NAMLU

31 5 1
                                    

Ben AY , on yedi  yaşındayım. Ankara'da sorunlar içinde  yaşıyan orta gelirli bir ailenin tek kızıyım . Asosyal ve dış dünyaya kapılarını kapatmış biriyim hafta sonlarını eski bir kitapçıda çalışarak geçiyorum ve bugün yeni okuluma felaket ile geliyorum.
  ‎Bugün okulun ilk günü ve ben stresten başka hiç bir şey yapmıyorum. Stres yapmamdaki sebep arkadaşsız kalmaktan değil yeni ortama ayak uyduramamaktan da değil en arka sırada dersi dinlemeye çalışacağım kesin en arka sırada olmamın sebebi ise ön sıraya karşı fobim olmasi çok ilginç dimi .
  ‎ Ben bunların hepsini düşünürken annem çoktan okulun önüne gelmiş benim arabadan inmemi bekliyordu . İsteksiz olduğum için zar zor anneme gülümseyerek arabadan indim kafamda kelimeler rap yapar gibi çok hızlı bir biçimde ilerliyordu neden böyleyim bilmiyorum ama okula gitmek dahi istemiyordum. Çağlayan koleji Ankara'nın en iyi kolejlerin'den birisi yüzde yetmiş burslu olduğum için bu okula gelebiliyordum belkide gelmek istememem, göreceğim muamele' den dolayı da olabilir yada bunların hiçbiri olmaz nerden bile biliriz ki...
  ‎ Okulun bahçesinde bekleyen öğrencilerin arasına zar zor girebilmiştim sonunda hangi sınıftaydım bir bilgim olmadığı için kulaklığı mı çıkartıp müdürün konuşmasını bekledim fakat bizi bir saat bahçede bekletip hiç bir tören olmadan içeri sokmaya çalıştılar sınıflarımızın da kapıdaki listede yer alındığı söylendi.
Çok fazla curcuna olucağı için bir saatin üstüne birde ben bir saat insanların azalmasını bekliyerek sıcakta kavruldum . En sonunda kapının ağzına geldiğimde listeden adıma bakmaya başladım her kendini bulan listedeki isminin yanına artı koyduğu için kendimi bulmam zor olmamıştı benim için , ismimin yanında  12-A   yazısını gördüğümde iyice gerilmiştim. Okulun Kapısından içeriye girerken birinin ayağına takılıp tam düşüyordum ki birisi yüzüme dahi bakmadan kolumdan tutup düşmemi engelledi.
  ‎ "önüne bak "  benim dengemi sağladığımı anlar anlamaz kolumu bırakıp ilerledi teşekkür etmeme bile fırsat vermedi üstelik birde emir vermişti bana , tamam önceden ukala insanlar görmüştüm ama bu başkaydı. Yüzünü bile görmeme izin vermeden gitti . Görebildiğim tek şey kumral dağınık saçları oldu üstelik gerçekten kokusu çok ilgi çekiciydi ama bu benim umrumda olmadı ve söylene söylene merdivenlerden çıktım.Sınıfın kapısının ağzına geldiğimde sınıfa girmeye cesaretim olmadığından  kızlar toalet'ine  gitmeye karar verdim ve hızla koridor da yürümeye başladım fakat bakmadığım yer kalmamasına rağmen bir türlü bulamadım. Gerçekten mi , Kocaman kolejde toalet mi yoktu ? Şaka gibi , söylenmek için bir sebep daha. Eğer biraz daha toalet bulmak için oyalansaydım büyük ihtimalle çok geç kalıcaktım ve derse ilk günden geç kalacaktım . İlk günden ilgi cekmek istemediğim için sınıfa koşar adımlarla ilerledim  soluk soluğa sınıfın kapısında duruyordum bir cesaretle kapıya hafifçe vurdum ve kapıyı açıp içeriye doğru yavaşça adım attım .
  ‎"geç kaldığım için özür dilerim hocam " dedim yüzüne göz ucuyla bakarken.
  ‎ "ilk günden geç kalmak , iyi cesaret geç! "
  ‎hızla arkada bir yer bulmak umuduyla ilerlerken, boş bir yer bulup oturup kafamı önüme eğip kaldırmama kararı aldım ilk günden bütün sınıfa rezil olmuştum üstelik ilgi çekmemeye çalışırken ilk günden bütün sınıfın gözleri bendeydi .
  ‎ Beni azarlayan hocanın, matematik öğretmeni ve 5 senedir bu okulda olduğunu öğrendim zaten sonra da serbest bıraktı herkez birbirleri ile tanışırken ben kulaklıklarımı takarak şarkı dinlemeye başladım ve telefonumdan kafamı hiç kaldırmadım son derse kadar bu böyle devam etti ama son ders tarih hoca' sı isyan etmemi sağladı. Tek benim değil aslında bütün sınıfın isyan bayraklarını çekmesini sağlamıştı . Hocanın ilk günden işlediği ders yüzünden başıma şiddetli ağrılar girmeye başlamıştı yavaşca sıradan Kalktım ve ağır adımlarla tarih hocasının yanına ilerledim .
  ‎"hocam biraz kötüyüm lavabo'ya gidebilir miyim? "
  ‎"neyin var ilk günden!"
"İşlediğiniz ders yüzünden beynim kendine işkence ediyor ve dışarı çıkmak için kafa tasımla mücadele veriyor... "demeyi o an için çok istesem de bunu malesef yapamadım hayır ilk günden hepsi tersinden mi kalkmıştı ; Yoksa gerçekten bende şans mı yoktu ?
"Biraz rahatsızım özel bir durum hocam lütfen "
"Tabi kızım bunu neden daha önceden söylemedin git ama hızlı ol !" Sesinde iğneleyici bir tını vardı ama onu umursamadan arkamı döndüm ve kapıdan dışarı çıktım.
"Dışarı çıkabilmek için illa yalan mı söylememiz gerekiyor kendiliğinizden izin verseniz nolucak ? Sanki siz hiç öğrenci olmadınız "diye söylendim içimden koridorda ki görevliye kızlar toaletinin yerini sorup hızlıca üst kata yönelim toaletin kapısının önüne geldiğimde hızlıca içeri girip aynanın karşısına geçtim . Rengim solmuştu , kahve rengi gözlerimin altına gelen halka şeklindeki morluklar beni asla yanlız bırakmazlardı zaten dudaklarım kurumuştu, hafifçe yalıyarak biraz da olsa can vermeye çalıştım. Uzun dalgalı saçlarımı omuzlarımın üstünden geriye doğru atarken bile çok halsiz görünüyordum. Musluğu hafifçe açtım ellerimi birleştirerek soğuk suyun altına yavaşça soktum . Avucum'daki suyu yüzüme yavaşça çarparak soğuk ' u hissedebildiğim kadar hissettim. Soğuk suyun etkisiyle vücuduma yayılan küçük bir titreme hissinden sonra yavaşça musluğu kapatarak aynaya son kez baktım ve küçük bir tebessüm attım ardından yavaşça kapıya doğru yöneldim ve kapıyı açarak dışarı çıktım . Sınıfa gitmem gerektiğini bildiğim halde koridorda ki panolara bakarak oyalandım. Panolara o kadar odaklanmışım ki bir an bi sınıfın kapısının önünde durdum kapının hemen yanında resim atölyesi yazdığını gördüm ve içeriden ses gelip gelmediğini kontrol ettim . İçeride birinin olmadığını anladığım anda kapıyı bir anda açtım ve içeriye hızlıca girdim ve hemen kapıyı kapattım...
     İçerisi zifiri karanlıktı hiç bir yer net değildi bir an geri çıkmayı düşünsemde duvarda ışık düğmesi aramaya koyuldum . Telefonum  cebimde  olmasına  rağmen duvara ellerimi sürterek düğmeyi bulmaya koyuldum ve bir an duraksayıp ışığı açtım fakat bir an donup kaldım gözlerim yerinden çıkacak gibi büyüdüğünü hissettim bir an , önümde bir erkek ceseti duruyordu ve ben bunun şokunu yaşıyordum . Şoktan çıkıp tam çığlık atıcağım sırada ışık söndü ve silah namlusunu boynumda hissede- biliyordum ve ardından tanıdık gelen bir koku ve bir ses...
     ‎"Ölmek istemiyorsan sesini çıkartma! "
     ‎

AYIN GECEYE TEBESSÜMÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin