sylvia,

118 18 4
                                    

eski dostum sylvia,

gelmeyen kışın ardından hala zaman algımı çarpıtmakta olan baharın ilk ayını yarıladım; ve evet, hala göğsüm yaşamanın ağırlığıyla zorlanarak yükselip alçalmakta. yeşerme zamanı gelmiş olan yaşam sevincimin kışı yaşayamamasından dolayı hissettiği iç uyuşturan suçluluğu, üzerimden ne yaparsam yapayım atamıyorum.

ama her akşam hafif bir yel estiğinde persephone'nin nefesini boynumda hissediyorum; mor, yeşil, kırmızı çiçekler açıyor her yerimde, yeşeriyor köprücük kemiklerim. başımı geriye savururken kararıyor evren, sadece düşünceler -dibini sıyırdığım güzel olanlar- ve uykulu bir müzik kalıyor benimle. ve senin düşüncen.

özlemekteyim seni sylvia, şu dayanılmaz derecede uzun ömrümde tek dostumdun; yalnız sen. ve ben. birlikte yalnızdık. ağaçların altında yüzünde güneşin narin ellerini hissederken göz kapakların kendilerini aşağıya çekerlerdi, yüzünde yumuşak bir gülümsemeyle uyuyakalırdın. seni kutsayan güneşin arkasına saklandığı bulutları izlerdim, ama en çok da seni izlerdim. bahardan daha güzeldin.

belki bu yüzdendir, aşığım olan persephone'nin sıcak ama iç titreten nefesi bana ulaşınca fısıldayarak senin adını inlemem; galiba bahar rüzgarı olan bu nefes getiriyor bana tek taraflı aşkın mahcupluğunu. yeşil gözlere bakarken senin eriyen kahverengi gözlerini düşünüyor ve utanıyorum, gururumu gömüyorum elini belime sardığın zamandan kalan yanık izlerinin derinliklerine.

evet, bu mektuptan önce dostum, şimdi eski dostum olan sylvia;

beni sev(ebil)men için ne yapmalıyım?

- shinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin