Tale

109 12 0
                                    

"Hadi bebeğim, lütfen o muhtaç olduğum gülümsemeni tekrar yerleştir o güzel yüzüne. Bak yarın tedavi için Amerika'ya gideceğiz. Ben de orada seninle olacağım. Bir an bile olsa yalnız bırakmayacağım seni. İyileşeceksin. İyileşeceğiz. Ama ne olur yüzünde bir kırıntı da olsa gülümseme olsun. Söz veriyorum sana, kırıntılarla doyacağım. Sadece bir parça gülümse. Bana gülümse. Bize gülümse."

"İyileşemeyeceğim Joon. Her gün daha da dipsizleşiyor bu kuyu. Benim sonum ölüm. Bu gerçek peşimi bırakmıyor.  Ve benimle beraber sen de kaçıyorsun gerçekten. Seni de sürüklüyorum dipsiz kuyunun dibine. Kendim kurtulamazmış gibi sana da acı çektiriyorum. Keşke hiç girmeseydim hayatına." Her cümleyle daha da fazlalaşıyordu hıçkırıkları ve zorluyordu kendini konuşabilmek için. Bilmiyordu oysa ki zor nefes alışlarıyla birleşen her bir cümle daha da fazla yakıyordu canımı. Bilmiyordu o harf topluluğunu duymaktansa sağır olmak istediğimi. Bedeninde yer kaplayan şeytandan dolayı yer yer dökülen saçları ve kilo kaybından çöken yanaklarına rağmen en güzel manzaraydı bana. Ve o buna inanmıyordu. O bunu bilmiyordu. 

"Jin, güzelim. Yapma böyle. Kurtulacaksın.  En iyi doktorlarla görüştüm. Onlar seni kurtaracak. Ben kurtulmana yardım edeceğim. En sonunda ise iyileşeceksin. Evleneceğiz. Masallardaki gibi sonsuz mutluluğa ulaşacağız." Dolu gözlerini bana çevirirken bir gözyaşı daha atladı o uçurumdan, intihar etti diğerleri gibi. Ölüm onun gözyaşlarına bile yakışmazken, ölen gözyaşları bile kalbime köz gibi düşerken benden onun ölümüne kendimi hazırlamamı istiyordu. Yıldızları kıskandıracak güzelliğe sahip yüzüne nasıl son gibi çirkin bir şeyi yakıştırabilirdim? Nasıl yapılabilirdi bu?

"Bana güzelim deme. Değilim. Görmüyor musun beni Namjoon? Şu yüzümün haline bak! Dudaklarım rengini kaybetti. Göz altlarım mosmor. Yanaklarım bir iskeletin yanaklarını anımsatıyor bana. Saçlarım ise her gün avuç avuç geliyor ellerime. Sen ise hala güzel olduğumu söylüyorsun. Güzel değilim, çok çirkinim ve sen benim gibi biri iç-"Konuşmanın sonunda üzüleceğini ve yeniden kavga edeceğimizi bildiğim için dudaklarımı örttüm dudaklarının üstüne. Başta şaşkınlıkla aralandı araları, ardından yavaşça öpüşüme karşılık vermeye başladı. Dudaklarından gelen tuzlu tatla duraksadım. Onu yine ağlatmıştım. Her seferinde olduğu gibi tutamayacağım bir söz verdim kendime. Bir daha ağlamasına izin vermeyecektim.

Sakin hareketlerle dudaklarımız arasına uçurum soktu. 

Korktum o an. Canını yaktığımı düşündüm. Onun istemediğini düşündüm. Beni istemediğini düşündüm. Ama o tek cümlesiyle bütün sesleri cehennem alevine atarak yakmamı sağladı. 

"Seni istiyorum."

Algılayamadım başta. 3 yıllık birlikteliğimizde hasta olduğunu öğrenmeden önce bile istememişti bunu. Şimdi ise kendi ağzıyla itiraf ediyordu beni istediğini. En güzel manzaram, bana hayatımdaki en güzel armağanı vermişti. 

"Emin misin meleğim?"

"Hastayım. Her an ölebilirim. Ve ölmeden önce tamamen sevdiğim adama ait olmak istiyorum. Tamamen senin olmak istiyorum Joon. Ruhumun yanında bedenimi de sana sunuyorum." Sesi titremişti yeniden. Gözyaşlarının tekrar düşmesine izin vermeden kollarımı minik bedenine sardım. Sanki onu herkesten, her şeyden koruyabilirmişcesine sıkıca kenetledim. Usulca kafasını kaldırıp yüzüme dikti gözlerini. Sanat galerisinde gördüğü tabloyu beğenen bir ressam gibi inceledi her bir zerremi. 

"Seni benliğimden çok seviyorum Kim Namjoon."

"Seni kafese kapatılmış bir güvercinin gökyüzüne duyduğu sevgiden daha çok seviyorum Kim Seok Jin."

Dudaklarımı himayesine aldı söylediklerimin ardından. Kalp atışlarımız gibi giderek hızlanıyordu öpüşümüz. Çölde bulunan küçük gölet gibiydi o renksiz dediği dudaklar. Aslında evrenin var ettiği tüm renklere sahipti görmesini bilene. Yalnızca saklıyordu bulutların arkasına gizli gök kuşağını istemsizce. Ve ben, gök kuşağının sonuna gitmiş, oradaki hazineyi bulmuştum.  Odayı dolduran inlemelerimizdi en güzel melodi. Veya her şeyiyle teslim olmasıydı şimdiye kadar hissettiğim her dokunuştan güzeli. Belkide duran inlemelerimizin ardından gizlice birbirimize ettiğimiz bağlılık yeminimizdi en güzel tören. Ama en özeli; hayatımı adadığım Kim Seok Jin'e kirlenmiş bedenlerimiz aksine en saf duygularla yeniden, en başındaki gibi aşık olmamdı. 

Awakening ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin