Sevgili okuyucularım öncelikle herkese merhaba. Ben şimdi farklı bir hesapla yeniden karşınızdayım. Şimdi herkes kimsiniz diye soracak ama bu konuyla ilgili yanıt vermek istemiyorum. Bu yazdığım hikayeyi başka bir yerde değişik versiyonuyla yazmıştım ve milyonlarca okuma almıştı. Aynı seviyeyi burada görmek güzel olurdu. O yüzden kitabımı başkalarına da tavsiye etmenizi rica ediyorum. Umarım keyif alırsınız.
Bu sabah uyanmak istemiyordum. Nedenini bilmiyorum ama sanırım bu odaya alışamamıştım. Odam güzeldi çoğunlukla bej renkliydi ve çiçek desenleri vardı. Büyük değildi ama bana yeterdi önemli olan da buydu zaten.
Bu eve gelirken üvey kardeşim Melisa en büyük odayı bana vermek istemişti (evet biliyorum bir üvey kardeş için fazla iyi ama böyle istisnalar da oluyormuş). Bunu kabul etmemiştim. Nedenini bilmiyorum. Sanırım böyle lüks bir hayat bana zor gelmişti.
Babam ben çocukken ölmüştü. Onu çok severmişim. Annemden ziyade babam benim yarımmış. Zamanımı hep onunla geçirir o annemle bir şey yapınca da hemen kıskanırmışım. O öldüğünde de bana söyleyememişler zaten. Ben onun öldüğünü ölümünden 2 yıl sonra öğrenmiştim.
Babamın ölümü ekonomik durumumuzu da olumsuz etkilemişti. Eski evimde yani bir ay öncesine kadar bir çekyatta yatıyordum mesela. Bu değişiklikler bir yana ben ömrü hayatımda akşam yemeğinde bu kadar çeşit görmemiştim. Üvey babam Hakan ve üvey kız kardeşim benim bu durumlardan rahatsız olduğumu bildikleri için olabildiğince mütevazi davranıp beni ve annemi rahat hissettirmeye çalışmışlardı. Bu güzel bir şeydi ve sanırım onları seviyordum.
Annem evlendiği için ona kızmadım. Bu zamana kadar beni okuttu. Onun da mutlu olmaya ve artık rahat bir yaşam sürmeye ihtiyacı vardı. Bu yüzden bu evlilik teklifine ilk ben sevinmiştim. Annemin mutluluğu benim için her şeyden önemliydi zaten. O mutlu olsun da ne olursa olsun.
Sonuçta Hakan iyi bir insandı. Onu çocukluğumdan beri tanıyordum. Babamın çok yakın bir arkadaşıydı ve bize hep destek olmuştu. Zaten Melisayla da kardeş gibiydik. Annemle ise bu zamana kadar Hakan'ın neden evlenmediklerini hiç anlamamıştım. Üstüne de gitmedim zaten. Belki annem babamın ölümünü atlatamamış ve beklemek istemişti.
Sonuç olarak şimdi bu evdeydim ve huzurluyum. Önceden bazı okullar benim potansiyelimin farkına varmışlar ve bana burs sağlamışlardı. Annemse yine para yetmediğinden beni devlet okulunda okutmuştu. Şu anda ise İstanbul'un en prestijli okullarından birine gidiyordum ve muhtemelen annem Hakan'la evlenmeseydi o okulun 50 metre gerisinden bile geçemezdim.
Şimdi ise 1 yıllık öğrenci değişim programıyla Amerika Boston'a gidecektim. Hakan beni apar topar Boston'a şirket ortaklarının evine gönderiyordu. Neden bu kadar hızlı ayrıldığım hakkında hiçbir fikrim yoktu ama belli ki Hakan annemle baş başa vakit geçirmek istemişti. Anlarsınız ya.
Sabah sabah yorgun olduğum için hemen ılık bir duş aldım. Sonra da salaş pudra rengi bir elbise giyip saçımı da dağınık topuz yaptıktan sonra salona indim.
Melisa:
- Oooo siz bu kadar erken kalkar mıydınız prenses.Off bitmek bilmeyen bir pazar öpücüğünün ilkini Melisa'dan almıştım. Hadi bakalım işimiz hayır olsun.
-Off ne var Melisa erken kalksak bi dert kalkmasak bir dert yaa. Uyusam yatağıma gelip zıplarsın uyumasam sabah gevezelikleri hangisini çeksem bilemedim.
- Hımm ikinci seçenek daha iyi geldi.
-Bencede.
Bu sabah kahvaltıda pek bir şey yoktu ve iki tabak vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞİM
RomanceOnunla anlaşmak zor geliyordu. Biz hem gerçekten hem de kalpten farklı dilleri konuşuyorduk.