişti."
"Ney?" dedim meraklanarak.
"I need a miracle, diyorlardı. Türkçesini biliyor musun?"
Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Bir mucizeye ihtiyacım var."
Ne demeye çalıştığını anlamamıştım.
"Yani?"
"Sen benim mucizemsin Büşra. Hani senin telefon numaranı nereden bulduğunu anlatmıştım ya?"
Onay bekler gibi söylediğinde, başımla onayladım.
"O gün oraya gelmeden önce, yeni bulduğum bir faleze gitmiştim. Rüzgar esiyordu ve o an bir bağırma isteğiyle dolup taştım. Bilirsin, filmlerde öyle olur." dedi ve hafif gülümsedi.
"Bir mucizeye ihtiyacım var, diye bağırdım o an. Allah'ta beni duymuş olmalı ki, seni bana gönderdi."
Sözlerini bitirdiğinde bana yaklaştı ve ellerini yanaklarıma koydu. Şu an fazlasıyla yakındık.
"Sen, benim mucizemsin Büşra."
Şuraya romantik bir Semih çizelim. Kitabın ismi de ortaya çıktığına göreee,
Final yakındır dostlarım!
Yani, sanırım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Need A Miracle«Texting» [Tamamlandı.]
Short Story"O gün oraya gelmeden önce, yeni bulduğum bir faleze gitmiştim. Rüzgar esiyordu ve o an bir bağırma isteğiyle dolup taştım. Bilirsin, filmlerde öyle olur." dedi ve hafif gülümsedi. "Bir mucizeye ihtiyacım var, diye bağırdım o an. Allah'ta beni duymu...