-Zeynep-
Telefonu kapattıktan sonra babamın arkadaşlarının hepsini tanıyordum ama bu çocuk kimdi ki ? Sesi çok tuhaf geliyordu aslında nasıl desem böyle suçlarmışcasına ama bende paranoyaklaşmada bir numarayım ya.Okulda işlerimi bitirdikten sonra eve gittim.Eve girince hemen bir duş aldım.Kıyafetlerimi değiştirdikten sonra telefonuma baktım on beş dakika "Babacım" yazısına...Ondan başka kimsem olmaması canımı yakıyordu.Öğrencilerim var tabii ama bu çok başka.Babamla arkadaş gibiydik aslında birbirimizden gizlimiz yoktu.Ama öğretmenlik yılımda İzmir'e gelmemle her şey değişmişti.Zaten hayatım mahvolurken babamı göremiyordum zaten benle de artık pek bir şey konuşmuyor.Konuşsada bir burukluk var babamın içinde.Kaybetme korkusu...Artık çok oyalandığımı fark edince sınaav kağıtlarını okumaya başladım.
-Kerem-
"Ya İhsan bey söylemememiş işte niye önyargılı yapıyorsun.."Dedi Buse kendinen çok kararlı bir şekilde.
"İhsan amca neden söylüyor ki kızı o kızı bilicek tabii.."Ama ben hiçkimse ye kafaya takmıyordum çünkü doğruydu benim düşündüklerim.
"Kızın neler yaşadığını biliyor musun bence çok önyargılı karşılıyorsun kızı.." Bu kız bazen gerçekten çok kararlı olabiliyor.
"Ya ne alaka ya kız babasının hastalığını bilmiyor bunun hiçbir açıklaması olamaz.." Dedim son noktayı koyarak.
Buse Kerem'e yaklaştı iyice ellerini keremin yüzüne koydu ve dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı.Kerem hiçbir şey hissetmiyordu ona karşı ama yanında mutluydu.Huzurlu hissediyordu.Annesi ve Babası Amerikada olduğunda tek başınaydı ama prensesi vardı...
"Aşkım bak bence biraz sakinleş çünkü hiçbir şey bilmeden yorum yapma.Sonra bence bu düşüncelerinden çok utancaksın belki de." Demişti sanki herşeyi önceden biliyormuş ama sonra olacaklar onun canını yakacağını bilmiyordu.
"Belki ben doğruyu söylüyorum."Dedim hala onun dediklerini inkar ederken.
"Aşkım kızın hakkında ne biliyorsun ?"Dedi Buse Gerçeklerle beni yüzleştirmeye çalışırken.
"İzmir'de bir okulda öğretmenlik yapıyormuş..Birde annesini kaybetmiş."Dedim tüm bildiklerimi toplasan 59 harften ve iki cümleden oluşan bildiklerim bu kadardı.Belki de gerçekten önyargılı davranıyordum.
"Aşkım sadece 59 haf ve iki cümle kadar biiyorsun kızın hakkında hem dediğine göre annesini kaybetmiş neler yaşamıştır bence Gerçekler gün yüzüne çıkınca çok utanacaksın."Demişti tüm kendiliğinle bu kız ne olursa olsun yanılmayacaktı.
Yüzünü ellerimle alıp dudaklarına dudaklarımı bastırdım.Bir kaç dakika sonra alarm sesi kulaklarımla yankılandı.Buse ayrılarak derin bir "Of" çektikten sonra ona sert bir bakış atıp yolcu ettikten sonra hemen hastamın yanına gittim.
-Zeynep-
Sınav kağıtlarını okuduktan sonra ayağa kalktım ve kitaplığıma gittim ve gene bir şiir kitabı alıp ayakta bir sayfayı okumaya başladım.Bu sırada okurken de acılarıma inat gülümsüyordum nedense.
"Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim