Genç kızın meraklı bakışları, kahverengi yeni gibi duran tahta çardaklarda ve yeşillikle uyum sağlamış mavilikte gezindi yine.Bu gün, tamı tamına iki hafta olmuştu ve genç adamı hala görememişti.
Onu gerçekten kırdığını düşündü, sonra ona garip gelmeye başladı. Daha ismini bile bilmediğim biri, benim için neden bu kadar önemli? diye sorguladı kendini. Az sonra düşünmekten yorgun düşmüş bedeniyle ayağa kalktı. Kitabını bıraktığı yerden aldı ve hızlı adımlarla evine yürümeye başladı.
Caddeden geçerken, sürekli aklını kurcalayan fikirleri olmuştu.Genç adamdan özür dilemesi gerekiyordu, fakat o gelmeden bunu yapamazdı. Nerede yaşadığını bilmiyordu, gerçi bilseydi de gidemezdi yanına. Çünkü genç kız herkese karşı kendini yetersiz buluyordu.
-🌂-
Normalde bu gün trenle yolculuk yapacaktı, hatta böyle yolculukları sevdiği için istasyona gitmeyi iple çekiyordu ama son anda genç adamın gelmemesiyle yolunu değiştirmiş ve kendini şehirin merkezine bırakmıştı.
Tam da aynı konu hakkında düşünürken gözleri inanamayacağı bir şey gördü. Dikkatini oraya verdiği kafeye doğru ilerledi. Ve vitrinden içeriye baktı.
Gördüğü kişi karşısında şoka uğramıştı.
Çünkü o gördüğü kişi genç adamdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus
Short StoryYağmur yağmaya başlayınca: Genç adam yürüdü, Kafasını dinlediği parka. Eğilip selam verdi, Yağmurlu günlerde önünden geçtiği ağaca. Oturmak istedi, boş bir çardağa. Yağmurun yağmasını bekledi Tam da o anda. Fırçalarını çıkardı, şöyle bir bakış att...