Hayat bize seçenekler sunuyor. Radyoyu açıp rasgele şarkılar dinleyebilirin ya da sadece sevdiğin şarkılardan oluşan bir liste düzenleyebilirsin kendine.İkisi arasında çok fark var.Radyo karşına çıkandır ve sevme ihtimalin vardır karşına çıkan şarkıyı ...Bir de karşına çıkanları kendin belirlediğin durumlar vardır. Şarkı listesini düzenlemek gibi.
Dünyanın en mükemmel şarkı listesine sahip olabilirsin.Şarkılar insanlara benzer ve hepsinden zamanla sıkılırsın ama bazıları kalıcı olur.
Hayat radyo gibidir,karşına yeni insanlar çıkarır ve hepsini sevemezsin.Aşk bunun gibi bir şey işte,aşk radyoda karşına çıkan şarkı gibi...Aşk bilmediğin yerden gelen ,bakmadığın yerden vuran, hiç hazır değilken seni yolundan alıkoyan ve en nihayetinde irili ufaklı yaralar bırakan bir "ok" filmidir.bazen çok aşıksındır,öyle bözle değil...Radyodaki en olmadık şarkıyı sevmek gibi ve bir sabah "Ben ayrılmak istiyorum" mesajına uyanmak gibi.
Aşk, ikincisi çekilmeyen bir devam filmi,kapat radyoyu.
Yattığım yerden kalkarak radyoya uzandım ve kapattım. Fazlasıyla şarkı dinlemiştim. Yeni çıkan şarkıları da ezberlemiştim. Aslında yeni çıkan şarkılar pek umrumda olmazdı. Sadece sevdiğim insanların yeni şarkılarını dinlerdim.
Aslında yeniliklere pek yanaşan bir insan değilimdir. Öyle ki çevremde fazla insan da olmaz. 2 veya 3 arkadaşım olur en fazla Fazlasına ihtiyacım yoktu çünkü ben insanlarla pek konuşan biri değilimdir.Konuşacağım ve konuşmayacağım yerleri bilir, oturup kalmasını iyi bilen biriyim.Fazlalıklara luzüm yoktu ama bazen kendimin bile bu dünyaya fazlalık olduğumu düşünüyorum.
Koltukta uzanıp telefonumu elime aldım.Face'ye girip anasayfada dolaşırken yeni bir haber olduğunu gördüm. Güney Kore'den bir haber olduğu için ilgimi çekmişti.
"Seoul Incheon Havalimanına inmek için Hawaii'den havalanan uçak, yolculuk sırasında şiddetli yağış nedeni ile uçak düştü.Henüz kurtulanlar hakıkında hiçbir bilgimiz yok ama ölüler çok..." derin bir iç çekip telefonu elimden yere attım. Üzülmüştüm. Kim bilir haç aile vardı uçakta, kim bilir kaş kişi vardır ailesini bekleyen havalimanında...
Telefonumdan gelen ses ile yerimden zıpladım . Uykumdan uyandırılmıştım. Telefonumu elime aldığımda gelen mesajı açmamla boşluğa düşmem bir olmuştu...
Namjoon'un ağzından:
"Hey hyung ailenden bir haber aldın mı?" Jimin televizyona bakarak bana seslendi.
"Aaa hayır. Beni aramadılar.Ne oldu ki?"Elindeki kumandayla televizyondaki haberi gösterdi.
"Onlar bugün binmişlerdi öyle değil mi?Bence bir bakmalısın hyung" Ağzımdaki yemeği hizli çiğnemeyi bıraktım. Dediği gibi televizyonun karşısına geçip haberlere baktım.
"Seoul Incheon havalimanına inmek için Hawaii'den havalanan uçak, yolucuk sırasında şiddetli yağışlar nedeni ile uçak düştü.Henüz kurtulanlar hakkında bilgimiz yok ama ölüler çok. Ölenlerin akrabalarına baş sağlığı diliyoruz"
Altbaşlıkta geçen bilgiden hangi uçak düştüğünü öğrenince yere çöktüm.Bu olamazdı değil mi? Yani ona binmiş olamazlardı. Buna inanmak istemiyordum!
Telefonumu elime alacağım sırada gelen bildirimle yerimden sıçradım. Açıp gelen mesajı okudum.
(Namjoon'a ve kızımıza gelen aynı mesaj)
"Bugün havalanan Hawaii uçağına binen evebeynleriniz hayatlarını kaybetmiştir. Bedenleri Seoul ASAN hastanesin'de morga kaldırılacaktır. Başınız sağ olsun..."
İşte o mesajdan sonra hayatımın tamamiyle değişeceğini anlamıştım. O dakikadan sonra hayat bana karşıma çıkan insanları, şarkı listesi gibi düzenlememe izin vermemişti.Nereden bilebilirdim ki ailemin ölümünden sonra hayatımı hem mahveden hem de düzelten birinin karşıma çıkarılacağını?
Geçiş bölümü olduğu için daha karakterler oturmadı fakat Namjoon'nun kız kardeşini sevin . 😋😚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lie|PJM
Fanfic"Bugün havalanan Hawaii uçağına binen evebeynleriniz hayatlarını kaybetmiştir. Bedenleri Seoul ASAN hastanesin'de morga kaldırılacaktır. Başınız sağ olsun..." İşte o mesajdan sonra hayatımın tamamiyle değişeceğini anlamıştım. O dakikadan sonra hayat...