Gözümü etrafta öpüşen çiftlerden ayırıp, yerdeki siyah mermerlere konsantre olmaya çalışarak Denayı aramaya başlaadım. Eminim ki o da beni arıyordu. Bunları düşünüyordun çünkü Dena bensiz yapamazdı. Sonunda onu tanımadığım -ki ben tanımıyorsam Dena da tanımıyordur- bir erkeğin kucağında viskisini ağızına tutturamadığı halde içerken gördüm.
Altındaki esmer çocuk iste sanki bu konuda ustalaşmış gibi Denanın cadı kıyafetinin göğüs kısmının düğmelerini açmaya çalışıyordu. Yanlarına doğru, içinde sulu göz sakız taneleri bulunan panç kasesinin yanından geçerek, gittim. Karşılarındaki siyah bar sandalyesine oturdum ve arkamı barmen tezgahına yaslayıp onlara gözlerimi diktim.
Dena beni görünce, üzerine yayıldığı erkeği bana tanıtma gereği duydu ve konuştu.
"Grace, bu Zack. Sevgilim."
Dena'ya 'rahat mısın?' bakışı attığımda, rahat olduğunu belli etmek için Zack'in üzerinde tepinir gibi zıpladı. Gözlerimi bir anlığına aşağı indirdiğimde, sürtündüklerini ve, yüzlerine baktığımda bundan gayet memnun olduklarını gördüm. Bakışlarımı bu seferde yukarı diktim. Üst kattaki kızların elbiselerinin altı, burdan gayet açıkça görünüyordu.
Dena'ya geri dödüğümde, Zack kostümün göğüs düğmelerini açmayı başarmıştı. Dena, Zack'in üzerine yayılmıştı. Zack ise onun göğüslerinde tura çıkmıştı.
"Midem kalktı." dedim.
Dena bir sürtük değildi. Sadece, bazen fazla içiyordu. Ama çok zor sarhoş olurdu. Bu,o nadire anlardan biriydi.
"Ben en iyisi siz gece planları yapan aşıkları yalnız bırakayım." diye ekledim.
Dena başını olumlu anlamda sallayarak beni onayladı. Sonrasında siyah tabureden kalktım ve telefonumun benim yansımamı gösterdiğini anladıktan sonra iskelet makyajımın kaldığından emin olarak gülümsedim.
Dena ve Zack'e döndüğümde, küçük bir bar sandalyesinde işlerini halletmeye başlamışlardı.
Sapık hayvanlar.
Dena, delikli siyah külotlu çoraplı, bacaklarını Zack'in beline dolarken, Zack onun vücudunun her yerini okşuyordu. Tanrım. O alandan mırıldanarak uzaklaşırken, uzakta boş bir bar sandalyesi daha gördüm.
Oraya doğru ilerledim.
Oturduğumda bacak bacak üzerine atıp bir viski istedim. Viski geldiğinde onu kafama dikerden bacağımın üzerinde gezinen el, beni tahrik etmeye yetmişti.
"Buraya bunun için gelmedim." Dedim.
"Ama ben bunun için geldim."
"Çok yazık olmuş, burdan sana bir şey çıkmaz."
"Bak, sana bir teklifim var."
Viskisini yudumlarken ona dikkat kesildiğimi hissedince devam etti.
"Viski turnuvası. Kazanırsam, bu gece benimsin."
"Ya ben kazanırsam?"
"İmkansız, ama o zamanda ben senin olurum. Ne istersen yaparım."
"Tamam."
Kıvırcık saçlı çocuk bar masasının üzerine çıktı ve herkesin duyacağı şekilde bağırdı.
"VİSKİ YARIŞI!!"
Kalabalık partiden çıkan alkışlamanın ardından, 'bence kız', 'bence Harry kazanır' sesleri çıkmaya başladı. Demek adı Harrydi. Harry Mağrul Kafalı Yeşil İris.
Harry barmeni ayarlayıp ilk viskiyi bana verdi ve öncelik bayanların diye ekledi.
Viskiyi kafama diktim. O da aynısını yaptı ve bu olay on üç kez tekrarlandı. Direkle dans eden kadınlar coştu ve Harrye dokunmaya başladılar.
Benimde arkamda konuşmak isteyen bir çok erkek belirdi. Sıkılmıştım ve midem bulanmaya başlamıştı. Bunu belli ettiğimde Harry bana arsızca sırıttı.
Bu. Son. Damlaydı. Daha önce bir şey yapmamış olsa bile. Kazanmalıydım.
Artık coşmuş dansçılar, Harry'nin uygunsuz yerlerini okşar ve sıkarken, elbisemin eteğini belime kadar sıyırıp bir yürüyüş yaptım. Ardından pozumu bozmadan viskiyi diktim. Harry de viskiyi aldı ancak terli ellerinden ve arzulu dudaklarından viski yere kaydı.
Yerde parçalanan bardağa ve siyah mermerlerde yayılan viskiye baktığımda barmen kolumu havaya kaldırdı.
"Ve kazanan!" Diye bağırdı. İnsan okyanusundan keyifli kahkahalar ve küfür sesleri yükselirken bana bir alkış yükseldi.
Harry, bu gece benimdi. Çünkü;
Kazandım.
Gurula gülerken bileğimi kavrayan el tarafından yerde sürüklenmeye başladım. Sonunda insan okyanusundan bir odaya gitdiğimizde ayağı kalktım. Odayı süzdüğümde bir dağınık yatak, birkaç resim portresi, bir siyah sutyen ve bir şişe viskiyle karşılarştım.
Ah ve sonrada Harry'le.
"Napıyorsun be pis sapık! Sapık oğlu sapık! Sapık! Pis... Salak sapık!"
"Başka laf bulamıyorsu değil mi?" Dedi.
Birden görüş alanımdan çıktı ve boynumda hissettiğim sıcak nefes ardından küçük ama tutkulu öpücükler beni, kendimi yatağa bırakmama yetti.
Ama onunla sevişmeyecektim.
Yok daha neler.
Sonra saçını saran gömlek parçasını çıkadı ve elini saç yığınının arasından geçirdi.
Seksi Harry.
Sonrasında üzerime inen ağırlık, üzerimden çıkan elbise, saçlarımızın karışması ve benzeri gereksiz şeyler.
Dudakları, titreyen dudaklarımı bulduğunda ise beni küçük ancak tutkulu, sonrasında ise sert ama nazik öpücüklerine boğdu.
Yarım saat önce sadece birbirlerini okşayan Zack ve Dena'ya içimden küfürler yağdıran ben, şu an bir bar odasında bir Harry'le sevişiyordum. Aman, yok canım. Daha neler.
Merhaba, umarım beğenmişsinizdir. Duracağımı sanmıyorum okuma azlığı umrumda değil. Yazmak güzel.