-Zeynep-
Günlük...
Hiç hayal ettiğim gibi bir hayatım yok aksine mutsuz, huzursuz ve ailemle olmadan yaşadığım bir hayatım var.Ama her şeye,herkese rağmen mutluyum.Hayatımda ki değer verdiklerim arasında sadece babam ve öğrencilerim var .Annem öldükten sonra kimseye acımamayı öğrendim çünkü annem öldükten sonra hiçbir şey eskisi gibi değildi . Babam dağılmış , babamla beraber herşeyim dağılmıştı.Şuan İzmir 'de Foça ilçesinde bir okulda öğretmenlik yapıp , mutlu etmeye çalışıyorum kendimi..Biraz önce bir şiir kitapı okurken tek takıldığım yer de annemin ölümden sonra beni tanımlayan cümleydi ve yankılanıyordu o cümle beynimde . Hücrelerime kadar bir ürperti sarmıştı bedenimi o cümleyi okuduktan sonra .. Acım mı ? Geçmedi.Alıştım sadece... Ne kadar da güzel anlatmış Kahraman Tazeoğlu geçmiyor ne kadar kendimi kandırsam da , iyi değilim aslında , olmadım da ve sanırım bundan sonra hiç olamayacağım da ...
Günlüğümü yazdıktan sonra kapatıp kitaplarım ve defterlerimin olduğu rafa kaldırıyorum . Ne kadar 23 yaşımda olsam da yazarım ben . Yazınca hep mutlu olurum . Hayatımda ki iyi-kötü , unutulmaması gereken anıları saklıyorum . Bazen okuyunca çok hüzünlenip , bazen de kocaman gülümseme oluyor yüzümde . Ben kimseye güvenmemeyi öğrendim bu yüzden de yazmak benim için çok huzur verici bir şey. Annemin öldüğünden beri her gün günlük tutuyorum . O kadar çok defter oldu ki kitaplığım da...
Üzerimi değiştirip , çantama da bir kaç kitap alıp okula yol aldım.Benim oturduğum evin karşısında bir öğrencim var , onunla beraber gidiyorum okula . Okula gelince herkese selam verip öğretmenler odasına girdim.Çantamı bırakıp camdan çocukları izlemeye başladım. 1 yıldır en değer verdiğim şey çocuklar . İstanbul ' da kendi başımaydım ben . Babamla çok az görüşürdük , annem giderken tek gitmedi . Babamı da yanında götürdü . Canımı da en çok bu acıtıyor .
-Kerem-
Elime aldığım dosyayı inceliyorum , bu hastam bir sene önce gelmişti . Alzheimer hastalığı vardı ve yavaş yavaş unutuyor . Kendini , hayatını ama bu başlamadan önce bir kızı olduğunu öğrendim.Yazık,babasının yanında da değil . Bu kadar vefalı bir insanın ölecek olması çok saçma , bu hastalığın neredeyse hiçbir tedavisi yok.Beyin cerrahı olmak insanların hayatları benim elimde olması bir bakıma kötü , insanların hayatlarını kurtaramıyınca onların hayatlarını elinden almış gibi hissediyorum.
Bugün uyandığımda ilk gözüme çarpan iki gündür bir türlü okumaya vaktim olmayan kitap gözüme takılıyor..Kahraman Tazeoğlu-Bambaşka..Kitapın üzerindeki cümle dikkatimi çekiyor..Gel "biz" olalım demek kolay,benimle "hiç" olmaya var mısın ? Gerçekten çok değerli bir şair ve bunları önemsemeyip geriye atanlara acıyorum. Bir duş alıp mutfağa gittim , kahvaltı çoktan hazırdı . Buse yapmış.Buse nişanlım aslında onu gerçekten seviyor muyum bilmiyorum ama huzur veriyor onunla olmak. Belki de ben öyle sanıyorum. Kahvaltıyı yapıp,buseye veda edip hastaneye doğru yola koyuldum.Yolda giderken bir topluluk gördüm , arabayı kenara çektikten sonra aşağıya indim. Bir bayan yerde yatıyordu , koşarak topluluğun arasına karıştım .
''Açılın. Nefes alsın hasta açılın.''
Herkes biraz açıldıktan sonra nabzına baktım . Çok yavaş ve yok denecek kadar az atıyordu.
''Hastaya ne oldu ?'' diye sordum oradan bir bayan cevap verdi .
''Birden elini kalbinin üstüne koydu,sol kolunu sıvazlaamya başladı sonra yere düşüp yığıldı ama çok sert düştü.''