Asıl olanın sonsuz yaratıcıdan başkası olmadığını bilmek
Beklenenleri, bekleyenleri ve beklemeyi tamamen siliyor.
Kalacaklar yalnız gönülden süzülenler
Soğuk ormanda gün batımının nostaljisi.
Nasıl güzel başlamıştı çoğu aşk gibi. Yarı açık kafeterya bahçesinde içilen çaylar... Uzun süren sohbetimizde oynanan bitmiş çay bardakları... Çayın fişinden yapılan gemi, uzun süre benimle kalan bir şey. Kendi çoktan geri dönüşüme uğradı belki ama aklımda dönüşmüyor işte. Geri de dönmüyor. Telafisiz bir acı çekmişlik, Kemal Varol'un dediği gibi acı geçiyor da, çekmiş olmak geçmiyor.
Yerleşkenin ormanında Özkan'la bir oradan buradan, eski ve ünlü bir müzik grubunun sözlerinden dem vurmuştuk. Soda eşliğinde gömdüğümüz çekirdeğin kese kağıdına yazdığımız şarkı sözleri çok uzun süre benle oradan oraya taşındı. O gün ilk defa bir erkek bana ceketini vermişti, üstelik donuyordun.
Bir başka gün aynı soğuk ormanda tütsü yakmıştık. Yerde oturup, tek tek kartlarımı tütsüleyişimi izlemiş, tütsü kokusu köpekleri meraklandırınca, bu seremoninin sona ermesi gerektiğine karar vermiştik. Köpekler mi yoksa biz mi daha çok tedirgindik bilmiyorum. Gecenin soğuğundan battaniyeye sarılıp uyuklarken, ilk adımı atan olduğum için bir kez mimlenmiş sonuna kadar da öyle kalmıştım.
Sonrası kendini doğrulayan kehanet. Kaç kez okudum kartlarda, kaç kez söylediler biteceğini, emanet birlikteliğin. Omuzlarımı silkiyor ve ısrarla "banane" diyordum. Hatunun toyuymuşum harbiden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatunun Toyu
Non-FictionAnkara ve dün. Ankara ne zaman bugün oldu? Ancak kenti kuranların ütopyası olarak kalabilen yer. Beni görmezden gelen, bize birbirimizi bulduran mekan. Seni saklayan, onu kusan.