KTM=5#Asansör

62 7 0
                                    

"Bazen hiç olmadığı kadar yakındır size aşk. Kokusunu duyarsınız mesela, ama içinize çekemezsiniz. Çünkü bilmezsiniz aşk yakındır ama kalpler uzaktır."

Soğuk bıçağın çıplak omuzlarımdaki bıraktığı his içimdeki korkunun körüklenmesine sebep oluyordu. Bıçağı boynumdan yukarıya doğru çıkardı. Çeneme dayanan bıçak yüzünden istemsizce kafamı yukarıya doğru kaldırdım. Elindeki bıçağı yandaki masanın üzerine bırakıp parmaklarıyla hafifçe çenemi kavradı. Sertçe yutkundum.Göz yaşlarım akıp giderken yanaklarımdan beraberinde umutlarımıda götürüyordu. Kahretsin, ne kadar da acizdim bu pisliğin yanında, ne kadar da savunmasızdım.

Dudaklarımı bir an olsun bile aralayamadım. Hıçkırıklarımın dudaklarımdan dökülmesine izin verirsem daha da zevk alacaktı bu adi pislik.

Hafifçe eğilerek çıplak omuzlarıma küçük bir öpücük kondurdu.

"Ah Sindrella keşke böyle tanışmasaydık. Değil mi?"

Zorlukla aralayabildiğim dudaklarımdan fısıltıyı andıran bir kaç sözcük döküldü.

"Sen, sen bir a-adisin."

Sakince geriye doğru çekilip doğruldu. Sakin adımlarla bir sağa bir sola doğru yürümeye başladı. Yürüdükçe ayakların altındaki tahtadan çıkan gıcırtı aklımı yitirmeme sebep olucaktı nerdeyse. Tekrar karşıma dikilip uyarırmışcasına parmağını salladı.

"Cık cık cık. Sana hiç yakıştıramadım Sindrella."

"Allah... Belanı versin."

Sinir bozucu bir şekilde kahkaha atmaya başladı o kulakları tırmalayan sesiyle.

"Çok komiksin Sindrella."

Yüzünü tam net olarak seçemiyordum. Küçük kulübenin içini aydınlatacak sadece bir mum vardı, küçük... cılız bir mum ışığı.

Yüzünü yüzümün hizzasına getirip öldürücü bir bakış attı o katran karası gözleriyle.

"Hesap günü geldi Sindrella. Günahlarının bedelini ödemeye hazır mısın?"

Kafamı inatla iki yanıma salladım.

"Hayır, hayır, hayır... İsteyerek yapmadım. Asıl her şey senin yüzünden oldu! Sen beni istedin! Ben seni değil! Anla artık şunu!"

Söylediklerimden zerre kadar etkilenmediğini biliyordum. Çünkü o duyguları olmayan şerefsizin tekiydi.

Masanın üzerindeki silahı ve bıçağı eline aldı.

"Söylesene. Sence hangisi daha çok acı verir. Kurşunla mı parçalayayım kalbini yoksa bu bıçakla söküp alayım mı? Yoksaa...senin bana yaptığının aynısını mı yapayım ha? Söylesene."

Artık hıçkırıklarımı içimde tutacak gücüm kalmamıştı. Bir bir patladı içime hapsettiğim hıçkırıklarım. Ağlamaktan gözlerim buğulanmıştı, etrafı bile net bir şekilde seçemiyordum. Başım istemsizce sağ omzuma doğru düştü. Bir kaç göz yaşı çıplak omzuma damladı. Her göz yaşı değdiği yerde kızgın demir sokulmuş hissi yaratıyordu.

Önüme düşen kahverengi saçlarımı geriye doğru itip kafamı kaldırdı.

"Yüzüme bakıcaksın. Bu acıyı iliklerine kadar yaşamanı istiyorum. Bana yaşattıklarını seninde yaşamanı istiyorum."

Elindeki bıçağı masanın üzerine bırakıp silahı bana doğrulttu.

İç çekişlerimin yerini sakin bir bekleyiş duygusu sarmalamıştı. Beni buradan kimse kurtaramazdı, bundan sonra ben yoktum bu hayatta.
Titreyen dudaklarımdan bir kaç sözcük döküldü.

KAR TANESİNİN MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin