Sabah annemin alt kattan "kahvaltı hazır Lisa uyan artık " diye bağırışıyla uyandım, saate baktığımda daha 9 buçuktu, hadi ama bugün cumartesiydi anne bu saatte uyanmak neyin nesiydi? annem çıldırmış olamalıydı. Yavaşça kalkıp gerindim, o sırada telefonum gözüme çarptı ve aklıma dean geldi, acaba mesaj atmış mıydı? diye düşünerek telefonu elime aldım, işte o mükemmel görüntü "1 YENİ MESAJ! " yazıyordu kocaman gülümsememle mesajı açtım "Günaydın güzellik" yazıyordu. Bu fazlasıyla hoşuma gitmişti. İçimden "Acaba hemen cevap vermeli miyim, yoksa biraz beklemeli miyim" Diye düşündüm sonuçta onun mesajını dört gözle beklediğimi bilmesini istemiyordum ve beklemeye karar verdim. O sırada annem odama girdi kendi kendime güldüğümü görünce yanıma oturup " Sabah sabah neden bu kadar mutlusun? " diye sordu. Normalde anneme her şeyimi anlatırdım pek fazla bir şeyime karışmazdı bana güvenirdi. Ama niyeyse bu sefer içimden anlatmak gelmedi ayrıca daha erken olduğunu düşünüyordum ki zaten öyleydi, hiç bir şey söylemeden geçiştirdim annem aşağı masaya inerken bende üstümü değiştiriyordum, ama hala sırıtıyordum. Üstümü giyip aşaği indiğimde annem çoktan kahvaltıya başlamıştı bende yanağına bir öpücük kondurup masaya oturdum, yine mükemmel şeyler hazırlamıştı! Kahvaltı ederken annem masada ki sessizliği bozup bana " Dün gece nasıldı? eğlenceli miydi ? " diye sordu. Ağzıma biraz peynir atıp "Kesinlikle mükemmeldi" dedim sadece. Karnımı iyice doyurduktan sonra anneme masayı toplaması için yardım ettim, daha sonra odama çıkıp keyif yapmayı düşünüyordum bugün için bir planım yoktu.
Odama çıktığımda tekrar telefonuma baktım ekranda yine "1 YENİ MESAJ! " yazıyordu, açtığımda yine dean'den gelmişti bugün için bir planım olup olmadığını soruyordu tabi ki de cevabım "hayır :) " demek oldu. Anında cevap vermişti " O zaman bir şeyler yapalım mı? " diyordu evde otursam sıkılacaktım yapacak bir işim de yoktu mesajı " Olur tabi " diye yanıtladım.
Hemen ne giyeceğimi düşünmeye başladım dolabım ful doluydu ve ne giyeceğime karar vermek fazlasıyla zordu. Gözüme ilk çarpan buz mavisi renginde ki elbiseyi aldım, üstüme tuttum fena sayılmazdı evet evet bunu giyecektim. Hemen saçlarımı düzleştirmeye başladım biraz uzunlardı ve baya bir zaman alıyordu acaba makyaj yapsamıydım yoksa sade mi kalsaydım diye düşünüyordum, biraz makyajın zararı olmazdı.
Saçlarımı düzleştirdikten sonra makyaj masama oturdum ve biraz allık biraz ruj birazda rimel sürdüm makyajım varla yok arası bir şeydi, bu güzel duruyordu. Kalkıp elbisemi giydim hafif kısaydı ama kot coverslerimle güzel uyum sağlıyordu. En sonunda hazırlanıp en sevdiğim parfümü sıkmıştım, aynada son kez kendime baktığımda her şey güzel görünüyordu. Çantamı alıp aşağı indigimde annem bana anlamsız bir bakış attı ve "Lisa bu sen misin? muhteşem görünüyorsun! " diyip sarıldı.
Dışarı çıkıcağımı anlamıştı, cüzdanından bir miktar para çıkarıp bana verdi o sırada Dean yeni bir mesaj yollamıştı mesajda kapının önünde beni beklediği yazıyordu annem ise camdan Dean'i süzüp kim olduğunu soruyordu sadece arkadaşım diyebilmiştim, ama bana göre arkadaştan öteydi. Annem dudağını büzüp "Yakışıklı çocukmuş " diyip gülmsedi. Kapıyı açtığımda dean siyah porsche arabasına yaslanmış beni bekliyordu hızlı adımlarla yanına gittim. Dean yanağıma ufak bir öpücük kondurdu baya bir utandım, utandığımı fark edip sırıttı. Arabanın kapısını açıp elini " Buyrun hanımefendi " diyerek kapıya doğru uzattı.
Sırıtarak arabaya bindim 2 saniye sonra oda arabanın içindeydi, gözlerimin içine bakarak nereye gitmek istediğimi sordu, biraz düşündükten sonra deniz kenarının güzel bir fikir olduğunu söyledim. Dean arabayı çalıştırarak gaza bastı bir yandan da usb'yi takmaya çalışıyordu arabada çalan şarkı fazlasıyla hoştu Dean hem arabayı sürüyor hem de şarkıya eşlik ediyordu; ben ise hayran bir şekilde onu izliyordum bir insan nasıl bu kadar tatlı olabilirdi ki?
Sessiz bir şekilde deniz kenarının yolunu tuttuk. Gelmiştik, arabadan sahile doğru yürüdük. Sahil başından sonuna kadar çakıl taşlarıyla doluydu. Kıyıya yakın olan 2 şezlong'a doğru yürüdük. Deniz masmavi ve tertemizdi, içinde yüzen kahverengi kücük kum balıklarını görebiliyordum. Dean'le karşı karşıya oturmuştuk aslında yanımda oturmasını isterdim, mükemmel derecede büyüleyici bir parfümü vardı. Birden " Biliyor musun Lisa hiç aşık olmadım, adam gibi birini sevmedim birine bağlı kalamadım bu bana kendimi bir pislik gibi hissettiriyor" dedi. Aşk hakkında hiç bir şey bilmiyordum, 'nasıl bir şeydi?' insanlar 'nasıl hissediyordu?' hiç bir fikrim yoktu. Dean yere bakarak " Hiç sevgilin olmadı dimi " dedi alaycı bir şekilde. Kırılmıştım aslında, bu utanılacak bir şey değildi ama utanıyordum o yüzden cevap vermemeyi seçtim, sadece ona baktım. Konuşmasına devam etti " Birine aşık olmayı, dünyamın merkezi olmasını ya da ne bileyim işte hayatımın bir anlamı olmasını cok isterdim. Ben hiç biri seviyor diye o şarkıyı dinlemedim, ya da sırf karşımda ki istiyor diye uykumdan vazgeçmedim, kimse beni ben olduğum için sevmedi ya param için ya da popülerliğim için benimle birlikte oldular, gerçek aşkı hiç yaşamadım..." onu dinlerken farkında olmadan gözlerim dolmuştu fazlasıyla mutsuzdu onu böyle görmek hoşuma gitmedi elimi elinin üstüne koydum kafasını kaldırıp yüzüme baktı ufak bir tebessüm edip "Ben buradayım" dedim. Elimi sıkıp karşılık verdi. Saat 6'yı çoktan geçmişti güneş yavaş yavaş karşıda ki dağların arasından batıyordu, mükemmel bir görüntüydü. Beraber susup güneşin batışını izliyorduk Dean arada bir denize taş atıyordu sadece. Oturup muhabbet ediyorduk, o fazlasıyla komik biriydi yaptığı espirilere gülerken bazen kendimi kaybettiğim oluyordu. Zamanın hiç geçmesini istemiyordum tam şu dakika zaman durmalıydı sadece Dean ve ben olmalıydık diye düşünüyordum. Oysa ki zaman çok çabuk ilerliyordu artık gitme vaktimiz gelmişti ama ondan ayrılmak istemiyordum. Çantamı almak için kalktıgım da Dean birden elimden tutup denize doğru koşmaya başladı etrafta kimse yoktu ve hava kararmıştı, buz gibi suya dalmıştık ellerimiz hala birbirine kenetlenmiş bir şekilde duruyordu. Aramizda sadece 2-3 cm vardı ve ıslak dudakları fazlasıyla etkileyiciydi. Dean yavaşca bana yaklaşıp dudağıma bir öpücük kondurdu. 'Buda neydi böyle?' Neden bunu yapmıştı ki? Tepki vermediğimi görünce bu sefer elleriyle yüzümü kavrayıp kendine yakınlaştırdı. Daha önce kimseyle öpüşmemiştim nasıl yapıldığını bilmiyordum haliyle kendimi baya bir kasmıştım. Dean birden dudaklarını dudaklarıma kilitlemişti, ıslak bir histi dili yavaşça ağzımın içinde dolanıyordu bu midemi bulandırdığı için kendimi geri cektim, yoksa az kalsın ağzının içine kusucaktım. Dean rahatsız olduğumu fark edip " Özür dilerim " dedi. hiç bir şey söylemeden denizden çıktım....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLK AŞK
Romanceilk aşk herkes için farklıdır, ne olursa olsun onu unutamazsınız. Sürekli aklınızın bir köşesinde vardır, hangi insan ilk kez yaşadığı bir şeyi unutabilir ki? Okurken (ingrid michaelson -everybody) şarkısını dinlemenizi tavsiye ederim. İyi okumala...