Oytun öksürürken, sigarasından bir nefes daha çekiyordu, neden öksürdüğünü bilmiyordu ,zaten takmıyordu.Artık merdivenleri çıkarken zorlanıyordu .İşlerini yaparken nefes nefese kalıp halsiz düşüyordu ama ısrarla sigara içmeye devam ediyordu bırakmaya da niyeti yoktu zaten.Sigarasından son bir defa çektikten sonra balkonda kenarda duran yarısı kurumuş uzun yapraklı bir bitkinin kurumuş toprağına söndürdü ve ayağa kalktı. Balkondan denizin eşsiz sonsuzluğunda kaybolmuşcasına manzaraya daldı.Yüzüne vuran soğuklukla bir anda irkildi.Ve odaya girdi odanın içinde gidip gelen bir televizyon ,eski püskü perdeler ve sanki milattan kalmış bir yatak.
Kapının önünden;
-"Oytun hadi kahvaltıya"
Oytun içinden 'oda ne ki kahvaltısı ne olsun' diye mırıldandı sonrada kapıya doğru dönüp
-"geliyorum! ".Dedi.
Üzerine valizden aldığı haki yeşili bir tişört'ü geçirdi kapıya doğru yöneldi ve dikkatini odanın içindeki abajur çekti tişörtüyle pişti olduğunu görüp gülümsedi . kapının kolunu tutup yavaşça açtı kapıdan gelen 'gıjjjjjjj!' sanki kulağına bıçak sokuyormuş gibice ses çıkardı yüzünü buruşturup kapıdan çıktı. Koridorun tabanı kan kırmızısı halı ile kaplıydı koridor boyunca yürümeye başladı ve biraz ilerleyip köşeyi döndü yavaş yavaş merdivenleri inmeye başladı en son basamağa ulaştığında nefes nefeseydi bir az daha ilerleyip kocaman sürgülü ve üzerinde restoran yazılı kapıdan geçti ve restoranı süzmeye başladı eskitme yapılmış kahverengi ,oturulduğunda esneyen masa ve sandalyeler beyaz gömlek giyen ,bahşiş bekleyen garsonlar ve hizmetli abla vardı. arkadaşlarının olduğu masaya yönelip sandalyeyi çekti ve oturdu serhat fısıldayan bir sesle;
- ''sonunda gelebildin.Az daha gelmeseydin açlıktan ölecektim'' dedi
Oytun içinden 'açlıktan kimse ölmemiştir!' Diye mırıldandı.
- ''geldik işte oğlum ''dedi
Garson masaya doğru gelip ''ne arzu edersiniz'' diye sordu
Oytun içinden ''sigara'' diye mırıldandı.
Ve garsona dönüp gülümseyerek;
- ''ben bir kahvaltı tabağı alayım yanında da portakal suyu'' dedi.
sırayla siparişler verildi.Ve beklemeye başladılar tabi bu arada Oytun boş durur mu oturduğu masadan kalkıp arkasına döndü camdan yapılmış kapıya yöneldi ,ilerledi ,kapıyı geçip ve derin bir nefes aldı resmen terasın havası deniz kokuyordu cebinden çıkardığı üzerinde fazla içildiğinde öldürebileceği yazan sigara paketini çıkardı içinden bir dal alıp diğer eliyle sigarayı yaktı ve içine çekti ama çekerken kemikleri sızlarcasına bir ağrı hisseti fakat hiç takmazcasına içmeye devam etti. birazını içtikten sonra külünü çırpmak için küllük aradı ama bulamayınca terasın giderine doğru eğilip çırptı sonra bir nefes daha çekip söndürdü yavaşça ayağa kalkıp kapıya doğru yönelip içeri girdi ve soğuktan sıcağa geçerken bir anda ürperdi ve masasına oturdu arkadaşı ona doğru yönelip
- ''yine aç karnına zıkkımlandın demi''. dedi
Oytun sadece gülümsedi.
Garson;
- ''Buyurun efendim siparişleriniz'' .
Diyerek içinde birkaç tane salatalık domates peynir ve salam olan tabağı ve büyük bir bardak portakal suyunu önüne koydu
- ''afiyet olsun efendim'' dedi
Oytun garsona dönüp
- ''teşekkürler''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON AY...
Teen FictionAşkları;Kelebeklerin ömrü kadardı.Serçe göz yaşı döktü; Kelebek öldü. O ölmek için daha çok gençti ama yapacak bir şey yoktu.Halbuki ilk defa aşık olmuştu onu kendinden çok seviyordu hayaller kuruyorlardı.ama artık çok geçti yıllar önce sadece zevk...