Enes;
Bugün Arzu ile ikinci ayımızdı. O yüzden erken kalkmış bi elimde hediyem diğer elimde çiçeğim buluşmak üzere anlaştığımız parka doğru yürüyordum.Parkı süsleyip, bir kaç çocukla anlaşmak için bir saat kadar erken gittim.
Parktan içeri mutlu mesut girdim ve Arzu'yu gördüm. Onun da bana sürpriz yapacağı düşüncesiyle ona doğru gelmeye başladım. Beni göremezdi çünkü onun arkasından doğru koşuyordum.
Sonra Arzu'nun yanına bir adam elinde dondurma ile geldi.
Arzu adamın yanağına hafif bir öpücük kondurdu. Sonra dondurmalarını yediler. Adam duygusal bir konuşma yapıyordu.
Kımıldayamadım.Ağacın arkasında onları izliyordum.Arzu'nun bu labaliliğe vereceği tepkiyi çok merak ediyordum.
Arzu adamın sözünü kesti. Ona bir şeyler anlatmaya başladı.
-Oğuz, seni seviyorum. İki yıldır çok güzel bir ilişkimiz var ama ben o salaktan önümüzdeki hafta 100 bin TL isteyeceğim.
O yüzden Bi rahat dur be!
+Peki ondan nasıl para alacaksın? Yazık ya çocuğa
-Bak o çocuk bir video platformunda videolar çekiyor, binlerce takipçisi var. Ben onda bir ışık görüyorum paralarını alıp ayrılacağım ondan.
+Işık mı? Sivilcesinin beyazı kadar büyük bir ışık mı bari?
-Evet evet o kadar büyük!
Gülüşmeye başlamışlardı. İçime bir öküz oturdu. Eğer gidip bağırsaydım Oğuz denen şahıs bana kafa atabilirdi ve buna hiç niyetli değildim.
Gözümden akan bir damla yaşı elimin tersiyle sildim ve sadece oradan uzaklaşmakla yetindim .
-
Göz yaşlarıma hakim olamıyordum. O kadar mesaj, video, fotoğraf çöp olacaktı. Artık aklımı başıma toplamam gerekiyordu.
Hemen eve gittim.
Yatağıma uzanıp tavanla uzun süre bakıştım.Nasıl olacaktı? Hem aşk hem okul hem YouTube? Kafam sebze çorbasına dönmüştü. O sıra Arzu aradı. Sinirle telefonu sıktım, nefes egzersizlerinin de yardımlarıyla öfkeme ve gözyaşlarıma hakim olmaya çalıştım. Yani en azından denedim.
+Aşkım, neredesin ağaç oldum?
Derin bir nefes alarak devam ettim.
-Taş olursun inşallah, beni arama. 100 bin tl verecek başka bir andaval bulursun artık!
Suratına kapatıp, numarayı engellemiştim.
Bir kaç saat bilgisayarda oyun oynayıp akşam yemeği için salona gittim. Annem sofraya oturmuş beni bekliyordu. Onu ve babamı çok seviyordum. Bir de kardeşlerim Toygu ve Elis'i. Annem bir bakışıyla her olayı anlardı. Beni de anlamış olmalı ki hemen soru sordu;
+Enes? Oğlum ne oldu sana? Bana anlatmak ister misin?
-Anne, ben bir karar verdim. Bundan sonra derslerime çok fazla çalışacağım. O yüzden benim daha iyi bir okula gitmem gerekiyor. Sadece boş ve kötü anılarla dolu olan o serseri okuluna gitmek istemiyorum.
Annemin gözünden akan bir damla yaş ile birlikte yüzünde kocaman bir sırıtma belirdi. Mutlu olmuştu.
+Bu konuyu babanla konuşacağım.
Yemeğimizi bitirdik. Anneme yardım ettim ve çizgi roman okumak üzere odama çekildim.
-
Okulların açılmasına iki gün kalmıştı ve annem babamla konuşup beni Final Özel Lisesi'ne vermişlerdi. Orada daha iyi arkadaşlarımın olmasını dileyerek videoma başladım.
Bir buçuk saatin sonunda videomu çekmiştim. Editleyip izleyicilerime sunmam gerekiyordu.Gün geçtikçe daha çok abonem artıyordu. Koskocaman bir aile olacağımıza inanıyordum.
-
İki gün gelip geçmişti. Alarm sesimle uyandım. Yeni okulumun bana başarı getirmesi umuduyla yatağımdan doğruladum.Ilık bir duş alıp mayıştıktan sonra üstümü giyinip bir şeyler atıştırmak için mutfağa yöneldim ama bir sıkıntı vardı. Bu koku da neyin nesiydi canım? Koşa koşa salona indim. Bir de ne göreyim! Annem kalkmış bana çok güzel bir kahvaltı hazırlamıştı. Kokunun kaynağı olan sucuklu yumurta ile aşk dolu bakışlarımı bölüp anneme günaydın diyip yanağına küçük bir öpücük kondurmayı ihmal etmedim.
Dişlerimi fırçalayıp, naneli sakızımdan bir tane atıp evden çıktım!
Sanırım kahvaltıya dalmışım çünkü dersin başlamasına 20 dakika vardı ve ben ilk günden geç kalmak istemiyordum.
Gelen ilk otobüse atlayıp okulumun olduğu durakta indim. Dersin başlamasına beş dakika kalmıştı. 12. sınıflar beşinci kattaydı ve asansörler bozuktu. Bir tanesi hariç. Sarışın bir kız asansöre biniyordu,koşa koşa elimle asansörü durdurdum ve bindim.Bana bir şey anlatmaya çalışan kıza döndüm.
Büyüleyici bir güzelliği vardı. Saçları sarıydı, gözleri kocaman ve açık kahveydi.Yanağının kenarındaki gamzesi ona çok yakışıyordu. Hoş bir kızdı fakat hala bana bir şey söyleyememişti.-Selam! Bir şey mi anlatmaya çalışıyorsun?
+Merhaba, şey bu asansör-
-Kaçıncı sınıfsın?
+On iki ama şey-
-Bende on ikinci sınıfım. Bu okula yeni geldim sence-
Ve küt!
Asansör çökmüştü.
Korku dolu gözlerle bana bakan kız bir anda kıpkırmızı kesilip bağırmaya başlamıştı.
-Ya ben sana bu asansörün bir kişilik olduğunu anlatmaya çalışıyorum! Neden beni dinlemiyorsun?
Kıpkırmızı kesilmiştim. Korkunç gözüküyordu
-Ah özür dilerim, ben Başak. Senin adın ne?
+Ben Enes memnun oldum.
Yüzünde kocaman bir gülücük oluşmuştu, gamzesi ah gamzesi büyüleyiciydi. Fakat o gülen kız birden ağlayıp nefes almamaya başlamıştı. Kapalı alan korkusu olduğunu anladığımda ise artık çok geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİSAN SARISI
FanfictionEnes Batur Sungurtekin ve Başak Karahan ile ilgili yazılmış bir kurgu kitabıdır🍇 EnBa is true love💖