Sabah erkenden gitarını alıp evden çıktı...posta kutusu boştu yine. Yoo,
hayır. Beyaz birşeyler vardı. Kalbi hızla çarparken, kutuyu açiverdi.Elektrik faturası gelmişti...hem de her zamankinden "hoş" bir miktarda...Başka birşey olmadığını bildiği halde, yine kutunun içine baktı...BoŞ...Dışarısı, ne soğuk ne de sıcak...kapalı bir havaydı.Yağmur yağmaması için dua etti...şemsiye evde kalmıştı ne de olsa...Karşıya geçmek için trafik lambalarının yanında durdu...önünden son surat geçen araba, bütün çamuru sıçrattı...en sevdiği siyah ceketi de batmıştı...karşıya geçti.Karnı açtı...Her pazar sabahı uğradığı kafe'ye gitti..."tadilat nedeniyle kapalıyız" yazısını okurken, gülümsedi... aklına mezar taşına yazılabilecek bir şey geldi "Tadilat nedeniyle öldü...açlıktan" ...neyse dedi kendi kendine" o kadar da aç değildim...sonra bi yerlerde yerim"diye düşünerek yürümeye başladı. Birden yanından geçen bir grup çocuk, ona sertçe çarptı. Yere yığıldı.Karşısında, evin balkonunda oturan bir grup genç kız, gülüyorlardı...ona gülüyorlardı...Ayağa kalkarken, cebindeki bozuklukların düştüğünü farketti. Her biri ayrı bir yöne yuvarlanıyordu...çatlaklardan, deliklerden düşüp kayboluyordu. Parası da gitmişti.Bi gitarı, bi de canı vardı...Yemek yiyecek,eve gidecek parası kalmamişti, yorgundu. Mektup yazmayan, arayip sormayan, çok sevdiği o kızla bir zamanlar gittikleri parkı hatırladı... orada küçük çocuklar bileklik, kolye gibi hediyelik eşya satarlar...müzisyenler maharetlerini gösterir, para kazanır,kızlara hava atarlardı... Parktaki o eski neşe kalmamıştı.Yolun kenarına geçti. Elindeki gitar çantasını yere koydu. Gitarını çıkarıp, o "en" hüzünlü besteyi çaldı...sonra, o kıza bestelediği parçayı...ve bir başkasını... ve bir başkasını... çaldı...çaldı... Kulağına gelen takırtı sesleriyle kafasını kaldırdı. Gitar çantasına para dolmaya başlamıştı. Sonra, neşeli bir parça çaldı...para geldikce,şarkılar daha bir hareketli, daha bir neşeli oluyordu...Güneş batmaya başladı... Ileride zabıtalar göründü...daha fazla kalamazdı orada.Gitarı çantaya koydu ve kalktı...eve gidecek, yemek yiyecek
parası vardı... belki kirayı hala veremeyecekti, bu ay...ama, hiç değilse
düşürdüğünü karşılıyordu bu miktar... Derken yağmur başladı...Eve daha çok var, diye geçirdi içinden. Ne zordu hayat!Yağmur altında yürümeyi severdi...ama yalnızken değil.Yalnızken, daha bi ağır yağıyordu sanki yağmur...Daha bir soğuk... Eve vardığında, kuşu öterek karşılamadı onu...sessizlik dolu ev, o an ürpertti...kafesin yanına gittiğinde, minik kuşu kafesin tabanında yatıyordu hiç kıpırdamadan...öylece..."ölüm" dedi..."surprizleri seviyor" Islak giysilerini çıkardı...kuş gibi o da ölecekti, bu sefil hayatta.Gitar çantasını açtı, kalan bozuklukları almak için. Arada beyaz bir kağıt
gördü...Açar acmaz, yazi tanıdık geldi...o beyaz ellerin yazdığı notu
okurken, önce heyecanlandı, sonra üzüldü...Notta:"Demek hala bizim parçamızı çalıyorsun.. .ve yine çok hüzünlü bir şekilde.
Beraber aldığımız kuşları hatırlıyor musun? Bendeki bu sabah
öldü...ayrılığa dayanamadı herhalde...ama, biz insanız, dayanabiliriz
değilmi? Yarın gidiyorum bu şehirden...kendine iyi bak hoşçakal...!!!"
Anladı o an, işlediği hatayı...ne kadar da bencil olmuştu bugüne kadar. O bu şehirdeydi.. .ve hiç aramamıştı...o arar diye. Şimdi ayni şehirde bile olmayacaklardı. Gün batısını aynı anda izleyemeyecek, ayni ortamda aynı havayı solmayacaklardı...ama, o da affetmezdi ki...yoksa eder miydi? Dal rüzgarı affeder, ama kırılmıştır bir kere, diye geçirdi içinden...Kapı çaldı...ne de çok istedi o an için, kapıdakinin o olmasını...Bu nedenle açmadı kapıyı.O umudu taşımak istedi hep içinde...sonra uykuya daldı...uyanmamak üzere...*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gitarcının aşkı ➡tek bölüm⬅
RomanceTek bir bölümle aşk anlatılır mı sizce? Hadi arkadaşlar, aşkın karanlık sayfasını siz de ziyaret edin...