part 2:so far away

193 52 79
                                    

27.11.1998

Alnus
"Alnus,hadi oğlum annene yardım et,akşama misafirlerimiz var. Bu günü n hatrına soframızı iyice donatalım. Bir Türk atasözünde dedikleri gibi,misafir on kısmetle gelir, birini yer dokuzunu bırakır. Paylaşmaktan çekinmeyelim,ne kadar paylaşırsak kat be kat bereketlenir hanemiz. Tanrı mahçup etmez kullarını.En yüce olandır tanrı."

Victoria teyzenin öğütlerini bitirene kadar yanında kalmanın ardından,yeni bir Türk atasözünü  daha defterime ekleyeceğimi aklımın ucuna not ettikten sonra, elindeki tabakları kapıp koşar adım mutfağa yürüdüm.Mutfağın girişine doğru bir ara kayar gibi oldu ayağım,dengemi çabuk toparlayıp kapıdan içeri girerken arkamdan seslendiğini duyabiliyordum.
"Yavaş yavrucuğum,düşeceksin."
Torunlarının yanında Londra'da yaşayan bu teyzede adını koyamadığı sempatik bir yan buluyordum. Benim gibi çocukların kalbini nasıl fethedeceğini iki yıldır öğretmenlik yaptığı Türk anaokulundan geçmiş tecrübelerine dayanarak davranışlarına yansıttığından olabilir, Ya da beni cezbeden oradayken arkadaşından edindiği Türkçe bilgisini benimle paylaştığındandır...Veya verdiği öğütlerden...Evimde yaşayan diğer bireylerin aksine,onun öğütlerinden çok hoşlanırdım ben. Her birini can kulağıyla dinler-Deyimi de o öğretmişti bana. Uzun bir süre Türkiye'de yaşamış,belirli meselelerden dolayı Londra'ya taşınmak zorunda kalmış ama kelimenin tam anlamıyla hâlâ tam bir Türkiye hayranı- bazılarını -harfleri henüz öğrenmediğimi sayarsak- kendi dilimde not alırdım.Sayesinde Hangul alfabesini sökemeden latin alfabesiyle başlamıştım harfleri keşfetmeye...

"Aferin benim oğluma,annesine yardım mı edermiş?" Tabakları elimden alıp boy hizama gelmek için önümde diz çöken babam yanağıma bir buse kondurduğunda minik bir tebessüm yayıldı yüzümde. İyi bir babaya sahiptim. Sekiz saat bir fen lisesinde öğrencilere matematik anlatmakla uğraşıp  öğrencilerin getirdiği sorulardan tenefüslere bile  çıkma fırsatı bulamadığı halde o kafa yorgunluğuyla işten yeni gelip   soluğu evde aldığı zaman dahi oğluna vakit ayırabilecek kadar iyi bir babaydı. En iyi arkadaşımdı benim. En büyük destekçim,dayanağım,sırdaşım... Beni tamamlayan diğer yarım olmuştu adeta. Az emeği yoktu üzerimde. Karşılığını asla ödeyemeyecek olsam da sadık bir oğul olup bir dediğini ikiletmeyerek elimden geleni yapardım. Söz vermiştim kendime;büyüyünce onun gibi iyi bir baba olacaktım. Onun izinden gidecek,emeklerini boşa çıkarmayacaktım.

Ayağa kalktı. Elindeki tabakları güzelce masaya dizdi. On dakika içinde her tabağın yanına üçgen şeklinde katlanan gül desenli peçeteler eklenmiş,sadece misafirlere çıkarılan çatallar ve tabaklar titizlikle yerleştirilmiş,yeni alınan taşlı masa örtüsü serilmiş,ortaya  da peçetelerle uyum sağlayan kırmızı bir gül kondurulmuştu. Nihayet süslemesini tamamladığında geri çekilip eksik kalmışmı diye iyice bir yaptığını süzdü. Beğendiğini belirtircesine bana döndü ve başparmağını kaldırdı. Ben de başparmağımı kaldırdım ve başımı yukarı aşağı sallayarak göz alıcı masasını sınavdan geçirmiş oldum. Burnuma gelen nefis kokular bu titizlikle hazırlanmış masayla birleşince ne de güzel bir ziyafet ortaya çıkardı! Ocakta suyu kaynayan Ramen,acı ve tatlı soslu tavuk Dakgangjeong,soya ezmeli sebze çorbası  Doenjang Jjigae,kızarmış tofu,biraz daha pişerse yiyemeden yanıp gidecek olan rengarenk tatlı Bramtteok...

 Burnuma gelen nefis kokular bu titizlikle hazırlanmış masayla birleşince ne de güzel bir ziyafet ortaya çıkardı! Ocakta suyu kaynayan Ramen,acı ve tatlı soslu tavuk Dakgangjeong,soya ezmeli sebze çorbası  Doenjang Jjigae,kızarmış tofu,biraz daha ...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 24, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

|12.11|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin