Merhabalar. Sizlerle bunda 18 yıl önce liseye giderken arkadaşlarımla beraber yaptığımız bir daveti ve sonrasında yaşadıklarımızı anlatmak istiyorum. O zamanlar ilk yarı yıl tatili yaklaşıyordu. Dersler boş geçtiği için çoğumuz okulu kırıyorduk. 6 arkadaş birinin evinde toplandık 4 kız, 2 erkek olarak. Arkadaşımızın annesi, bizi rahatsız etmemek için başka bir yere gitti. Ev, bize kaldı. Bir süre muhabbetten sonra konu filmlere oradan da ruh çağırma olaylerına geldi. Daha önce İran'da yaşamış ama Türkiye'ye yerleşmiş olan Gita adındaki arkadaşımız bize nasıl ruh çağırılacağını, orada insanların yaptığını ve herşeyi sorup cevabını alabileceğimizi söyledi. Ben, bu işlerle ilgilenmeme rağmen arkadaşlarım bilmediği için işi makaraya aldım.Diğer arkadaşım da aynı benim gibi yaparak işi şakaya vurdu. Fakat kızlar, "İlla ki yapalım." diye ısrar edince, "Tamam." dedik.
Gita'nın istediği malzemeler masaya kondu (Davet yöntemini anlatmayacağım). Hepimiz masanın etrafına oturup el ele tutuştuk. Gita bazı şeyler söyleyip daha önce hazırladığımız malzemelerle davete başladı. Biz tabii hala işi şakaya vuruyoruz. Derken bir sessizlik çöktü üstümüze. Herkes el ele tutuşmuş sanki ağırlaşmıştı. Ama kızlardan bazıları resmen titriyordu. Yaklaşık yarım saat sonra masanın ortasında duran ayna sanki kararmaya başladı. herkes biribirine bakıp, "Tansiyonum falanmı düştü?" diye düşündü. Daha sonra aynada resmen dumanlar belirmeye başladı. Bu arada çığlıklar koptu tabii. Ama Gita, seansı bırakırsak başımıza bela olacağını söyleyip devam etmemezi sağladı. Aynada birimiz dışında hepimiz dumana benzer görüntü görüyorduk. Yalnız ev sahibi olan arkadaşımız, gülmeye başladı. Öyle bir gülüyordu ki, biz "Aklını kaçırdı..." dedik. Herkes de renk bembeyaz oldu. "Ya bize gele gele bu çocuk mu geldi!" deyince bizde iyice film koptu. O, aynada bir çocuk görüp duyuyordu ama biz sadece duman görüyorduk. Sonra konuşmaya başladı onunla. "Adın ne? Ben hangi okula gidiyorum? Tayfun beni seviyor mu?" falan.
Yanındaki kıza dönüp, "Baban iş için İzmire gidecek bu akşam." dedi. Kız dondu kaldı. Bana, "Kimyadan zayıf alacaksın." dedi. Kısaca, herkese bişeyler söyledi. Sonra da "Şimdi gidecekmiş; ama sonra yine gelecekmiş." dedi ve seans bitti. Hepimiz şok olmuş bir vaziyette "ya sen bizi kandırdın değil mi" falan dedik. O da bir sürü yeminler etti ve çok eğlendiğini anlattı.
Sabah okulda buluştuk. Kız arkadaşımızdan biri, "Babam akşam iş için İzmire gitti " deyince şok olduk. Ben o gün kimya sınavından zayıf aldığımı öğrendim. Diğer söylediği şeyler de çıktı. Bu sefer, biz ona yalvarmaya başladık, bir daha çağıralım diye. Onbeş gün sonra aynı grup yeniden çağırdık. Ama ilginç olan, sadece soruları o sorarsa varlık cevap veriyordu. Seanslar böyle devam etti. Biz, sınıftaki diğer arkadaşlardan iyice kopmuştuk. Her fırsatta "Ne soracağız, ne yapıcağız?" diye toplanıp düşünüyorduk. Birkaç seans sonra, varlık beni ve bir arkadaşımızı bundan sonraki seanslarda olmamamızı istemedi. Sebebini hiç söylemedi. Birkaç ay sonra diğer arkadaşlarımızı da istemedi ve seans yapma olayımız bitti. Ancak O arkadaşımız sürekli görüşüyordu. Hatta o varlığın sürekli onun yanında olduğunu ve onu koruduğunu söylüyordu. Kızın bakması, yürümesi değişmişti sanki. Birgün, dersin ortasında kalkıp yandaki çocuğa, "Sen, benim için nasıl böyle düşünürsün!" dedi ve saldırdı. Çocuğun hiçbirşeyden haberi yoktu. Disipline verdiler ve uyarı aldı.
Yine birgün, dersini yapmadı diye öğretmen ona kızdı. O da öğretmene, "Akşam, kocan eve gelmedi diye hırsını benden mi alıyorsun!" dedi. Öğretmen, dondu kaldı. Yine disipline verdiler. Bir hafta uzaklaştırma cezası aldı. Döndüğünde tamamen değişmişti. Hiçkimseyle konuşmuyordu. Sadece boşboş oturuyordu. Ailesini okula çağırdılar ve konuştular. Psikoloğa götürdüler. Daha kötü oldu. En kötüsü de bizi düşman ilan etti. İnsanların sırlarını açığa çıkarmaya başladı: Herkes ondan nefret ediyordu. Birgün, "Siz bu servise binin, hepinize soracağım." dedi. Yolda servisin tekerleği patladı, duvara çarptık. Birkaç kişi, hafif yaralandı. O kız, sanki tam bir şeytan olmuştu. O zamanlar öğrendiğimize göre evde anne ve babasına da böyle tehditler savurup korkutuyormuş. Aileside çaresiz kalmış. Doktorlar bir çare bulamamış.
Okulun kapanmasına birkaç gün kala, ailesi okuldan kaydını aldı. Taşınıyorlarmış. Zaten okula da gelmiyordu o aralar. Sebebini ve onu sorduğumuzda annesi, geçen gece, "Bu akşam ben uçacağım. Bana o zaman inanacaksınız!" dediğini ve üçüncü kattan aşağı atladığını, bacaklarının ve kollarının kırıldığını, herkesin dilline düştüklerini, o yüzden de taşındıklarını söyledi. İşte birebir yaşadığım bir olay. Arkadaşımın şimdi nerede ve ne yaptığını bilmiyorum. Davet yapmadan önce bir kez daha düşünün.