Okula varmıştık. Sıkıcı bir dersten sonra teneffüs zili çaldı.
"Çan Çankuuk!"
Diyerek Jungkook'un üstüne atladım. Beni belimden tutup kaldırdı ve etrafında döndürdü. Sonra da yere bıraktı.
"Ne zaman ismimi doğru söylemeyi öğreneceksin?"
"Ben zaten ismini doğru söylemeyi biliyorum. Sadece seni sinir etmek istemiştim OPPA."
Oppa kelimesini bastırarak söylemiştim. Bu kelimeye sinir olduğunu biliyordum.
"Ne dedin sen?"
"Hiç. "
Kıkırdadım .
"Yok yok bişey dedin."
"Ya ne demiş olabilirim ki OPPA?"
"Buraya gel!"
Jungkook beni kovalama moduna geçmişti ki öğretmen sınıfa girdi. Hadi ama! Şurda kuzenimle eğleniyoruz. Sırama geçmemle gıcıkın yanıma oturması bir oldu.
"Ne var gıcık?"
"Jimin seninle oturmamı istedi."
"Ve sende kabul ettin?"
"Ne yani, beni tehdit etti."
Hadi ama! Jimin ne yapmaya çalışıyordu? Ben bu gıcıkla aynı ortamda bulunmak istemezken neden onunla aynı sırada oturmamı istiyordu? Hızla ayağa kalktım ve Jimin'e döndüm.
"Park Jimin! Kendini öldü bil!"
Havalı bir şekilde sırama oturduktan sonra ufak (!) bir detayı atladığımı farkettim.
Sınıfta öğretmen vardı.
Canım (!) öğretmenim bana sinirli gözlerle bakarken Jimin'in kıkırdadığını duyabiliyordum. İşte bu beni daha da sinir etti. Jimin'e öfkeli bakışlarımı yolladıktan sonra tekrar öğretmenimin sinirli bakışlarına döndüm.
Bu hoca neden az sonra beni kesecekmiş gibi bakıyor?
Sonunda öfkeli bakışlar sona erdi ve müdürün odasına yollandım.
Sen bittin cüce!
Ikinci bölüm de geldi dkdgembddn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GICIKSIN |KTH|
FanfictionGözümden düşen bir damla yaşı ceketimin koluyla silmeye çalıştım. Ama yağmurdan dolayı ıslanmıştı. Artık ağlamak istemiyordum. Ağlamak... Bence ağlamak güçsüzlüktü. Ve ben güçsüz görünmekten nefret edenlerdendim. Ağlamak korkaklıktı benim için. Bird...
