1.3K 69 3
                                    


-flashback one-

chanyeol, bahçelerinden topladığı çiçeklerle yapmış olduğu tâcı baekhyun'a yaklaştırdı. küçük olan heyecanlıydı. sevdiğinin kalp atışlarını duymasından korkuyor olabilirdi. chanyeol, tâcı küçüğün bembeyaz saçlarına yavaşça bıraktı. uzun olan hafif bir tebessüm bahşetti baekhyun'a; kafasını yaklaştırdı biraz. dudaklarının birleşmesine santimler vardı. baekhyun ani bir hareketle aradaki mesafeyi kapattı. sakin ve duygulu başlayan öpücük zaman ilerledikçe hızlanmaya başladı. chanyeol, baekhyun'un alt dudağını dişleri arasına alıp, küçüğün hafif bir inleme bahşetmesini sağladı.

⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯

kelimeler kar taneleri gibi etrafımda uçuşuyor. her biri narin ve eşsiz, yere düşmeden avcumda eriyip gidiyor. içimde kocaman bir yığın hâlinde birikiyorlar. birbirine geçmiş düşüncelerden, cümle ve deyimlerden dağlar, zekice ifadeler, espriler, aşk şarkıları... çok küçükken -hâlâ öyle.- sesleri, bana ikram edilen tatlı bir içeceğe benzetir ve içerdim. sanki tatlarını alırdım. karmakarışık düşüncelerime ve duygularıma anlam kazandırırlardı. annemle babam beni hep konuşmalarıyla sarıp sarmalardı. sohbetler ve gevezelikler. kelimeler ve sesler. babam bana şarkılar söyler, annem güç veren kelimeler fısıldardı kulağıma. bana -veya benim hakkımda- söyledikleri her kelimeyi öğrendim ve aklıma kazıdım. düşünce ve kelimelerin karmaşık işleyişini nasıl çözdüm bilmiyorum ama bu kendiliğinden ve hızlıca oldu. iki yaşına geldiğimde seslerin ve bütün kelimelerin de bir anlamı vardı. küçüklüğümde görünüşüm yüzünden çok kez alay konusu olduğum için asla sesimi özgürce açamadım. neredeyse onyedi yaşındayım. insanlar bana baktığında düz, karbeyazı rengi saçlarıyla pembe tekerlekli sandalyesinde oturan bir çocuk görüyor. bu arada pembe tekerlekli sandalyenin herhangi sevimli bir yanı yok. pembe olması bir şeyi değiştirmiyor. mor gözlü, meraklı bir çocuk görüyorlar. üstelik gözlerinin biri biraz bozuk. bazen çok çocuksu davranıyor. onyedi yaşlarındaki bir erkek için fazla ufak tefek. normal kilonun altında olmasına rağmen asla yemek yemiyor. beynine kazınan -hafızası tamamen silinse bile.- tek bir şey var ise, sevdiğinin sözleri. her yemek yediğinde aklına gelen "kilolusun" kelimesi. yaşamının son bulacağı güne hazırlıklı. doya doya yaşayamıyor yine de. ölüme yaklaşıyor, ölmeyi bekliyor yanlızca.

⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯

terimler;

anoreksiya; anormal derecede düşük vücut ağırlığı belirtisi ile görülen ve hayatı tehdit eden ciddi bir yeme bozukluğudur. anoreksiya nevroza bozukluğu olan kişiler, ince kalmak konusunda aşırı takıntılıdır ve hepsi normal kilolarının çok altındadır.

albino; vücutta var olması gereken melanin maddesinin eksikliği veya bu maddenin vücutta hiç olmaması nedeniyle ortaya çıkar. melanin maddesi deriye, saçlara, kirpiklere ve gözlere renk veren pigmentlerdir.

anorexia ‧ chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin