Hayatına küçük bir yurtta devam Gece aniden karşısına ailesinin çıkmasıyla allak bullak olmuştu. Daha hiçbir şeyi anlamadan ikizinin olduğunu ve onun öldüğünü öğrendi. Ailesinin onu Güneş'in okuduğu liseye kaydettir diklerin de Gece için her şeyin b...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Neden ben? Yani neden her şey beni buluyor?
Karşımda Ailem duruyordu. Ve ben onları tanımıyordum. Onları senelerdir aramama rağmen bulamamıştım ve onlar beni bulmuşlardı. Senelerdir beni bir kere bile aramadılar ve şimdi karşıma geçmiş beni almaya geldiklerini söylüyorlardı. Peki neden? Evlat hasreti mi çektiler ya da vicdanlı olmaya mı çalışıyorlardı?
"Kızım!" dedi annem olduğunu idda eden kadın. Ben müdire ve annem arasında gelip gidiyordum. Müdire hanım "Gece, kızım Melisa hanım senin annen. Vedat bey'de baban." dediğinde anne ve babama baktım. Gençtiler en fazla 35-40 yaşlarındaydılar. Anneme biraz baktığımda ona benzediğimi fark ettim. Ama o Mavi gözlüydü.
Melisa hanım yerinden kalktı ve koşarak bana sarıldı. "Güneşim." diye fısıldadığında kaşlarım çatıldı. Güneş kimdi?
Benden ayrıldı ve Vedat beye döndü "Vedat hadi kızımızı alıp evimize gidelim." dediğinde Vedat bey ayağa kalktı ve müdire ile tokalaştı. Müdire bana baktı ve buruk bir şekilde gülümsedi. "Görüşürüz Gece." dedi. Hemen mi gidiyordum? Ama eşyalarımı toplamadım ve arkadaşlarım ile vedalaşmadım ki ben.
Melisa hanıma döndüm. "Ben daha eşyalarımı toplamadım." dediğimde elini omzuma koydu. "Onlara gerek yok ki kızım artık. Evde bir sürü giysin olacak. Onları bırak burada ki kızlar giyinsin." Doğru söylüyordu. Hem kızlarda gezmeye çıkmışlardı. Müdire'nin odasından çıkıp merdivenleri inmeye başladık. Burada çocukluğum hatta bebekliğim geçmişti. Çok eğleniyorduk kızlarla. Her akşam pijama partisi yapardık.
Yurttan çıktıktan sonra kapının önündeki kocaman siyah jip'e yöneldik. Çok güzel bir arabaydı. Vedat bey arabanın arka kapısını açtı binmem için. Hafifçe gülümseyip arabaya bindim. Kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna geçti. Yetimhaneye son kez baktım. Burada çok anım vardı. Hemde çok. Ben bu yaşıma kadar burada geçirdim hayatımı. Yetimhanenin dış kapısından çıkarken kızları gördüm. Sanki onlara dokunabilecekmişim gibi cama dokundum. Mutlulardı ve gülüyorlardı. Aslı kafasını kaldırıp arabaya baktığında gülümsemesi yüzünde dondu.
Eliyle yanındaki kızları dürttü. Kızlarda buraya baktıklarında Aslı ile aynı duruma düşmüşlerdi. Aslının yanındaki Eda dudaklarını oynatarak 'Gece' dediğini gördüm.
Gözümden firar eden göz yaşım pantolonuma düştü. Arabayla yanlarından geçip giderken hıçkırığımı tutamadım. Birlikte büyüdüğüm kardeşlerimin yanından öylece veda etmeden geçip gittim. Elimle teker teker düşen göz yaşlarımı sildim. Kafamı cama yaslayıp yağmurun çiselemesini izlemeye başladım. Kim bilir çıktığım bu yolculukta beni neler bekliyordu? Ya beyaz atlı prensimi bulup mutlu olacaktım, yada kara şövalyemi bulup kara bulutlar ardına saklanacaktım.