İLK AŞK -TANIŞMA-

554 13 3
                                    

Her şey o gece arkadaş grubumun yemeğine gitmemle başlamıştı. Neredeyse orada bulunan herkesi tanıdığıma emindim fakat biri dışında. Gördüğüm çocuk 19 yaşlarındaydı; kumral ve yeşil gözlü oluşu onu fazlasıyla çekici kılıyordu.

   Sadece olduğum yerde durup onu izliyordum, ta ki o beni fark edene kadar. İçimden "Ah, lanet olsun! Fark etti ve buraya geliyor! Ne yapmalıyım? Sakin ol Lisa sakin ol" diyerek mırıldanırken bir anda o mükemmel gülümsemesiyle karşımda belirdi. Donup kalmıştım. Bu yaşıma kadar hiç ilişkim olmamıştı ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ben erkeklere göre seksi veya güzel değildim. Beni sadece tatlı bulurlardı. Çalışkandım, zekiydim, erkekler bemimle ders notlarım için konuşurlardı. Derslerime vakit ayırmaktan kendime bakamazdım; bakımsızdım.

  Ben düşüncelerimde boğulurken, bana doğru gelen genç adam daldığımı fark edip konuşmuştu. "Merhaba ben Dean." Demek adı Dean'di. Ben de kekeleyerek "Selam, ben Lisa." diyebilmiştim sadece. Yüzüne bakarken bir ateş sarıyordu vücudumu, yanaklarım kızarıyordu, bu da neydi böyle? Neden böyle olmuştum? Gerildiğimi anlayıp bir şeyler içmek isteyip istemediğimi sordu; cevabım tabii ki 'evet!'ti. Yemekte o kadar güzel kız varken neden benimle ilgileniyordu? Ya da bu ilgilenmek miydi?

  Masaya oturup birer bira açtı. Hayatımda hiç bira içmemiştim. Bira bana bakıyordu, ben biraya bakıyordum. Dean ise bir yandan içip bir yandan bana bakıyordu. Gülümseyip "İçmeyecek misin?" diye sorduğunda şişeyi elime alıp bir yudum içtim. İçmemle suratımın değişmesi bir oldu. Bu da neydi böyle? Tadi acı ve keskindi. İnsanlar bunun neyinden zevk alıyordu ki?

  Dean ilk defa içtiğimi anlamış olacak ki "Zamanla alışırsın." dedi. Bana göre her şey çok hızlı ilerliyordu ama Dean alışıktı. Sonuçta o yakışıklı bir çocuktu. Etrafındaki kızlar da gereğinden fazlaydı. Bir yandan bira içip bir yandan da muhabbet ediyorduk; yavaş yavaş biranın tadına alışıyordum. Dean konuşuyordu, ben dinliyordum. Mükemmel bir gülümsemesi vardı, onu izlemekten kendimi alıkoyamıyordum.

Ona bakarken karnıma sancılar giriyordu; kalbim fazlasıyla hızlı atıyordu ama umursamıyordum. Sadece izliyordum. O sırada masaya bir kız geldi, Dean'le selamlaşıp konuşmaya başladı. İçimde tuhaf bir duygu oluşmuştu; kızgınlık ve kıskançlık bir aradaydı. Niye böyle oluyordu? Kızın yanımızdan gitmesini istiyordum, bir yandan da kıza içimden küfürler ediyordum. Sakinleşmek için sürekli başka şeylere yöneldim, insanları inceledim ama kız hala yanımızda duruyordu.

  Dean rahatsız olduğumu anlamış olmalı ki kıza "Daha sonra görüşürüz" diyerek muhabbeti sonlandırdı. Masaya dönüp "Çok eski bir arkadaşım" diyip gülümsedi. Ben de "Bana açıklama yapmana gerek yok" dedim sadece. Ama aslında deli gibi açıklamasını istiyordum. O sırada hiç duymadığım bir şarkı çalmaya başladı. Slow ve rahatlatıcıydı, Dean elimden tutup beni bir anda kaldırdı. Ne olduğunu anlayamamıştım, herkesin ortasında dans ediyorduk. Eli belimdeydi, bu tuhaf bir histi, daha önce hiç bilmediğim... Gözlerim burnuna denk geliyordu, muhteşem dudakları sadece 3-4 cm ilerimdeydi. Kırmızı, dolgun ve ıslaklardı. Bir yandan hafif hafif sallanırken bir yandan Dean'i inceliyordum. O da kocaman gülümsemesiyle bana bakıyordu. Utanıyordum ama belli etmiyordum. Hayatımın en güzel gecesi diyebilirdim. Daha önce bu duyguyu tatmamıştım. 'Sahi, ilk görüşte aşk dedikleri bu muydu?' diye düşünüyordum öyle. Ben bu şekilde düşünürken şarkı bitmişti ve yerimize geçmiştik.

  Dean uzun süre bana baktıktan sonra "Kendini anlat seni tanımak istiyorum" dedi. Ben de başladım "Adım Lisa, 17 yaşındayım. Annem ve babam 8 sene önce ayrıldı ve şu an annemle kalıyorum. Lise 3'e gidiyorum, başarılı bir öğrenciyim." Sadece beni dinliyordu ama o bana bakarken konuşamıyordum. Sonra bitirip bu sefer ben ondan kendisini anlatmasını istedim. Dean tebessüm edip başlamıştı "19 yaşındayım ama birkac ay sonra 20 olacağım. Ailemle birlikte yaşamıyorum yani anlayacağın rahatım." deyip gülüyordu. Sanır zengin bir ailesi vardı ama tabi bununla pek ilgilenmedim. Sonra devam etti "Okula gitmiyorum, zamani gelince şirketimizin başına geçeceğim. O zamana kadar kafamı dinliyorum." dedi.

  Konuşma bitmişti, sadece susuyorduk. Saate baktığımda baya bir geç olmuştu. Zaman nasıl bu kadar çabuk geçmişti? Dean saate baktığımı gördü ve "İstersen seni evine bırakabilirim." dedi. İlk başta itiraz etmiş olsam da sonrasın da kabul ettim. Evimiz restaurantin 3 blok aşağısındaydı. Yol boyunca hiç konuşmadık. Evimin önüne geldiğimizde Dean'e teşekkür edip tam arabadan inecekken elimi tuttu ve avucumun içine bir şeyler yazdı. Ne yazdığını o karanlıkta göremiyordum. Tebessüm edip eve doğru yürürken orada durup beni izliyordu. Evin kapısını açıp içeri girdiğimde o da gitmişti. Elime baktığımda numarası yazıyordu. Hala olanların gerçek olduğuna inanamıyordum ve hala heyecanlıydim.

Eve girdiğimde her yer karanlıktı, sanırım annem uyumuştu diye düşünürken birden koridorun ışığı yandı. Annem uykulu gözlerle bana bakıp "Neredeydin bu saate kadar? Sana en geç 11'de evde olmanı söylemiştim." diyordu. Benim ise verecek bir cevabım yoktu, sadece yere bakıyordum. Annem konuşmasını bitirdikten sonra odasına girdi; ben de ayakkabılarımı çıkartıp odama çıktım. Yavaşça üstümü çıkartırken bu gece yaşananları düşünüyordum, acaba rüya mıydı? Yoksa gelip geçici bir şey miydi? Sorular aklımda dolanırken aynada kendi yansımama baktım; salak gibi sırıtıyordum. Aşık olmak böyle bir şey miydi? Sanki midem ağzıma gelecekmiş gibi hissediyordum; hala heyecanlıydım. O sırada gözüm elimdeki numaraya takıldı. Ah, tabii ya! Dean bana numarasını vermişti! Mesaj atıp atmamak arasında kaldım; atmak istiyordum ama cesaretim yoktu. Elimdeki numarayı bir kağıda yazıp üstümü çıkartmaya başladım. Fazlasıyla yorgundum, soğuk bir duş iyi gelecekti. Saat gecenin 2siydi, ev sessiz ve sakindi, bu da beni biraz ürkütüyordu.

  Duşa girip çıkmam yarım saat sürmüştü. Kendimi çok rahatlamış hissediyordum. Üstümdeki bornozla beraber kendimi yatağa attım, bornozla uzanmak en sevdiğim şeydi. Komodinin üstünde duran, Dean'in numarasının yazılı olduğu kağıdı ve telefonumu elime aldım. Mesaj atmalıydım ama bir yandan da 'Ya cevap vermezse? Ya benimle sadece öylesine konuştuysa?' diye düşünüyordum. Alacağım cevaptan fazlasıyla korkuyordum. En sonunda cesaretimi toplayıp "Hey, ben Lisa!" diye mesaj atmıştım. Daha sonra telefonu bırakıp üstümü giyinmeye başlamıştım. Saçlarımı kurulayıp taradıktan sonra yatağıma geri döndügümde telefonumda hala mesaj yoktu. Moralim bozulmuştu, bir tuhaf olmuştum. Saat 3'e geliyordu, yavaş yavaş gözlerim kapanıyordu. Çok yorucu bir gündü ama Dean aklımdan çıkmıyordu. En sonunda uyumaya karar verdim. Telefonuma son bir kez baktım, gelen kutum hala boştu. Telefonu kenara fırlatıp rahat yatağımın içine gömüldüm.

İLK AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin