Eve doğru yavaş yavaş yürürken aklımda Taehyung vardı. Ne düşünüyordu cidden anlamak zordu. Mükemmel bir ailesi olmasına rağmen onlara çok zorluk çıkartıyordu. Bazen ajumma için üzülüyordum.
Anahtarımı çıkarıp eve girdiğimde bağırdım. "Ben geldim annem!"
"Salondayım canım." Sakince salona yöneldim. Bir yandan üzerimdeki hırkayı çıkarıyordum. Havalar gittikçe soğumaya başlamıştı.
"Üzgünüm annecim geciktim. Taehyung ileydim."
"Önemli değil tatlım. Eğlendin mi?" Başımı sallayıp onu onayladım. Yanına sokulup ona sıkıca sarıldım. Oda bana sarıldı.
"Seni sakin görmeyi seviyorum."
"Ben hep sakinim." Kıkırdayıp annemin elleri altında mayıştım. Annem benim ilk aşkımdı, her hareketiyle mayışıyordum gerçi.
"Anne sana bir şey sorabilir miyim?"
"Elbette tatlım. Konu nedir?"
"Şeyy... Jungkook hyung." Elleri durunca hemen doğruldum ve panikle konuşmaya başladım.
"Annecim nolur kızma. Bak o çok pişman. Benden de özür diledi. Hem, o sadece yardımcı olmak istedi. Babamdan kurtulduysak bu onun sayesinde biliyorsun. Acaba yarın okuldan sonra bize gelse? Senden de özür dilemek istiyor. Olur mu?"
Yüzüme bir süre ciddi ciddi bakması beni germiş olsa da, sonra gülmüştü.
"Aigoo çocuğun başına bir sürü iş açtık, birde özür dilemeye mi geliyor? Ne kibar çocuk." Annemin sakin tepkisine çok sevinmiştim. İlaçların dozunu arttırmak doktorun verdiği en iyi karardı. Annem artık her şeye kızmıyordu.
"O halde yarın gelsin mi?" Başı ile onayladığında kıkırdayıp annemin yanağını öptüm.
"Ben ona haber vereyim!" Sevinçle kalkıp odama koştum. Kapıyı kapattıktan sonra hemen telefona sarıldım. Arama çaldı çaldı ama açan olmadı. Bir daha aradığımda açılmıştı. Neşeyle şakıdım hemen.
"Alo hyung!"
"Alo? Merhaba." Karşıdan bir kız sesi gelince biraz duraksadım. Kimdi ki o?
"Merhaba, kimsiniz?"
"Asıl sen kimsin? Arayıp duruyorsun."
"B-ben şey-"
"Jungkook müsait değil. Sonra ara." Telefon yüzüme kapandığında öylece kalakalmıştım. Çok mahcup hissediyordum. Neden üst üste aramıştım ki? Arkadaşı rahatsız olmuştu işte. Hemen mesaj kısmına girip kızın okumasını umarak bir özür mesajı yazdım. Sonra sönmüş enerjim ile yatağıma oturdum. Neden kalbim acıyordu bir fikrim yoktu. Ama acıyorsa iyi olması gerekmez miydi? Hyungum öyle demişti. Ama o, ağrıyorsa iyi demişti. Benimki ağrımıyor, acıyor...
Gereksiz hüznümü üstümden atıp üzerimi değiştirdim. Sonra aşağı adımladım.
"Anne yemekte ne yiyelim? Salata yapmamı ister misin? Anne!" Adımlarımı salona yönlendirdim. Annem kanepede yatıyordu. Gülümseyip ona baktım. Ne çabuk uyumuştu öyle. İlaçların uyku yaptığını bildiğimden üzerini örtüp yanağına bir öpücük kondurdum. Mutfağa bir şeyler yemek için giriş yaptım.
🌸
İçtiğim vişne suyunu ortadaki sehpaya koyup alt yazılı filmi izlemeye devam ettim. Göz ucu ile anneme baktım. Yattığı yerden milim kımıldamıyordu. Boynunun ağrıyacağını düşündüğümden ona doğru dönecektim ki, elim bardağa çarpmıştı. Tuzla buz olan bardakla panik oldum. Annem uyanırdı kesin. Ancak bırakın uyanmayı, kılını dahi kıpırdatmamıştı. Kaşlarımı çatıp ona yöneldim. Ayağıma batan camlar şuan umurumda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jacket _JiKook_
Fanfiction[Fluf] Jimin'in tek derdi aptal arkadaşından kurtulup sırasına dönmek ve uyumaktı. Ama zorla maçını izlediği çocuk gelip ona ceketini verince, sırasına dönmek için bir bahane bulamadı. [Not: Dünyanın en geri zekalı jimini bu kitapta şirinliklerinde...