1*I'm sick, stupid!

18.3K 1K 1.4K
                                    

Daha önceden yayınlamıştım bu fici ama neden kaldırdım hatırlamıyorum.
Neyse umarım severek olur ve bolca desteklersiniz
İyi okumalar💓

----------

Her ne kadar nefes alamasamda başımı kollarımın arasından çıkarmamaya kararlıydım. Nefes alabilmek için burnumu aradaki ufak boşluğa sokuyordum. Ama üşüdüğü için hemen geri çekiyordum.

Nihayet kazulet adamın sesini kesen zil çaldığında, başımın çatlamaya başladığını hissetmiştim. Yalnızca hemen sözlü olup eve gitmek istiyordum. Gerçekten çok halsiz hissediyordum ve sözlü olmasa, okula gelmezdim bile.

"Jiminie~ Pamuk şekerim, pembe yarim!"

Zorda olsa yattığım yerden göz devirip kafamı kaldırdım. Çok sevdiğim (!) arkadaşım Taehyung, bana kare gülümsemesini sunuyordu. Durduk yere hoş şeyler diyorsa, kesin birşey isteyecekti. Birden ışığa girdiği için ağrıyan gözlerimi ovuşturup ne diyecek dinlemeye başladım.

"Hadi spor salonuna gidelim."

"Neden ki?"

Tanrım sesim çatallı ve iğrenç çıkıyordu. Hasta olmayı gerçekten sevmiyorum.

"Çünkü on birinci sınıfların basket maçı var. Bil bakalım maçta kim oynuyor?"

"Of TaeTae~ Hastayım ben gelemem hiçbir yere. Basket maçıda umurumda değil."

"Ya hadi ama! Yoongi ile tanışmam lazım ki kız kardeşine yavşayabileyim!"

{Neden sürekli bağırarak konuşuyor? Duyuyorum.}

"O hyungun kız kardeşide sende umurumda değilsiniz. Git, hastayım ben. Oy başım..."

Söylenerek kafamı tekrar kollarımın arasına aldım. Kalksam bile kesin midem bulanıp kusacak delik arayacaktım. Boşuna rezil olmaya gerek yoktu. Hemde ne için? Bozuk ağızlı arkadaşım kendine bilmem kaçıncı sevgilisini yapsın diye!

"Ya Jimin ne olur~ Söz bak eğer benimle gelirsen, sana dört tane çilekli süt alırım."

{Vut?}

Kafamı kaldırıp en ciddi ifademi yüzüme yerleştirdim. Çilekli süt -heleki dört tane- hafife alınacak bir konu değildi.

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten."

"Yalan yok?"

"Yok."

"Tam dört tane?"

"Of Jimin evet, kalkar mısın artık? Hadi! Bu uzun teneffüs, iyi değerlendirelim."

"... İyi peki."

İstemeyerek de olsa ayağa kalkıp Tae'nin kolunun altına girdim. Ondan -ve diğer erkeklerden- kısa olmayı sevmiyordum. Neredeyse kızlarla aynı boydaydım, birkaç santim fazla uzundum yalnızca. Her ne kadar uzamaya çalışsam da bir türlü olmuyordu. Basketbol oynamayı denemiş, barfiks çekmiştim, olur olmadık her yerde zıplamıştım ama yok; uzayamıyorum! Gerçi Tae böyle çok sevimli olduğumu söylüyor ama bu benim işime gelen birşey değildi. Bende yaşıtlarım gibi havalı olmak istiyordum. Gerçi bu işe pembe saçlarım en büyük engeldi...

Jacket _JiKook_Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin