•1•Gülümse

110 10 3
                                    

Alarmın sesi bütün odada yankılanıyordu. Hyungwon kulaklarını kapatmasına rağmen bu sesi duyuyordu. Kalktı ve söve söve alarmı kapattı. Önce eli başına gitti,delicesine ağrıyordu.' Ah dün geceden olmalı galiba yine içmişim' Diyerek bir ağrı kesici aldı. Telefonun titremesiyle irkildi. Arayan annesiydi. Her zaman saat 10:42'de oğlunu arardı. Hyungwon telefonu açtı ve konuşmaya başladılar.
- Oğlum bir kaç gündür okula gitmediğini öğrendim. Neler oluyor ?
+ Anne sadece biraz rahatsızım. Bugün gideceğim.
.
.
Annesini ikna ettikten sonra üzerini değiştirdi ve anahtarını alarak evden çıktı. Lise sondu ve okulun bir an önce bitmesini istiyordu. Hayali yoktu. Sınava girecekti ve neresi gelirse onu okuyacaktı. Hayattan fazla bir beklentiside yoktu. Onun için hayat sadece insanların bencilliğiydi. Sırasına geçti,çantasını sıranın üstüne koydu,başını yasladı ve uyumaya çalıştı. Ancak birden arkadaşları yanına gelince bu isteğini arka plana atmak zorunda kaldı. Minhyuk;

- Hyungwon,her gün aynı şey yeter artık lütfen yapma senin için endişeleniyoruz. Yanımıza uğramıyorsun.Diyerek hyungwona çıkıştı.

Hyungwon;
+ Minhyuk üzerime gelme beni yanlız bırak ve git.

Dedi minhyuk sinirlenmişti ve ağzından çıkan kelimelere dikkat etmiyordu.

- Babanın ölümünden beri böylesin söylesene sorunun ne ? Bize anlatmadığın şey ne ? Söyle! Dedi.

Hyungwon geriye yaslandı. Doğruydu babası yoktu değil mi ? Ölmüştü. Kazada tek ölen oydu. Günlerce ağlamıştı. Annesi ise ona daha iyi bakmak için yurtdışına çalışmaya gitmişti. Doğru bir babası yoktu. Gözlerinin dolmasını engelleyemesede akmasına mani olmaya çalışıyordu genç çocuk. Minhyuk 'lütfen,hyungwon yanlışlıkla oldu,çok çok özür dilerim' dese de geçti. Herşeyin çok geç olması gibi bunun içinde çok geçti. Zil çaldı ve ders başladı. Bütün ders boyunca babasını düşündü. İyi midir şuan ? Bekliyormudur beni ? Yanına gitmelimiyim ? Diye dakikalarca düşündü. Zil çaldı. Çantasını topladı ve okulun dağılmasını bekledi. En son çıkmak onun huyuydu. Kalabalık dağıldı ve hyungwon çıkmak için hareketlendi. Merdivenlerden aşağı inerken hâlâ düşünceliydi. O sırada ayağı kaydı ve düşerken bir el onu tuttu. Damarları belli ve yapılı bir kol. Kolun sahibine baktı hyungwon. Sarı saçları ve geniş omuzları olan bu çocukta kimdi ? Okulda ilk defa görüyordu bu çocuğu,gerçi yeni gelen 9.sınıflardan biridir diye geçirdi içinden. Ama 9.sınıfa görede çok büyüktü. Aklından bu düşünceleri silip teşekkür etti ve suratına yapmacık bir gülümseme taktı. Bu onun silahıydı. Kulaklığını takıp yola devam etti. En sevdiği şarkı çalıyordu. 'City of stars'. Anısı olan tek şarkı. Ortaokuldayken sevdiği çocuğun ona armağan ettiği şarkı. Hyungwon gay'di. Ve tanrı onları sevmezdi. Bu yüzden o çocuktan vazgeçmişti ve 3 gün sonra da çocuk tırın altında ezilmişti. Sahi en sevdikleri yok oluyordu hyungwonun. Kafası allak bullak olmuş halde eve girdi. Elini yüzünü yıkadı ve eve giderken marketten aldığı abur cuburları yemeye başladı. Yemek yemezdi. Daha çok abur cubur yerdi. Televizyonu açtı ve teker teker kanalları geçti. En son bir dizi açıp onu izlemeye karar verdi. Ve uyuyakaldı.  Sabah alarmın sesiyle kalktı. Ahh geç kalmıştı. Hemen üstünü giydi ve evden çıktı. Hızlı adımlarla yürümeye başladı. Kulaklığını evde unutmuştu ve buna lanet ediyordu. Hızla okula giriş yaptı saatine baktığında daha 15 dakika olduğunu gördü ve rahatça bir oh çekti. Merdivenlerden okula gelirken olduğunun aksine yavaşça çıktı. Yerine oturdu tam çantasını sıranın üstüne koyuyordu ki, Minhyuk ve Jooheon hyungwonun yanına geldiler. Sohbet etmeye başladılar. Hyungwon minhyuka sinirlense bile onu affedebiliyordu. Çünkü çocukluk arkadaşı ve sırrını anlattığı tek kişide oydu. Minhyukta aynı şekilde sadece hyungwona anlatırdı sırlarını. O da kihyundan hoşlanıyordu. Bunu bilen sadece hyungwondu. Zil çaldı ve hoca içeriye girdi. Dün dersi dinlemediği için bugün de hiçbirşey anlamıyordu hyungwon. Bir ders,iki ders, üç ders derken son ders olmuştu. Kapı açıldı ve müdür içeri girdi. Tam kapı kapanıyordu ki içeri sarı saçlı geniş omuzlu bir çocuk girdi. Müdür;
Gençler aranıza yeni biri katıldı. Adı Wonho. Lütfen ona iyi bakın. Dedi ve sınıftan çıktı. Bu çocuk hyungwona çok tanıdık geliyordu ama nereden bilmiyordu. Neyseki zil çaldı. Ve hyungwon yine herkesin gidişini bekledi. Eve doğru yürümeye başladı. Tam kapını önüne geldiğinden birden aklına sabah anahtarı almadığı aklına geldi. Ah gerçekten!
.
.
.
.
Merhaba arkadaşlar. Ben organik hoşaf. Belki beni twitterdan tanıyorsunuzdur. O kadar çok 2won fic aradım bulamadım. En sonunda kendim yazmaya karar verdim. Bu ilk kitabım ve hatalarımın olduğunun farkındayım. Lütfen mazur görün. Eğer bana bir şey sormak isterseniz Twitter adresim @xatsnom94 şimdiden teşekkür ederim ve umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum.

Petrichor°2won/HyungWonhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin