Güçlü kollarıyla çocuğu belinden kavrayıp yukarı kaldırır. Kazanın üzerine götürür. Kızgın yağın sıcaklığını daha havadayken hisseden çocuk dört yaşında olmasına rağmen başına geleceklerin farkına varmıştır. Eskici tam bir deneme yanılma ustasıdır. Kurulacak ideal tuzağı, ocağa tutturulan kazanı, fındık yağını hep deneyerek bulmuştur.
- Bu gün sütünü içtin mi ?
diye sorar. Çocuk hayır anlamında başını sağa sola sallar. Eskici çocuğu kazana bırakır ve kızgın fındık yağının içine düşen çocuk normal bir insanın çıkaramayacağı tizlikle haykırır. Bu işi defalarca yapmış olmasına rağmen yinede duyma sınırını zorlayan ses karşısında eskicinin tüyleri diken diken olur. Çocuk ilk olarak aşırı sıcağın etkisiyle gözleri aktığı için kör olur ve saçları tamamen erir. Beş altı saniyelik canıyla çığlıklar atarak kazanın içinde debelenir, ama kazan devrilmez. Kazanı ocağa tutturmak için sonradan eklediği parçayı da yaşadığı bir tecbrübe sonrasında geliştirmiştir.
İri çocuklardan bir tanesi kazanın içinde ölmemek de direnmiş üstüne üstlük çırpınırken kazanı devirmiştir. Halının üzerinde üstünden araba geçmiş bir köpek gibi inlerken eskiciye doğru emekleyip ondan yardım etmesini istemiştir. Rengi koyu kahve olmuş saçları,gözleri ve dudakları erimiş yürüyen tombul bir et yığınına benzeyen hali eskiciyi çok korkutmuştur. Eline rastgele geçen satırı çocuğa rastgele bir şekilde indirmiştir. Sırtına gelen satır çocuğu yere yıkmıştır. Eskici satırı geri çektikten sonra çocuğu yattığı yerden dudakları olmadan;
- Anne
diye inlemeye devam etmiştir. Satırı iki eliyle kavrayan eskici bu sefer çocuğun kafa tasına inmiştir. Sıcaktan zaten erimiş olan kafa ikiye ayrılmış iri çocuğun beyini dışarı akmıştır. Kafa bu haliyle insan kafasından çok içinden kokoreç çıkan kesmece bir karpuza benzemiştir. Eskici çocuğun kalan parçalarını iri bir kaşıkla temizlemek zorunda kalmıştır.
Çocukların pişerken uyanık olması gerektiğini de deneyerek öğrenmiştir. Kendisi sebebini bilmemektedir ama çocuk pişerken uyanık olunca eti eskiciye daha lezzetli gelmektedir. İşin esası bilinci yerinde olan çocuk kızgın yağa atıldığı zaman tüm vücuda yüklü miktarda adrenalin salgılanmaktadır bu da eti eskiciye göre daha lezzetli yapar.
Eskici aslında yam yam değildir. Normal insanlardan tek farkı insan etinin tadına bakmış olmasıdır. İnsan oğlunun alışkanlıklarında ki en önemli faktör denemedir. Normal insanların ne demekse tiksindiği çoğu şeye bağımlı olmak aslında sadece bir kere denemeye bakmaktadır. Nar gibi kızarmış bir bacağın yanında rakı içmeyi sever eskici. Ama bunu deneyerek bulmamıştır rakı zaten her şeyin yanında iyi gider. Yemeğini bitiren eskici yemek artıklarını çöpe atamaz çöpte bulunan bir bacak kemiğinin şüphe uyandıracağından korkar.
Üzerinde yer yer et parçaları olan kemiği dışarıya, evin arkasına götürür. Orada bulunan hurdaları birer birer kaldırıp toprağa ulaşır. Evin arka duvarına dayanmış olan küreğini alıp toprağı bir güzel kazar. Kazı çalışmaları sırasında bir kaç minik kemik ve kuru kafayla karşılaşır. Bacağı açtığı çukura attıktan sonra çukuru kapatıp hurdaları yerine koyar. Böylece kemiğin üzerindeki et parçalarını toprakta ki kurtlar yer ve doğadan alınan doğaya iade edilmiş olur.
Bu işi her gün yapmak eskiciye zor gelmektedir. Ama bağımlısı olduğu taze eti yiyebilmek için buna katlanmaya razıdır. Bir şeyi daha deneyerek bulmuştur eskici, pişen çocuğun midesinde süt var ise o süt kaybolmaz, yüksek ısıda ete karışır bu da etin tadını bozar. Bebek maması gibi yapar. O yüzden de eskici sadece sütünü içmeyen çocukları yer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S.H.D
RandomBunları okuduktan sonra ki oluşabilecek hiç bir psikolojik rahatsızlıktan şahsım sorumlu değildir. Kötü adam kaçar.