Yeni yatağımda çok güzel bi uyku çekmiştim ve yeni bir okul gününe hazırdım. İlk defa okul için bu kadar hevesliydim. İnşallah bu hep böyle sürer ama sürmeyeceğine eminim kendimi çok iyi tanımıyorum bir şeyi çok ister elde edince iki üç gün çok sever sonra hemen sıkılırdım bu huyumdan nefret ediyorum ama bu böyle yapacak pek bişey yok sanırsam.
Neyse kalkarkalkmaz hemen üzerimi değiştim. Fazla abartı olmasın ilk gün diye kot pantolon ve tek omzu düşük beyaz bi tişört giydim. Saçımı su dalgası yaptım. Makyaj anlayışım: eyeliner, rimel ve parlatıcıdan ibaret olduğundan fazla zamanımı almadı. Makyaj yaptıktan sonra okul yolunu tuttum.
Kocaman bahçe içinde kaybolmamak için temkinli adımlarla yürümeye başladım. Çok az kişi gelmişti daha. Fazla kalabalık olmadan ben bi bank bulup oturdum. Yalnız ve salakça görünmemek için telefonumu aldım elime. Telefonumda hiçbir şey yoktu. Ne bir mesaj ne bir çağrı. Fazlasıyla yalnızım galiba. Neyse galeriyi açtim ve fotoğraflarıma bakmaya başladım. Fotoğraflarda fazla mutluydum, gerçekte olmadığı kadar. Gerçeği yansıtmıyordu fotoğraflar orda gülümsüyorsun bu yüzden ne fotoğrafları seviyorum ne fotoğraf çektirmeyi. Sanırım bu özlelliğimden de kurtulmam gerek.
Bahçe gitgide kalabalıklaşıyordu. O kalabalığın içinden el sallayan ve gülümseyen bir yüz bana doğru yaklaşıyordu. Handee..
''Merhaba cannıımm. Nasılsın, memnun musun okuldan?'' Hande lise arkadaşımdı fazla açık ve deli dolu bir kız liseyden çok anlamaşazdık. En azından ben anlaşamazdım. Bana göre biri değildi sanki. Ama bu kadar yabancı içinde insan tanıdık bir yüz aramıyor değil. Hiç değilse beraber olabileceğim konuşabileceğim birisi. ''Sanada merhaba Handecim. İyiyim valla nasıl oluyum okula alışmaya çalışıyorum. Sen nasılsın ?''
''Kızım ben harikayım yaa. Oğlanları görmedin mi hiç? Sanırsın uzaydan meteor düşmüş. Galiba bunları seçipte alıyorlar. Yaşadıık!''
'' Hiç dikkat etmedim. Sen öyle diyosan öyledir..''
''Tabiki hayatım valla analar neler doğuruyor. Doğurup bizim okula gönderiyorlar.''
'' Ne kadar güzeel.''
''Hemde ne kadar güzel. Gelsene ya biraz sosyalleş gözün gönlün açılsın. Hemen tanışalım şu taşlarla. Bu fırsat kaçmaaz!!''
İşte Hande, dediğim gibi çok açık yada onun deyimiyle sosyal, fazla sosyall. Beni sürükleyerek bahçenin ortasına getirdi sürekli gülümseyip birileriyle tanışıyordu bense mal mal durup onu izliyordum. Taa kii 'Onu' görene kadarr. Hande'nin bahsettiği meteorlardan biri olsa gerek. Bir insan bu kadar mı yakışıklı olur ki. Tipi zengin serserilerini andırıyordu. Zengin olduğu belliydi çünkü siyah jipinin üstünde yaslanmış etrafı izliyordu. Harika bi tarzı vardı. Tarzı bi yana kusursuz yüzü kaslı ve iri vucüdü insanı kendinden geçiriyordu. Tek gülümsemesiyle herhangi bir kızı etkileyecek gibi duruyordu. Öylede oldu. Kusursuz bembeyaz dişleriyle ortalığa çok tatlı gülüşler yayıyordu. Bakışları ise buralar benim der gibiydi. Peki kimdi bu çocuk? Pardon çocuk demek ona yapılmış çok büyük bir ayıp olur. Peki kimdi bu meteor??
Arkadaşlar bu gün daha fazla yazamayacağım galiba. Evet kızımız serseriye aşık olmaya başladı bile :)) Biliyorum önceki bölümler çok kısa ama bundan sonraki bölümler daha uzun ve akıcı olacak. Yazım yanlışları veya beğenmediğiniz bölümler olabilir lütfen onları acemiliğime sayın. Beğenmediğiniz yerler için lütfen yorum yapın ki düzelteyimm. Bu ilk kitabım umarım tutar ve beğenirsiniz. Çok heycanlıyım neden bilmiyorum :D Neyse çok konuştum .. Yorumlarınızı bekliyorum. Sizi çooook seviyorumm :) ♥