1. Bölüm
Şehrin manzarasını izlerken rüzgarı saçlarımda hissetmek ,bahar çiçeklerinin kokularını almak her zaman iyi gelirdi bana. Dünyadan kopardım ve kendime ait bambaşka bir dünyaya adım atardım.Şuan ise bu etkiyi yarattığı pek söylenemezdi. Bulunduğum tepe daha çok ölmek için güzel gibi duruyordu gözümde. Müziğin sesini kısarak avuç içlerimi toprağa bastırdım ve kalkmak için kendime destek sağladım. Yavaşça ayağa kalkarken aklımda gereksiz birçok düşünce dolanıyordu. Hepsini bir kenara atarak ileriye doğru bir adım attım. Ellerimi iki yanıma açıp kendimi aşağıya bırakacağım sırada bir ses beni durdurdu.
" Hey sen! Ne yapıyorsun?! " kadifemsi erkek sesi tanıdık gelmemişti. Sesin geldiği yöne doğru dönüp bana seslenen kişiye baktığımda bal rengi gözleri , sarı saçları olan biriyle karşılaşmıştım. O bana yaklaşırken benim ise içimi saf bir heyecan kaplamıştı.
" Dur, dur! Gelme! Geri git, yoksa atlarım! " tehditkar bir şekilde savurduğum sözlere inanmış gibi gözükmüyordu.
" Pekala, sen atlarsan benimde atlamam gerekecek. "
" Ne? Neden? Deli misin sen? " ses tonum cılız olmaktan çıkmış , aciz bir şaşkınlığa bürünmüştü.
" Sen atladığında bütün suçun bana kalmasını istemem de ondan. "
Yavaş adımlarla yanıma geldi , tıpkı benim gibi kollarını iki yanına açtı ve gözlerini üzerimde dikti.
" Oradan atlamayacaksın. " cümlesini sırıtarak tamamladı. Ukala. Elini bana uzattı ve " hadi gel. " dedi sevecen bir tavırla.
Bir eline bir de uçuruma baktım. Üzgünüm. Uçurum daha davetkar görünüyor.
" Hayır , atlayacağım. " bir adım daha atacağım sırada elbiseme takıldım ve ayağım kaydı. Küçük çaplı bir çığlık attığımda kendimi sert zeminde kemiklerimin acısından kıvranacağımı düşündüm bir an.
Ama düşündüğüm gibi olmadı.
" Tuttum seni. " ellerimi sıkıca tutuyordu.
" Hadi! Sakın bırakma elimi! " elini yaşam ile ölüm arasında son bağımmış gibi tuttum.
Tanrım sen yardım et! Söz veriyorum pazar günleri kiliseye uğrayacağım.Ellerimi kıracakmış gibi sıkıp beni yukarı çekmek için uğraştı. Ama bu uğraş ikimizinde kaymasına neden oldu.
" Tanrım! Düşeceğiz! " korku tüm hücrelerime işlenirken ona yardım etmek için ayağımı kaya parçasına dayadım ve kendimi yukarı doğru ittim.
" Az kaldı! "Eş zamanlı olarak yaptığımız hareketle beni yukarı çekti.
Dengemi kaybedip üzerine düştüğümde kalbim hızlanmıştı bile. Elim ayağım birbirine dolanırken bu pozisyondan nasıl sıyrılacağımı düşünüyordum.
" B-ben özür dilerim. " ellerimi toprağa bastırarak üzerinden kalktım ve ona da kalkması için elimi uzattım.
Ayağa kalkıpta bana baktığında kızarmıştım.
" İyi misin? " onu başımla onaylayıp yerden çantamı aldım. " Tanışmak için fırsatımız olmadı. Ben Justin " ortamdaki gergin havayı dağıtmaya çalışıyordu.
Bana uzattığı elini sıkıp mırıldandım.
" Amelia. " gülümseyip elini bıraktım ve motoruma doğru ilerledim. Çantamı arkaya atıp kaskımı takacağım sırada tekerleğin patlak olduğunu yeni fark ediyordum.
" Tanrı aşkına! " içimden bir küfür savurup tekerleğe bakmak için eğildim. Tekerleği inceleyip yapılacak hiçbir şeyin olmadığı kanısına vardığımda başımı kaldırdım ve motordan indim. Yürüyerek gitmek için hazırlanırken yanıma Justin gelmişti.
" İstersen seni bırakabilirim. " ses tonu davetkar ve nazikti.
" Aslına bakarsan... Teşekkür ederim. Sanırım motorum çalışamayacak durumda. Hayır diyemeyeceğim. " hafifçe gülümserken dudaklarını diliyle ıslattı. Eliyle tepenin öbür tarafını işaret ederek ,
" O zaman bu taraftan. " dedi. Önden o , arkasından da ben yürürken bu kısacık yolun sonunda gümüşi renkte bir Fisker Karma ile karşılaşacağımı tahmin etmiyordum. Açık olan ağzımı kapatarak yolcu kapısını açtım ve koltuğa oturdum. O da aynı şekilde kapısını açıp sürücü koltuğuna oturduğunda yolun uzun süreceğini tahmin ediyordum.
##
Tahmin ettiğimde daha kısa bir zaman diliminde , tariflerim ile eve ulaşmıştık. Arabadan inerken Justin de indi ve benim olduğum tarafa geldi. Derin bir nefes alıp az önceki kabalığımı telafi etmek üzere mırıldandım.
" Teşekkür ederim. Her şey için. " ben utançtan domates rengini alırken o gülümsedi.
" Önemli değil. Ayrıca bana da borçlu felan değilsin. " Nezaketine hayran kalmıştım.
" Yo , hayır. Gerçekten. Bu gece senin yaptığını inan bana kimse yapmazdı. " nefesimin boğazımda düğümlendiğini hissediyordum ve düzgün düşünemiyordum.
Büyük annem Tessie gibi konuşmaya başlamıştım bile.
" Imm. Beni yarın burada bekle. Yarın borcunu ödersin. Şimdi iyi geceler. " göz kırpıp arabanın diğer tarafına geçtiğinde çantamı daha sıkı tutarak evime doğru ilerledim ve ona el salladım.
Tamam , bunu neden yaptığım hakkında en ufak bir fikre sahip değilim. Arabanın içinden bana el sallayıp hızlıca gözden kayboldu. Ben de anahtarımı çantamdan çıkarıp deliğe soktum ve kapıyı açtım. İçeri girip kapıyı kapattıktan sonra kendimi yorgun bir halde koltuğa attım.
Bugün yaşananlar garipliğini halen korurken telefonum bir kez daha titredi. Umursamayarak kendimi uykunun güzel kollarına bıraktım.