1-choréftria psychón

17 2 2
                                    


choréftria psychón
(Ruhların dansçısı anlamına gelir.)
"Yaaa!Artık ayrılıyoruz!"

"Ama ben sizi çok özleyeceğim!"

"Bakın,okul bitse bile sakon bağları koparmayalım."

"Her akşam konferans yaparız zaten değil mi ama?"

"Sizi kim unutur be?!"

İçime derin bir nefes daha çekmek isterdim ama tiksindirici bir sahtelik kokan bu havaya maruz kalmam benim için ne kadar iyi olurdu,orası tartışılırdı.

Bu saçma samimiyetsiz ortamda olmaya dayanamıyordum ama bir parçam;çok çok ufak bir ses biraz daha burada kalmam için beni zorluyordu.

Duyduğum konuşmalarla gözlerimi devirdim.Buradaki herkes çok iyi biliyordu ki bu saatten sonra birbirlerini sokakta görseler iki yabancı gibi birbirlerinin yüzlerine bile bakmadan uzaklaşırlardı.

Buradaki kimse birbirini sevdiğinden değildi ama;yalnız kalmak en büyük korkuları haline gelmiş bu cesaretten aciz varlıklar tek kaldıkları zaman  akıllarını işgal eden düşüncelerin içinde boğulmaktan korkuyorlardı.

Küçük bir tebessüm dudaklarımda peydahlandı.

Hoş,ben de çok farklı değildim ya.

Aynı onlar gibi düşüncelerimle ve kabuslarımla baş başa kalmaya korkan küçük bir kız çocuğundan ibarettim.

Samimiyetsiz ortamdan bunalmama rağmen boğulacakmış gibi hissettiğim ortamda derin bir nefes daha çektim içime,sanki umutsuz vakaymış gibi.Öyleydi de aslında.

Ben,başlı başına bir umutsuzluk simgesiydim.

Başımı iki yana sallayıp yine derin düşüncelere dalmamak adına etrafımı incelemeye devam ettim.

O sırada gözüme takılan,geçtiğimiz 4 sene boyunca en yakın arkadaşım sıfatına layık gördüğüm tek insana baktım,Mihriban'a.

Beni nasıl gördü bilmiyorum,muhtemelen sadece bir histi,bakışları bana döndü ve her zamanki sıcak gülümsemesi dudaklarını işgal etti.

"Birgen!Niye uzaktan uzaktan bakıyorsun?Gelsene yanımıza!"

Sahte gülümsememi yüzüme takınıp onların yanına ilerlemeye başladım.

Zaten sanırım 4 yıl boyunca yaptığım tek şey buydu.

Ben insanlardan uzak durmaya çalışırdım fakat dış görünüşüm beni ele verirdi,insanlar başıma toplanır ve ilgimi çekmeye çalışırlardı.

Mihriban ise benim tam  tersimdi.

Ortamlara girmek için can atar,dış görünüşüyle değil,neşesiyle dikkat çekerdi.Girdiği ortamlara hemen uyum sağlar,sanki yıllardır arkadaşmışçasına onlarla sohbet ederdi.

Benim aksime.

Onu hep garip bir hayranlık ve duyduğum sonsuz saygıyla izlerdim.Hayatı tam istediği gibiydi.Ailesiyle sorunsuz bir şekilde şatafatlı hayatlarında mutlu yaşamlarını sürdürmeye devam ediyorlardı.

Benim aksime.

Daha sonra,hayatı boyunca bir kere bile gülümsemeye gerek duymayan ben,insanlara gülümsemeye başlamıştım.

Tabiki,hiç biri gerçek değildi.

Çünkü ben gülümsemeyi 8 yıl önce unutmuştum.

Bakışlarımı onun üzerinden çekmeden yanlarına ilerledim.Kafamı diğerlerine çevirdiğimde 2 erkek 2 kızlı bir grup olduklarını gördüm.Başımla hafif bir selam verdikten sonra yine Mihriban'a döndüm.

Ateşin Melodisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin