4

441 54 30
                                    

En son ne zaman birine gerçekten inandınız?

Ama bu hani çok yakın arkadaşımız olduğu için veya anne, babanız olduğu için birine inanmanızdan söz etmiyorum.

Gerçekten inanmaktan, güvenmekten söz ediyorum. Bu belki kendinizi gözü kapalı teslim etme veya gerçekten de başınız sıkıştığında içinizi dökme durumu. Onun beni dinleyeceğinden, her zaman benim yanımda olacağından eminim dediğiniz kişiden bahsediyorum.

O her zaman farklıdır.

Yanınızdayken güvenilir bir kapıdır, uzağınızdayken ruhunuzun dayanağıdır. Gözü kapalı güvenirsiniz. Onun sizi yarı yolda bırakmayacağını bilirsiniz. Ama bazen o kişi bulmak her zaman o kadar kolay olmaz. Buluğunuzda hemen anlayamayabilirsiniz, fark edemeyebilirsiniz.

Çok değişik bir duygudur.

Sizin düşünmenize veya aklı yormanıza gerek kalmadan kendisini belli eder, hissettirir. Ben şu zamana kadar hiç yaşamamıştım. Tabiki de yaşayamazdım. Sonuçta bir kelebektim. Ama Baekhyun'u ilk gördüğüm gün ona küçücük kalbimi emanet edebilecek kadar güvendim.

İnandım neden olduğunu bilmeden. Dilediğim tek şeyse onun da bana aynı şekilde yaklaşmasıydı. Tabiki benim saf kalbim kadar kısa sürede bana alışamazdı. Ama sonuçta bunu başarmak için elimden geleni de yapıyordum.

"Ne dersin Chanyeol. Üç haftadır tanıdığın birine güvenebilir misin?"

Sorduğu soru karşısında afallamıştım. Buna nasıl cevap vermem gerekirdi ki? 'Ben sana, seni ilk gördüğüm günden beri güveniyorum.' Ya da 'tabiki de inanılır.'

Bütün bunları söylemek çok saçma geliyordu. Bir bakıma sonunda belki de kendisini bana açmayı düşündüğü için mutluluktan yerimde duramıyordum, bir taraftansa ya başka bir durum varsa diye düşünmeden edemiyordum.

Sessizliğimi bozmam gerektiğinin farkında olduğum halde ona ne cevap vermem gerektiğini bilemiyordum. Belki de kalbime bırakmalıydım. Söyleceği şeylere güvenmeliydim.

"Baekhyun birine güvendiğini söylemezsin veya düşünmezsin. Hissedersin." dediğimde gözlerinin içine bakmıştım. Çok kısa ama içimi ısıtacak düzeyde bir parıldama karşılamıştı beni.

Küçücük bir umut..

Bu umuda tutunabilirdim değil mi? Onu değiştirdiğime inanabilirdim? Benim sayemde olduğunu düşünebilirdim?

"Haklısın." Bir süre durdu. Ellerini bacaklarının üstünde birleştirmiş parmaklarıyla oynuyordu. "Hislerim nedense bunun olabileceğini söylüyor."

Duyduğum şey küçücük kalbimin hızlanmasına sebep olmuştu, yüzümde ani yayılan gülümseme ise kafamı çevirip yüzümü ondan gizlememe. Ani esen rüzgar saçlarımızın havalanmasına sebep olduğunda kafamı tekrar Baekhyun'a çevirmiştim. Onun suratı da bana dönüktü ama sanki esen rüzgarı içine çekermişçesine gözlerini kapamış ve yüzüne yayılan mutlulukla aldığı nefesi geri vermişti.

Karşımdaki oğlana tekrar aşık olmuştum. Gözlerini açtığında gözlerimiz buluşmuş ve ben o karanlık gözlerde yine ve yine kaybolmuştum.

Tekrar önüne döndüğünde bu sefer üstündeki tişörtün etekleriyle oynamaya başlamıştı.

"Küçüklüğümden beri bana nefes aldıran şeyler belliydi. Dans etmek ve şarkı söylemek."

Gözlerini kapattığını sonunda bana tam olarak içini açtığını anlamıştım. Bu durumdan dolayı nefesim kesilmiş ve onun her diyeceği kelimeyi pür dikkat dinlemek için bekliyordum.

Alba Papillionem 〜 Chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin