Bilindiği gibi değil göründüğü gibi hiç değil.Galiba mutlu olmayı fazla istiyorum ki hayat yolunda gitmemek için elinden geleni yapıyor.
Çektiğimiz her sıkıntı bir öncekinden daha ağır oluyor.Bundan fazlasına dayanamam diyoruz hatta beynimizi hissedemiyor hale geliyoruz yine de katlanmaya devam ediyoruz.Büyük büyük cümleler kurmak, bazı şeylerin acısını çekmeden güçlü olmak ne kadar da kolaymış.Ya şimdi...
Bu dünyada başarılabilecek en kusursuz şey 'insan' yetiştirmek.Öyle etini, kemiğini değil; beynini, vicdanını, ruhunu insanca yetiştirebilmek.Bunca kepazeliğin olduğu gezegene herkes rızkıyla gelir düşüncesiyle birden fazla 'insan' getirmek bence onlara karşı işlenen ilk günahtır.
Vicdansız insanlarla imtihan edildik.Meğer cehennemi görmek için ölmeye gerek yokmuş hele günahkar olmaya hiç gerek yokmuş.İçinize ateşi düşürenler yakınlarınızda olur da gözleriniz görmezmiş.İyilik ettiğimiz insanlara çok dikkat etmeliymişiz.
Peki şimdi ne önemi var?
Cahil, vicdan yoksunu, ahlak düşmanı, kendini akıllı zanneden eğitimsiz varlıkların insan olması hatta onların erdemli hayatlar süren insanlarla aynı türe denk gelmesi nasıl bir talihsizliktir.Dünya üzerinde yaşadıklarını bilmek bile beynime kramplar girmesine neden oluyor.
Sana ve sevdiklerine bunları hissettiren insanların varlığının düşüncesiyle yaşamaya devam ediyorsun, peki bu hikâye tam olarak nerde başlıyor?
Hmmm, demek yazınca deşarj oluyormuşum. Oldu görüşürüz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERT KÜPÜ
General FictionBoşlukta asılı kalmış bir gök cismi gibi hissediyordum. Tüm olanaksızlıklar içerisinde kendime bir hedef koymuştum var gücümle ona ulaşmaya çalışıyordum. Boşlukta adım atar gibi... Kalbimi dağlayan üzüntüden kendimi kurtarmayı amaçlıyor, en azında...