"Bir kadeh daha.." sesi titreyince kadehi tedirginliğiyle iteledi öne doğru. Vaktinden önce gelmenin bedeli şu gerginliği buradan başka nerede beklerse beklesin onu, yine bulacaktı besbelli..Elleri titriyor, avuçları terliyordu. Çoktan iki kadehi yuvarlamıştı. Boğazındaki kuraklık başka türlü dinecek gibi değildi. Zaman geçtikçe, vakit tükendikçe korku ve pişmanlık kalbinden yayılarak her yanını sarıyordu. Geri dönemeyecek kadar da sarhoş cesareti kazanmıştı. İki kadehle kafayı bulacak adam değildi. Lakin halihazırda beyni zaten bulanıktı.
Telefonunu kontrol etti. Hala buluşma saatine dakikalar vardı. Beş dakika önce kol saatine de bakmış olduğu gerçeğini barmenin dudaklarını ısırarak gülüşünde yakalayınca kadehini alarak ardına döndü. Kollarını dirseklerinden geriye yasladı.
Eğer bu kadeh de bittiğinde gelmemiş olursa dördüncü kadehe dayanabileceğini sanmıyordu.
Başparmağı yüzüğünün izinde dolandı. Bir süredir edindiği bu alışkanlığının yerli yerinde olmayışı tedirginliğini katlayınca uzun ve bıkkın bir nefes saldı.
Bir el bacağını sarıp okşayınca irkilerek o yana döndü. Bu telaşına diğerinin alaylı gülüşü buralara ait olmadığını ele veriyordu.
"Gerginliğinizi alabilirim.."
Şaşkınlıkla irileşen gözleri kırpışırken pantolonunun üzerinden bacağını okşayan el, bacak arasına doğru yol alıyordu.
"Güzelliğinizi ihmal eden herifi benimle cezalandırın gitsin. Ücret istemiyorum. Bunu pek yapmam.. "
Adamın şehvet parıltıları saçan bakışlarında onu şimdiden soyup yatağa attığını görebiliyordu. Buraya neden geldiğini unutacak kadar paniklemişti. En son nişan günü yüzükler takılırken bu kadar panik olduğunu hatırlıyordu. Ha bir de! Çinlilerle bir projelerinde dosyada eksik bir evrak yüzünden anlaşma feshedilince ki adamlar zaten buna yer arıyordu, başkana hesap verirken de bu kadar gergindi. Ortaokulda yapmadığı matematik ödevine bahane olarak defterini evde unuttuğunu söyleyince öğretmenin çantasını kontrol etmek istediğinde.. Hepsinde de bir şeylerin ihmali vardı kendine hiç itiraf edemediği ; kendini ihmal edişi..
Yeseul ile gerçekten bir hayat kurmak istiyor muydu? Ya da onu gerçekten hayatına katacak şekilde seviyor muydu? Kalbine bunu hiç sormamıştı ve işler bir şekilde bu noktaya gelmişti. Şimdi utancı ile buraya gelirken yüzüğünü cüzdanına saklamıştı. Bir fahişe ile birlikte olurken nişan yüzüğü zaten darlanan kalbini daha da daraltırdı.
O evrağın eksik oluşu da fazla mesaiden başka bir şey değildi. Arkadaşlarını reddedemeyişi ile üstlendiği işlerin yorgunluğu en sonunda bir yerden patlamıştı işte..
En çok kendini ihmal edişinin bedelini ödüyordu. Daha ne istediğini, kimi sevdiğini bile bilemeyecek kadar kendinden bihaber oluşu ile kendisine tamamen yabancı şu yere kadar sürüklenmişti. Tanımadığı bir adam ona dokunuyordu. Zaten tanımadığı bir adama dokunmak için aşmıştı ya iradesini. Ha söz verdiği biri ha da herhangi biri..
Yine de titriyor ve dokunuşları ile ürperiyordu. Nefesi boynunda esiyordu ki bir el, adamı çekip kaldırıverince görüşündeki bulanık perde aralandı..
"Benim müşterilerimden uzak dur demiştim, Daniel!"
Adam savruluşu ile sendelerken gülüşü kahkahaya dönüştü..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Carmine 《OneShot》
FanfictionOne more night.. One more touch.. Deeper than thousands kisses.. How can i keep you still in my arms..? ♡ All My Love Dreams Just For KaDi ♡ 《 Tüm hakları The United KaDi State vatandaşı SooSesi'ne aittir. 》