1.Kısım; Minik Dolunay Bir Canavar! (Tanıtım)

320 14 2
                                    

"Anne! Yemeğim nerede?!"

"Birazdan hazır olacak tatlım."

Annemin yemek hazırlaması çok uzun sürüyor. Ve bundan nefret ediyorum. Birazdan diyor fakat 10 yıl gibi sürüyor. Daha 8 yaşımdayım be!

"Al bakalım minik Dolunayım."

"Bana öyle deme!"

Dedim ona kızarak. Yüzündeki o üzgün ifade beni her zaman mutlu ediyordu. Babam bunun yanlış olduğunu söylese de hoşuma gidiyordu. Zevk alıyordum bundan. Yemeğim geldiğinde şapur şupur yemeye başladım. Babamda yine o muhteşem takım elbisesiyle oturmuştu sofraya. Ona baktım şaşkınca.

"Bu seferki takım elbisen harika babacım!"

Dedim lokmamı yutup şirince gülümseyerek. O da bana gülümsediğinde yine çıkmıştı yanağındaki gamzesi. 

"Teşekkür ederim meleğim. Annene kötü davranmayacağına söz verirsen sana da büyüdüğünde alırım."

"Gerçekten mi?!"

"Evet, gerçekten."

"Tamam o zaman! Saol babacım!"

Dedim ona sıkıca sarılarak. Mutlu olmuştum, çünkü babam her zaman bayıldığım takım elbiselerinden alacaktı bana. Bunun için anneme iyi davranabilirdim sanırım.

Babam işine gittiğinde annem evimizi toplamaya başlamıştı. Evde hizmetçi var o kadar o iş yapıyor. Ne tuhaf bir kadın.

"Tatlım kirli sepetindeki kıyafetlerini getirir misin bana?"

Al işte. Bana iş buyuruyor. Ya zenginiz, paramız pulumuz var, 5 tane şirketimiz var hala sepetteki kıyafetlerimi getirmemi istiyor. 

"O kadar hizmetçimiz var ve zenginiz, neden benden istiyorsun ya! Çok meraklıysan git kendin al!"

Annem telefonundan bir şey yapıp odama çıkmıştı. Ses kaydı alıp babama gösterirse biterim ben! Takım elbise hayallerim sona erer! Ona iyi davranmalıyım istemesem de.

Hızla odama ondan önce çıkıp kıyafetlerimi şirince gülümseyerek ona uzattım.

"Özür dilerim anneciğim, kaba olduğum için. Al, kıyafetlerim."

Gülümsedi ve banyoya doğru gidip çamaşır makinesine koydu çamaşırları. Telefondan yine bir şeyler yapıp işe devam etmişti. Bende dışarıda zengin veletlerle oynayayım bari dimi?

"Anne! Ben dışarıda oynuyorum!"

"Tamam tatlım, kimseye bulaşma."

"Peki anne."

Deyip dışarı çıktım. Veletlerin yanına gelirken hepsi bana gülümsemeye başladı. İlk defa tanışıyoruz ama bunlar yabancıya Dolunay. Sizinkiler ne?"

"Ben Lara."

"Ben Ali."

"Ben Mehmet."

"Bende Selena."

"Tanıştığıma memnun oldum. Ne oynuyordunuz?"

- Lara"ebe oynuyoruz ama top ile."

"Nasıl oynanıyor?"

"Mesela eğer ben ebe isem  sizi vurmaya çalışacağım top ile. Örnek olarak Mehmeti vurursam ebe o olacak."

"Anladım, hadi oynayalım!"

Dedim gülümseyerek. Aralarında en yakışıklı olan açıkçası Mehmet idi. Çok karizmatik duruyordu. Tamam 8 yaşında olabilirim ama sonuçta birini sevebilirim yani çocukluk aşkı bu. Ebe Aliydi. Hepimiz koştururken beni vurmuştu. Sinirlenmiştim.

"Yanımdan geçti vuramadın!"

-Ali "Hayır vurdum. Bacağına çarptı."

"Yalan söyleme vurmadın!"

-Ali "Vurdum!"

"Vurmadın!"

Ufak bir konu tartışmaya dönmüştü. Ama haklıydım tamam mı vurmadı. Yalan söylüyordu (Gerçekte vurdu). Olay kavgaya dönünce Alinin erkekliğine tekme atmıştım. Canı çok yanmış olacak ki yere oturup ağlamaya başlamıştı. Sırıtıyordum. Hoşuma gitmişti. Hepsi bana 'Deli bu..' gibisinden bakıyordu, bu da hoşuma gidiyordu.

"Bak, eğer yalan söylersen cezanı çekersin!"

"Vurdum yalan söylüyorsun...çok kötüsün.."

"Ve bu hoşuma gidiyor."

Bu kez yüzüne defalarca vurmaya başladım. O kadar zevk alıyordum ki anlatamam bunu kelimelerle. Birinin kolumu tutup beni kendine çevirmesiyle bütün o mutlu dünyam kaybolmuş, gerçek dünyayla baş başa kalmıştım. Yüzüme yediğim tokatla kafam sola savruldu. O kişinin yüzüne dolu gözlerle baktığımda, annem olduğunu anlamıştım. Bunu bana nasıl yapabilir! Yüzüne tokat atacakken kolumdan tuttu sertçe.

"Bunu neden yapıyorsun! Arkadaşına zarar vermek neden seni mutlu ediyor Dolunay!"

"Çünkü acı çektirmeyi seviyorum."

Bunu dememle şaşkınlıkla bana bakmaya başlamıştı. Bense gülümsüyordum. Fakat bu P*ç Smile idi. 

Akşama kadar odama kilitlemişti beni annem. Babamın eve geldiğini duyunca hemen kapıya yapışık yumruklamaya başladım.

"Baba! Buradayım baba gel kurtar beni!"

Yarım saat kadar kimse gelmedi ama aşağıdan konuşma sesleri geliyordu. Annem kesin olayı anlatıyordu. Telefonumda oyun oynarken kapı açılınca mutlulukla telefonu kenara atıp içeri giren babama sıkıca sarıldım. Boyuma gelmek için dizinin üstüne çömelmişti. O da bana sarıldı ve içimi burkan müjdeyi verdi...

"Yetimhaneye gideceksin, Dolunay."

Donakalmıştım resmen. Beni, hiç tanımadığım insanların arasına yolluyordu. Yetimhaneye. Ailem var, zenginim, her şeyim var ama kimsesizlerin olduğu bir yere gideceğim. Neden...neden baba...neden anne...bunu ben istemiyorum ki...psikolog da mı aklınıza gelmedi yani...hayal kırıklığı...

"Baba hayır...gitmek istemiyorum lütfen gönderme beni nolursun gönderme gitmek istemiyorum baba!"

"Psikoloğumuz bunun tek çözüm olduğunu söylüyor. Senin..senin sadist olabileceğini düşünüyor. Daha 8 yaşındaki bir çocuk nasıl böyle şeylerden zevk alabiliyor diye sorduğumuzda bazı hastalık ya da psikolojik bozuklukların küçüklükten kendisini belli etmeye başladığını söyledi. Orada da böyle davranmaya devam edersen seni asla eve almam Dolunay. Asla. Anladın mı beni? Ya düzeleceksin, ya da 18 yaşına kadar yani 10 yıl boyunca orada kalacaksın."

Ağlamaya başladım zaten direk. Gitmek istemiyordum hiçbir yere. Ama beni gönderiyorlardı...yapacak bir şey yoktu...





Minik Dolunay Bir Canavar! 

_BÖLÜM SONU._

Takım Elbiseli KIZ (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin