•FİNAL•

213 29 71
                                    

Lavaboda işlerini halletti ve elini yıkadıkdan sonra kendine gelebilmek için yüzünü yıkadı ve tam havluyla kurulanacaktı ki duyduğu sesle dondu

Bu bir silah patlama sesiydi...

~~~~~

Taehyung duyduğu ses üzerine havluyu hemen bıraktı ve hızlı adımlarla salona doğru ilerledi. Salona geldiğinde yerde yatan kanlı bedenle ağzı açık kaldı. Yutkunamıyordu ve konuşamıyordu. Ağzından sadece iki kelime döküldü

"J-jin hyung"

Sonrasında duyduğu ses ve anlında hissettiği soğuk silah ucuyla sesli bir şekilde yutkundu.

"Bana mı seslendin Tae?" Taehyung hayal kırıklığına uğramış bir şekilde arkasını döndü ve gözünden iki damla yaş aktı.

"J-jin hyung s-sen" Taehyung konuşamadı sadece gördüklerine inanamıyordu. Jin ise sadece sırıtıyordu bundan zevk aldığı belli oluyordu. Taehyung hızlıca eğildi ve Namjoonun kanlar içinde yatan bedenini yaşıyor mu diye kontrol etti.

"Üzgünüm Taehyung o öldü" dedi Jin ve büyük bir kahkaha patlattı. Taehyung yavaşça ayağa kalktı ve Jine döndü gözündeki öfke marstan bile görünebilirdi. Öfkesini yenemedi ve Jine doğru hamle yapıcakken Jin silahını Taehyunga doğrulttu ve konuştu

"Hop yavaş ol adamım yoksa senin sonunda böyle olucak" dedi ve Namjoonun kanlar içindeki bedenini gösterdi.

Taehyung olduğu yerde durdu ve öfkesinden yumruklarını sıkmaya başladı. Çok sert sıktığı için tırnakları elini kanatmıştı.

"Sen bunu nasıl yaparsın ha?!" Sonlara doğru sesi yükselmişti.

"Ben senden hâla büyüğüm saygılı ol istersen. Ayrıca bu aptallar senden şüphelenirken öldürmek daha da kolaydı" dedi ve sırıttı. Taehyung sinirden dişlerini sıkıyordu biraz daha sıkarsa dişleri kırılabilirdi.

Jin Taehyunga yaklaştı ve konuştu
"Şimdi sana bir görev veriyorum arkadaşının cesetini sırtına al ve benimle gel" Taehyung ne kadar karşı gelmek istese de yapamadı. Ve cesete doğru eğildi. Cesete baktıkça gözleri daha çok doluyordu. Sessizce fısıldadı

"Üzgünüm Namjoon hyung" daha sonra ceseti sırtına aldı ve Jini takip etmeye başladı.

~~~~~

Jin durdu ve bodrumdaki odanın kilidini açmaya başladı. Kapıyı açtı ve içeri girdi. Ardından Taehyungda içeri girdi. İçersi hem iğrenç kokuyordu hemde kapkaranlık olduğu için hiç bir şey görünmüyordu. Jin gidip ışık tuşuna bastığı an Taehyungun ağzı açık kaldı. Arkadaşlarının cesetleri oradaydı ve neredeyse hepsi çürümüştü.

"Hadi Taehyung Namjoonun cesedini de diğerlerinin yanına koy" dedi Jin ve beklemeye başladı. Taehyung ağır adımlarla cesetlere doğru yaklaştı. Namjoonun cesetini sırtından indirdi ve Yoonginin yanına koydu. Ardından tek tek sıralanmış cesetlere baktı.

Jungkook

Jimin

Hoseok

Yoongi

Namjoon...

Gözleri dolmuştu ve kırpıp açtığında yine bir kaç damla düştü. Ve o anda farketti ki Jungkookla Jiminin elleri birbirinin üstündeydi. Daha fazla cesetlere bakamadığı için arkasını döndü ve ağzından bir hıçkırık kaçtı. Ağlıyordu. Jin kafasını Taehyunga çevirdi ve Taehyungun bu haline güldü.

"Ahh çok duygulandım" dedi Jin ve ağlıyormuş gibi yaptı. Ardından kapının yanındaki sandalyeyi odanın ortasına sürükledi ve Taehyunga bakarak konuştu

"Otur" Taehyung sandalyeye geldi ve oturdu. Gözlerindeki yaşlardan dolayı önünü net göremiyordu. Jin kalın bir ip aldı ve Taehyungu bağladı.

"Kim Taehyung... bu da senin son günün söyleyeceğin şeyler varsa söyle" dedi Jin. Taehyung Jinin gözlerine baktı. Gözlerinde hâla hayal kırıklığı var. Bunu yapabileceğine inanamıyordu.

"Onları neden öldürdün?" Dedi Taehyung hafif sinirli bir şekilde. Her ne kadar uğraşsada tekrar öfkeleniyordu. Jin odadaki küçük masaya doğru ilerledi ve masaya kalçasını yasladı ardından konuştu

"Hmm nasıl anlatabilirim ki? Mesela zevk yada içimdeki kötü karakter buna neden olmuştur" Taehyung ne diyeceğini bilemiyordu. Zevk için insan öldürmek de neydi! Jin konuşmasına devam etti

"Biliyor musun bir tane öldürünce duramıyorsun" dedi Jin ve küçük bir kahkaha patlattı. Taehyung hâla bunların gerçek olduğuna inanamıyordu. Sandalyede kıpırdamaya çalıştı fakat Jin çok sıkı bağlamıştı.

"Sen bunu nasıl yaptın ha?! Biz sana güvenmiştik ben seni abim yerine koymuştum" dedi Taehyung ve gözleri tekrardan dolmaya başladı. Jin Taehyuna doğru yaklaştı ve konuştu

"Üzgünüm Taehyung hayatta kimseye güvenmeyeceksin. Ve ayrıca baştan beri senden şüpheleniyorlardı bu da
planımdı zaten ve tıkır tıkır da işledi. Senin odana o notları koydum ve Yoongi hemende şüphelendi...zavallı"

Taehyung zorla bir soru daha sorabildi

"Peki ama neden beni en sona bıraktın?"

"Çünkü senin için çok özel planlarım var" dedi ve psikopatça sırıttı Jin. Ardından odadan çıktı. Bir iki dakika geçmişti ki Jin elinde bir makineyle geri döndü. Taehyung gördükleri karşısında şoktan şoka giriyordu. Bu bir elektrik makinesiydi!

Jin Taehyunga yaklaştı ve kabloları Taehyunga bağlamaya başladı.

"Napıyorsun?! Bırak beni" diye bağırmıştı Taehyung fakat nafile. Jin çoktan kabloların hepsini bağlamıştı.

"Korkma birazcık canın yanacak" dedi Jin ve düğmeye bastı. Taehyung birden çarpılmaya başladığın da kahkahalar patlatıyordu Jin. Taehyungsa ağlıyordu ve sadece çığlık atabiliyordu. Jin makineyi durdurdu ve voltajı çoğalttı. Ardından tekrardan başlattı. Taehyungun çırpınışlarından ve feryatlarından zevk alıyordu. Taehyung bayılmak üzereydi kıpırdayamıyordu ve bedenini hissetmiyordu. Jin makineyi kapattı ve kaldırıp masanın üstüne koydu.

"Artık bu iş bitsin!" Dedi Jin ve silahını çıkarttı. Ardından Taehyungun kalbinin üstüne getirdi.

"Son kez söyleyecek bir şeyin var mı Taehyung?" Taehyung zorla ağzını açtı ve sadece bir kelime söyleyebildi

"Y-yapma" Jin silahı iyice kavradı ve son kez konuştu

"Hoşçakal Taehyung"

Ardından tetiğe bastı...

~~~~~

Tamam sövmeyin sşskwğwşw. Bu hikayenin de sonuna geldik. Ne düşünüyorsunuz bölüm hakkında açıkcası ben duygulu bir şekilde yazdım Taehyunga kıyamam. Finale oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Teşekkürler

Who is the Killer? // BTS  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin