Arsen günden güne değer kazanmaya başladı.

7 1 0
                                    

Çoğu üniversite öğrencisi gibi Arsen de devlet bursundan yararlanıyordu, ailesinden gelen kısıtlı harçlık ise onun kendisini yaşarken kısıtlamasına sebep oluyordu. Kurs kirası da cabası. Okulundan arta kalan zamanlarda çalışmak ve az da olsa kendisini para yönünden rahatlatmak için bir part-time iş arıyordu. İlk başvurduğu mağazadan da "gel yarın başla" diye bir teklif almıştı. Bunu içtenlikle onaylamış, yaklaşık 3 aydır da mağazada satış görevlisi olarak çalışıyordu. Maaşı iyiydi, günde 5 saat çalışıyordu, haftasonları da dahil. 3 aydır sigarasızlık çekmiyordu, en azından cebinden harçlığı eksik olmuyordu. Bu iş onu gerçekten rahatlatmıştı.

Mağazada da tıpkı arkadaş çevresiyle konuşurken takındığı tavırlar ve üslubuyla çalışıyordu. Müşterilerin onun dobra konuşmasına alınmamalarının tek sebebi ise suratında onlara karşı hiç bir ciddiyet belirtisi olmamasıydı. Her iğneleyici cümlesinden sonra kendine has bir suratla sırıtır, müşterilerin kafasında 'matrak adam ha' diye bir profili çizilirdi. Bunu büyük bir profesyonellikle yapıyordu, ne mağaza müdürü ne de müşterilerin rahatsız olmayacakları kadar iyi bir şekilde.  Müşterilerin de ona hemen kanları kaynardı. İşini güzel yapıyordu, herkesle olabildiğine ilgili davranıyordu. Mağaza müdürü 3 ayda ondan tek bir şikayet almamıştı. Herkes memnundu Arsen'den. Ve Arsen 3 ay içerisinde bir kademe atlamış, iki de zam almıştı.

Faruk'un internet alemindeki fenomenliği, onunla çektiği videolar ve Arsen'in kendine has konuşma üslubu, onu biraz popüler bir insan yapmıştı çevresinde. Faruk, Arsen'i eziklemek ve ondan üstün olduğunu kanıtlamak için çektiği her videoda tam tersi oluyordu. Arsen ağır basan taraftı. Günden güne bir hırsa bürünen ve sahneye çıkmadığı günlerde Arsen'i evine konuk edip onunla videolar çeken Faruk, aslında paylaştığı her videonun Arsen'in tahtasına atılan bir çentik anlamına geldiğini geç de olsa anlamıştı. Ama Arsen'in konuk olduğu videoların, kendi başına çektiği videolardan kat kat daha fazla tık alması ve her geçen gün kazandığı abone sayısı, Faruk için daha önemliydi. O bir şov adamıydı. Arsen ile aralarında da ilginç bir arkadaşlık bağı vardı aslında. Ondan nefret etmiyordu, sadece kendisinden üstün düşünebilmesini kafasına takıyordu.

Arsen sosyal medya aracılığıyla, günden güne değer kazanmaya başladı. Kullandığı sosyal medya hesaplarındaki takipçi sayılarında gözle görülür şekilde bir artış vardı. Tek samimi dostu İguana olan bu adam, kendisiyle fotoğraf çektirmek için mağazayı ziyaret eden takipçilerine şaşırıyordu. O hiç bir şey yapmamıştı, ne videolar da kendi olmadığı gibi davranmış ne de önceden hazırlamış olduğu bir metini, izleyicilere doğaçlama olarak aktarmaya çalışmıştı. Sadece doğal davranıyordu, o an içinden nasıl davranmak istiyorsa. Zaten insanlar da bu delikanlının, içtenliğine ve zor durumdayken verdiği kinayeli cevaplara tav oluyorlardı. Halinden memnundu, 5 ay öncesinde tek başına kahve içmeye gittiği bir mekanda suratına baristadan başka kimse bakmazdı neredeyse. Şimdi ise hiç tanımadığı insanlardan 'abi gel bir kahve içelim' teklifleri dahi alıyordu. Aradan geçen zaman diliminde Arsen, karakter ve kişilik olarak hiç bir bozulma belirtisi göstermemişti. Hala aynı Arsen'di, hala yurtta kalıyordu, hala aynı mağazada ,haftada yedi gün çalışıyordu. Mağaza müdürü ise elinden Arsen'i kaptırmamak için maaşına dolgun zamlar yapmayı ihmal etmiyordu. Herkes durumdan memnundu, Arsen, mağaza müdürü, Faruk'un takipçileri, sokakta Arsen ile karşılaşan ve onunla bir kaç diyalog kurup fotoğraf çektiren kitle, hepsi memnundu. Faruk hariç. Faruk tıpkı bir kumar masasındaymış gibi Arsen'e ezildikçe gözü daha da bir dönüyor, bir sonraki video için ona tarih belirtiyordu. O tarih gelene kadar ise kumar masasında ortaya atmak için bir kaç altın parça veya dolarlar değil, içinde hırs biriktiriyordu.

Her ne kadar içten içe bir sinir ve hırs ile dolu olsa da dışarıdan gayet sakin, anlayışlı, bedeninde yara açılmasını sağlayan Arsen'in keskin cevaplarına bile sırıtarak tepki veriyordu Faruk. Faruk'un narin bir kişiliği vardı zaten. Kavga etmek, hatta biriyle ağız dalaşına bile girmekten kaçınırdı. Kanalında hala büyümeler devam ediyor, Arsen'in ise kendisine karşı daha fazla güç kazandığını hissediyordu Faruk.

Faruk yeni bir video çekmeleri için Arsen'e tarih ve saat vermişti, şimdi ise odasında oturmuş onu bekliyordu. Arsen her zamanki gibi 'Selam ahbap' diyerek, Faruk'la tokalaşmıştı dairenin girişinde. Her zamanki yerlerini almışlar, kamera kayıt için Faruk'tan işaret bekliyordu. Bardağından bir yudum kahve alan Faruk, eliyle okeylemişti, görüntüden sorumlu arkadaşını.

- Arsen Hoş geldin, nasılsın?

- Hoş geldim, teşekkür ederim iyiyim.

- Hayatın nasıl gidiyor, var mı gönlünü alan bir kız?

- Daha iyi durumdayım, çalışmak güzel. Gönlüm hala iguanamda.

- Ahhahaha. Okul hayatın nasıl gidiyor?

- Okul hayatım da iyi durumda, hatta bir kısa film için Orhan Hocam'dan teklif bile aldım.

- Bunu seve seve kabul etmiş olmalısın.

- Hayır, reddettim.

- Neden?

- Çünkü istemiyordum.

- Takipçilerinde büyük çaplı bir gelişme olduğunun farkındasın değil mi Arsen?

- Evet farkındayım, can dostum iguanam için 'elimde tofaş var gardeş takaslasak mı?' diye teklif sunanlar bile var.

- Vov, bunlara cevabın ne oluyor peki?

- Diğer Faruk'u alabilirsiniz diyorum.

- Bu arada senin ehliyetin var mı Arsen?

- Tofaş teklifine olumlu bakıyorsun sanırım ahhahahahah.

- Yapmaa, merak ettim sadece.

- Sürdüğüm en tehlikeli taşıt bisiklettir benim. Ehliyetim yok.

- Arabamın anahtarını versem kaldıramaz mısın yani?

- Anahtara gerek yok, bir tornavida ver yine de kaldırırım.

- Araç hırsızlığından aranan zanlılar arasında ismin olabilir mi Arsen?

- Pas,  Ahahahah.

- Peki, popüler olmak nasıl bir duygu?

- "Ne salak salak sorular bunlar ya! Kaç yaşındasın sen!"

- Ahahahah. Şimdi seri cevaplar vermeni isteyeceğim senden. Ben bir kelime vereceğim sana sen de sana o kelimenin ilk çağrıştırdığı şeyi söyleceksin anlaştık mı?

- Oluur.

- Sigara?

- İçerim.

- Komedyenler?

- Komik değiller.

- Espritüel bir kişilik misin?

- Gülmen mi lazım?

- Televizyon?

- İyi ki kırıldı.

- Çakmak?

- Yakarsa dünyayı garibanlar yakar.

- Ahahahha, Liseli?

- Faruk SAKIP.

- İlk sevgilin kimdi?

- Fatmanur, bakkalın kızı.

- Son soru. Video beklediğin gibi miydi?

- Tabikii hayır.

Faruk kapanış için kendisine sponsor olan bilgisayar oyunları hakkında bir kaç bilgi veriyordu. 'İzleyicilerin acaba kaçta kaçı bu oyunlara bir göz atıyordur?' diye düşündü Arsen, Faruk'la vedalaştıktan sonra bina kapısının önünde sigarasını ateşlerken.

TarizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin