İlk defa böyle bir şey yazıyorum. Çok kötü hissediyorum çünkü. Saçma belki ama bedenim o kadar ağır geliyor ki ruhuma. Vücudum büyük geliyor. Koskocaman bedenimde küçücük kalan ruhum bir köşeye sinip kalıyor. Kendi karanlığından korkuyor, aydınlığından kaçıyor. Çok kaba geliyor kalbim, ruhum için çok sıradan. Bedenimden güzel ruhum. Çok çok güzel. Ruhumun eşsizliğini tanımlayamayacak olsam bile vücudum çok kapalı ruhuma. Öyle bir kafes ki, demir parmaklıklarla çevrili. Çehrem sert, mizacım soğuk. Nereye gitti ruhuma işlenmiş kahkahalarım? Bu kadar mı yalnızım?
Ağır geliyor bedenim. Ruhumun ucuna kurdele ile bağlanmış taş gibi. Bir kayayken bedenim, eğer istediğim gibi yontabilirsem, rahatça işler mi ruhum? Bu sefer ne ağır gelir? Yaşananlar zaten fazlaca yük değil mi?
Uzun zamandır dolu dolu kahkaha atamadığım gibi doyasıyada ağlayamıyorum. Ruhum sindiği yerden başını hafifçe doğrultup bakıyor, o da bilmiyor ki ne zaman bu hale geldim. Geri eğiyor kafasını önüne, o da biliyor. Öyle bir gül bahçesinde yaşıyoruz ki biz, gülmek ve ağlamak yasak. Öyle bir cennetteyiz ki biz, gözümüz kör kulaklarımız sağır. Ama ikimizde bilemiyoruz ne zaman kalbimiz köreldi ve duygularımız gizlendi kuytu köşelere. İlk ne zaman ittik çekmecenin dibine yüz ifademizi. Nasıl kendimizi bile göremez olduk.
Neredeydi çocukluğum, beynimde nereye gizlendi anılarım, ne zaman duygularımı gizlemeye başladım?
Söylesene havadan daha hafif ruhum ne ara ben ben olmaktan çıktım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendimden Ruhuma Notlar
Non-ficțiuneBenden yine bana yazılmış kısa notlardır. ”İnsanlar değişir." diyorlar. Değişen benden geçmişte olan bana yazılar. "Çocukken daha farklıydın." diyorlar. Çocukluğuma büyüyen benden yazılanlar. İç dünyamdan karalanan satırlar. Kendimden Ruhuma Notlar.