Arsız şırıtışıyla söylediği cümlesi karşısında soğuk terler döküyordum. Beni gerçekten aptala çeviriyordu. Onun yanındayken ne mantıklı düşünebiliyor ne de cevap verebiliyordum. Onun bu denli yakışıklı olması beni sayısızca günah işlemeye itiyordu. Aramızdaki iki adımlık mesafeyi kapattım. Dudaklarına sertçe yapıştığımda bunu beklemiyor gibiydi. Aslında bunu yapacağımı ben bile beklemiyordum. Öpüşmemizi derinleştirdiğinde bacaklarımı beline dolamamı sağladı ve beni kucağına aldı. Dudaklarımızı ayırmadan beni tahminimce soyunma odasına doğru götürüyordu. Odaya girdiğimizde dudaklarımızı ayırıp beni odadaki bankın üzerine yavaşca bıraktı.Gözlerini bana çevirdiğinde hızla atan kalbimin sesini duymasından korktuğum için kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Amacı üzerimdeki lanet şeyleri çıkarmak değil de dokunuşlarıyla beni delirtmekti sanki. Üzerimdekileri çıkartıp bir kenara fırlattığında karşısında tamamen çıplak kalmıştım. "Sana ne yapmamı istediğini söyle bana bebeğim" Ondan ne kadar etkilendiğimi biliyordu ve şu an ölmemi istercesine cümleler kurup kulağıma fısıldıyordu. "Dokunuşlarına ihtiyacım var. Bana dokunmanı istiyorum" Bunu söylememi bekliyormuş gibi elleri ve dili bütün vücudumu gezmeye başladı. Dilinin tenime değişi, bıraktığı ıslaklık ve ara ara durup emmesiyle hissettirdiği hafif acı zevkten gözlerimi kapatarak inlememe neden oluyordu. Her inlememde bundan memnun olmuşcasına sırıtıyor ve dokunuşlarını sertleştiriyordu. Ellerinin bacaklarımı kavrayışı, yavaşça ama ustaca sıkışı altında delirmeme sebep oluyordu.
Hiç beklemediği bir anda üzerine çıktım. Şaşkın bir şekilde beni izliyordu. Onun gibi yavaş davranamayıp gömleğini parçalarcasına çıkarttım. Göğsünün ortasında ki haç dövmesinden aşağı doğru öpücükler bırakarak ilerlerken sertliğinin üzerinde olan kalçalarımı sertliğine sürttüğümde benim inlemelerimin yanına onun inlemeleri de eklendi. Kontrolü tekrar eline alarak üzerime çıktığında dilini kasıklarıma doğru ilerletti ve her noktasını emmeye başladı. Tanrım, aldığım haz beni öldürüyordu. Dudaklarımda gezdirdiği işaret ve orta parmağını ağzıma soktuğunda yeterince ıslanana kadar emdim. Parmaklarını vajinamın girişine koyduğunu hissettiğimde delirmiştim. "Lütfen yap artık şunu" inlemeyle karışık söylediğim cümle sonrasında parmaklarını içimde hissetmek ve hareket ettirdiğinde tattığım zevk paha biçilmezdi. Bir süre daha parmaklarını içimde hareket ettirdikten sonra durdu. Suratını bacak arama koydu ve nefesini vajinama vererek konuştu. "Benim için bu kadar ıslak olman beni çıldırtıyor Melinda" Cümlesini bitirdikten sonra vajinamda o mükemmel dudaklarını hissettim. Ard arda öpücükler bırakıyordu. Bana tattırdığı haz daha fazlasını istememe sebep oluyordu. "Parmakların, dudakların ve dilinden fazlasını hissetmek istiyorum Justin." Şaşkın bir şekilde suratıma baktığında ona aldırmadan altındakileri çıkarttım. Justine baktığımda yüzündeki şaşkın ifadesiyle hâlâ beni izliyordu. Dudaklarımızı birleştirdiğimde karşılık vermediğini fark ettiğimde durdum. Yüzünde garip bir ifade vardı. Çok masum gözüküyordu. Karnıma değen sertliğine baktığımda biraz ürpersemde onu hâlâ istiyordum. Ondan gelicek acıyı bile istiyordum. Büyüklüğünü derinlerimde hissetmek istiyordum.
Beni tekrar banka götürüp oraya yatırdı ağırlığını vermeden üzerime uzandığında terden yüzüme yapışan saç tutamını yüzümden çekti. "Bunu yapmak istediğine gerçekten emin misin Melinda" Altında kıvranan bedenimi izlediği halde hâlâ emin misin diye soruyordu. "Görmüyor musun Justin şu an senden gelicek acıyı bile hissetmeye ihtiyacım var." Yüzünde bir gülümseme belirdi ona ihtiyacım olması hoşuna gitmiş olmalıydı. "Peki ilkinin benimle olmasını istediğine emin misin? Beni bu kadar istiyor musun gerçekten? ya da bir kaç gündür tanıdığın birine ilkini verecek misin Melinda?" Tek kaşını kaldırmış bütün sorularına bir cevap bekliyordu. Şu an bir çocuk gibi çok masum gözükmesine rağmen mümkünmüş gibi aynı zamanda da olduğundan daha yakışıklı gözüküyordu. Suratına yapışmış saçları, loş ışıkta parlayan bal rengi gözleri ve şişmiş dudaklarıyla onu daha fazla istememe sebep veriyordu. "Melinda suratımı izlemeyi kesip soruma cevap verir misin? İlkinin benimle olmasını istiyor musun?" Keşke ilkim bugün Justinle olsaydı.
"Justin bu benim ilk seferim olmayacak" Yüzünde ki hiçbir mimik oynamamıştı. Donmuştu sanki. Garipti. Bir süre ifadesiz bir şekilde kaldıktan sonra düz bir sesle gözlerime bakarak konuştu. "Banka uzan bacaklarını aç ve kendinle oyna Melinda" Neden böyle bir şey istiyordu şimdi. Onun için kıvranan bedenimi izlemekten zevk mi alıyordu yani. Yavaş adımlarla ilerleyip karşısındaki banka uzandım. Ona baktığımda gerçekten kendimle oynamamı bekliyordu. Gözlerimi kapattım ve sanki Justin tam karşımda beni izlemiyormuş gibi iki parmağımı ağzıma götürüp emmeye başladım. Yeterince emdikten sonra parmaklarımı karnımdan aşağı ilerleterek iç çamaşırım üzerinden kendimi okşamaya başladım. İç çamaşırını sıyırarak iki parmağımı içime sokup hareket ettirmeye başladım. İçimde hareket ettirdiğim parmaklarımı onun sertliği olarak düşünüyordum. Bu yüzden ismini inlemiştim. "Just-" Bileğimde ellerini hissettiğimde gözlerimi açtım. "Yeter bu kadar şimdi sadece beni hissetmeni istiyorum" Çözemediğim bakışı korkmama sebep oluyordu. Yüzündeki gülümseme ve masum ifade artık yoktu. Sadece, ifadesizdi. "Seni şu an öyle sert becermek istiyorum ki" cümlesini bitirdiğinde tüm odayı, hatta tüm spor salonunu acı dolu çığlığım doldurdu. İçimde hissettiğim büyüklüğü sonsuza dek çığlık atmak istememi sağlıyordu. Dudaklarımı dudakları ile kapattığında attığım çığlıklar artık boğuk bir şekilde odayı dolduruyordu.
Çığlıklarım yavaş yavaş zevk dolu inlemelere dönüşürken Justin içimdeki hareketini daha iyi hissettirmek için bacaklarımı okşuyordu. Sol bacağımı havaya doğru kaldırdı, içime tekrar girdiğinde onu en derinlerimde hissediyordum. Bütünleşmiş gibiydik. O ve ben değildik, tek bedende buluşan bizdik. Justin inlemelerinin arasında ne kadar dar olduğumu ve bunun ona müthiş derecede iyi hissettirdiğini söylüyordu. İkimiz de zevkin doruklarınaydık.
İkimizde rahatladıktan sonra onun üzerine uzanmıştım ve kusursuz suratını inceliyordum. Sarhoş gibiydi biraz önce yaptığı şeylere göre suratı çok masum gözüküyordu. "Sen," fısıltıyla konuşmaya çalıştığında cümlesini devam ettirmesini bekliyordum "Sen, çok güzelsin." Kalbimdeki filler tekrar ortaya çıktığında suratımı göğsüne bastırdım. Sonsuza dek burada, göğüsünde öylece ölmeyi bekleyebilirdim. Ama gitmeliydim. Justini spor salonununda bıraktım ve bir taksiye binerek okuldan uzaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biology Teacher
FanfictionTekrar suratıma doğru eğildi ve tahrik edici sesi ile fısıldadı. "Öyleyse bunu bana kanıtlamak için ders bittiğinde odamda ol."