"Bu bir hataydı."
Jungkook Jimin'in ezbere bildiği konuşmasını yapmaya başladığında Park Jimin bakışlarını tavana dikmiş, yatağında çıplak bir şekilde uzanmaya devam ediyordu. Ağlamamak için duygularıyla mücadele ediyordu; yine. "Biliyorum."
"Bir daha asla tekrarlanmayacak." Tişörtünün yakasından başını geçirip Jimin'in aynasında saçlarını düzeltti, Jimin birkaç saniyelik duraksamanın ardından bakışlarını ona çevirebilmişti. Jungkook nasıl oluyordu da böylesine etkilenmemiş bir biçimde gününe devam edebiliyordu? Daha on dakika öncesine kadar Jimin'in kollarında 'Hyung!' diye kıvranan kendisi değil miydi?
Sıradaki cümleyi biliyordu Jimin. Karşıma çıkma. Ama duymak istemedi. Aklı hala Jungkook'un kulüpte söylediği cümleye takılıydı. Kalbim senin için atmıyor artık.
"Jungkook?" dedi yavaşça. Jungkook ona bakmamıştı ama saçlarında gezinen parmakları bir saniyeliğine de olsa duraksamıştı, Jimin'e devam etmesi için umut veren şey de bu olmuştu. "Jungkook, neden denemiyoruz?"
"Dur." dedi Jungkook gözlerini yumarak. Sonra da beklemeden aynadan uzaklaşıp kıyafetlerinin geri kalanını yerden toplamaya başladı.
"Jungkook, her seferinde birbirimize dönüyoruz." Dayanamayarak yatakta doğruldu ve ayaklarını yatağın Jungkook'un olduğu tarafından sarkmasını sağladı. "İzin ver, aramızdaki sorun neyse düzeltelim."
"Hayır." dedi genç olan basitçe, şimdi son parça olan ceketini giyiyordu.
"Jungkook, aklında başka biri mi var?"
Parmakları cebindeki katlanmış kağıda değdiğinde Jungkook baştan aşağı titredi. Aklındaki kişi oydu, cebindeki kağıt onaydı. Nasıl olurdu da bu soruyu sorabilirdi? Bu kadar kör müydü Jimin?
Bedenini tamamen Jimin'e çevirerek en sonunda siyah saçlı gencin gözlerine baktı. "Hayır." dedi sakin ama derin bir sesle. Kullandığı her harf Jimin'in içine işliyordu, Jungkook bunu onun gözlerinde görebiliyordu. "Kalbimde başka biri var ama. Sen sadece aklımı karıştırıyorsun."
Jimin şaşırdı. Jungkook'u son aylarda başkalarıyla gördüğü olmuştu, evet, ve itiraf etmek gerekirse kıskanmıştı; Jungkook'un onu çıkış yapacağı için terk ettiğine inandırmıştı kendini bir noktada, her şey güzel giderken sevgilisinin onu yarı yolda bırakmasına başka bir açıklama bulamamıştı. Yanındaki insanlara da dikkat etmemişti.
Hepsi aynı kişi miydi?
"Ne diyorsun?" Sesi kırık bir fısıltıdan fazlası değildi. Jungkook bakışlarını aşağıya indirerek cebinden çıkardığı telefona odakladı, açılmasını bekliyordu.
Jimin bir şeyleri parçalayacağını hissetti. "Jeon Jungkook?" diye seslendi ama Jungkook oralı olmamıştı, bakışları hala telefonundaydı. "Bir ilişkin mi var?"
İşte bu soruyla kaçamak bir bakış kazanmıştı Jimin. Yalnızca bir saniye sürmüştü ama gereken cevabı almıştı.
Kesinlikle bir şeyleri parçalayacaktı.
"Biriyle berabersin ve onu benimle mi ald-"
"Sikeyim." Jungkook şok içinde mırıldandı, irileşmiş gözleri telefon ekranına odaklıydı.
Tae: 19 cevapsız arama
"Siktir." Jimin'e tekrar bakmadan odadan fırladı, geride bir şey unuttuysa da o an umurunda değildi. Odadaysa Park Jimin dizlerinin üzerine çökmüş, başını iki elinin arasında tutarak hıçkırıklarını kontrol etmeye çalışıyordu.