Mavi Kelebek...

Bölüm:2

Uzunca süre yazdıklarım silinsede sakin olmalıyım.Umarım beğenirsiniz...

"Tak"
Camdan gelen sesle cama doğru yürüdüm. Karşıda Selin bana el sallıyordu. Camı açtım. "Vaaaay bizim Selin hanım camı kırmadan da bana seslenebiliyomuş. Bu günleri de mi görecektim." "hah sanki hep ben kırıyorum. Kızım senin elinin ayarı yok ayarı." hemen saldırmaya geçmişti savunma yapmayacaktım çünkü gerçekten de ayarı yoktu.
"Camın yanındaki saksıya baksana" dedi gözleriyle orayı işaret etmişti. Küçük saksının içinde bir sürü mantar tıpalar vardı. "Galiba birileri cam çerçeve işinden sıkılmış" "Sıkıldık tabi her hafta cam taktırıyoruz. " bunu diyen Alinin annesi Ayfer ablaydı. Daha cevap vermeden bir koluna annemi diğer koluna da Aysel ablayı takmış yürüyordu. Bunlar pikniğe gidiyorlardı ve bu hiç hoş bi durum değildi. Eğer onlarda orda takılmaya başlarsa gerçekten sona yaklaşıyoruz demektir. Çünkü ne kadar plan program varsa hepsini kafede yapardık. Ve bizimkiler kafedeyken bizden farklı bir masaya geçeceklerini zannemtiyordum. Yani bize rahat yok demekti bu.

"Tarçın hadi gelsenize" Barış ve Ali bizi çağırıyorlardı. Arkalarında da Barışın kardeşi Zişan vardı. Ben istemiştim akşam onunda gelmesini. Zişan gözlerinin içi gülen hayat dolu bi kızdı. Ateş kızılı saçlarına tezat mavi gözleri vardı. Kaşında ve dudağında pircing vardı. Huy olarak hemen hemen aynıydık zaten. İçimizde olgun olan Ali ve Selin vardı. Barış zaten serseri görünümlü sert abiydi. Zişan ve ben hem çocuk hem deliydik. Ama en çok ben deliydim galiba. Üniversitenin ilk senesinde çok hoşuma gittiği için vücudumun çeşitli yerlerine dövme yaptırmıştım. Mesela sol ayak bilegimde minik 3 yıldız vardı. Mavi renkteydi çok belli değildi. İlk dövmemdi. Annem fark edince çok kızmıştı ama sonra alışmıştı. Ensemde bi kilit anahtarı dövmesi vardı. Sol el bilegimin iç tarafında Alev simgesi vardi ateş parçası gibiydi. Sağ kolumun üst tarafında anka kuşu simgesi vardı. Son olarakda sol göğsümün üzerinde bir mavi kelebek dövmesi vardı. Ayrıca dudağımın sol alt köşesinde sağ kulakta 3 sol kulakta 5 delik vardı. Bunların hepsinin benim için özel anlamları vardı. Özellikle kelebeğin...

"Tarçın daldın gittin hadisene aşağı" Selinin sesiyle sıçradım resmen. Camdan bana sesleniyordu kafamla onayladım ve içeri döndüm. Tüm mahalle bana tarçın derdi. Yaşlısından gencine herkes. Tarçını gerçekten çok severdim. Hatta küçükken bi ara kaşıkla yemeye çalışırken boğulmuş hastaneye zor yetişmiştik. Bir insan zaten tarçını ağzında bekeletemez hatta sade yiyemez. Ben sınırları aşmaya çalışmış ölümden dönmüştüm. Fazlası zarardı tarçının.

Bilgisayar çantasının fermuarını çektim ve hırkamı üzerime aldım. Mayıs ayının başlarındaydık geceleri soğuk oluyordu. Hırkasız dışarı çıkamazdık pek akşamları. Spor ayakkabılarımı da giydim ve çıktım dışarı hava kararmıştı zaten şapkamı takmadım. Merdivenlerden seke seke indim aşağı. Dışarı çıktığımda bizimkiler beni bekliyordu. "Gabliba birilerinin bize anlatacak çok şeyi var gibi?" Zişan hemen boynuma sarıldı. Ve kulağıma "sen çok güçlü bi kızsın. Bunu yapabilirsin" dedi. Ona biraz evet birazda minnet anlamında gözlerimi yavaşça kapayıp açtım.Evet yapabilirdim. Yani yıllardır benim birine aşık olduğumu bildikleri halde tek kelime sormayıp,benim anlatmamı bekliyen arkadaşlarıma bunu borçluyum sanki. Artık bitmesi gerek bu gün herkes bu adamı öğrenecek.

"Fazla birikmiş anı var sanırım orda?" elimdeki çantayı işaret etti Barış. Kolumu havaya kaldırdım baş ve işaret parmaklarımı uzattım ve "biraz" dedim gülümseyerek.
____________________________________

"Eveeeet hazır mısınız?" parka gelmiş kamelyanın bir tarafına onları oturtturmuş ve karşılarına ben geçmiştim. Ortadaki masada zarfın içinde fotoğraflar onun yanında gazete sayfaları ve ortada da bilgisayar vardı. Onunla ilgili her fotoğraf çıktısı vardı ve her röportajıda bilgisayarımda vardı. Barış "Biz hazırız Tarçınım sen hazırsan?" dedi.