and you're killing it,

737 67 15
                                    

sabahın yedi buçuğuydu. yoongi, jimin'in evinin önündeki üçüncü turunu atıyordu. kapıyı tıklamaya öylesine çekiniyordu ki, sadece kapının önünde gezinmekle kalıyordu. nayeon onun bu çocuksuluğuna güldü. "koca adamsın be, daha bir kapıyı çalamıyorsun. utan kendinden biraz!" sonra hızlıca zile bastı. bayan park sanki kapının arkasında bekliyormuşçasına yoongi'nin tepki vermesine kalmadan hemen kapıyı açtı. "günaydın çocuklar. bizim oğlan yine geç kaldı değil mi? dur oğlum çağırayım ben onu hemen." tatlı bir sesle konuştuktan sonra yoongi'nin kadının ciğerlerini patlattığına emin oldugu bir sesle merdivenlere doğru bağırmaya başladı. "JİMİN DAMADIMI BEKLETMESENE EŞEK SIPASI! BEN SENİ DAMADIMI BEKLETESİN DİYE Mİ DOĞURDUM?!" nayeon bayan park'ın bu dediğine kıkırdadı. nayeon bayan park'ı gerçekten seviyordu. sonra jimin'in yeni uyandığını belli eden çatlamış ama hala güzel sesi ilişti yoongi'nin kulaklarına. "ben de seni çok seviyorum anne ya."

yoongi jimin'in söylediklerine kıkırdadı. jimin yoongi'ye esneyerek "günaydın." dedi ve ayakkabılarını giymeye başladı. "yemek hazırladım oğlum size. makarna var, püre var, tavuk var. yoongi'yle beraber yersiniz diye iki tane çatal koydum. yanına da meyve suyu koydum ama pipeti bir tane koydum naparsınız artık." jimin boğazında bir şey kalmışçasına öksürürken yoongi utançtan kızarmıştı. nayeon ise bu duruma kahkahalarla gülüyordu. "teyze sen cidden favorimsin ya." yoongi nayeon'a dik dik bakınca nayeon gülüşünü birazcık bastırmaya çalıştı. jimin içten içe işlerin gidişatından memnundu. mükemmel aile tablosu buydu işte onun için. tabii bir de içeride mışıl mışıl uyuyan babası vardı. babasıyla arası hiçbir zaman kötü olmamıştı. bay ve bayan park jimin'i çok küçük yaşta dünyaya getirmiş olsalar da asla ebeveynlikteki bu acemiliklerinin jimin'i üzmesine izin vermediler. jimin'e ellerinden geldiğince az kızdılar fakat aynı zamanda onu şımartmadılar. jimin ellerini annesinin elindeki poşete uzattı. içinde asla yiyemeyeceği yemeklerle dolu olan bir poşet. en azından denerim diye düşündü. deneyecekti. yanında yoongi varsa, annesi onun için bu kadar uğraştıysa o da elinden geleni yapacaktı. bu yüzden poşeti annesinden aldı ve dişlerini göstererek gülümsedi. "biz gidiyoruz anne!"

açlıktan ölebileceğini biliyorum, bu yüzden lütfen yemek ye.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin