Selaaamm :)) Bu Wattpad'deki ilk hikayem. İlk bölüm olduğu için biraz kısa ama diğer bölümleri uzun yazacağımdan emin olabilirsiniz umarım beğenirsiniz. Ve oylarınızı unutmazsanız sevinirim. Tüm okuyucularımı seviyorum (: (:
Yeni bir başlangıç... Size de gerekti mi hiç? Bütün hayatınızı, bugünden önceki tüm hayatınızı silip yeni bir başlangıç yapmanız gerekti mi? Benim için gerekiyor. Hayatımın bundan önceki 16 yılını silmem. Annemi, babamı, arkadaşlarımı, evimi, yaşadığım şehri... Hatta belki kendimi bile. Çünkü bundan sonra yepyeni bir ben gerekiyor bana. Evet ihtiyacım olan tek şey eskilerden kurtulup hayatın inadına yaşamak. Yepyeni bir hayat gerekiyor bana, yeni bir kişilik, yeni bir şehir, yeni bir aile...
Londra... İşte orası sanırım bundan sonra hayatımı devam ettirmem gereken yer. İster mutlu bir şekilde, ister mutsuz. Sadece şu an yaşadıklarımdan kurtulmam gerek.
Temmuz. Hayatım boyunca yazı sevmemişimdir zaten. Hep kış bana daha yakın gelmiştir. Belkide üşümeyi seviyorumdur. Sonra bir battaniyeye sarılıp bir yudum kahveyle içimi ısıtmak. Veya yazın ne kadar soyunursan soyun serinleyemeyeceğin bunaltıcı havasını, hassas cildimin hemen yanıp deri dökmesini sevebilirdim ama sevmedim. Her şey bir yana hiçbir yaz bu yazdan daha boktan olmamıştı.
Yine soruyorum sizde yaşadınız mı hiç.? Ben yazı zaten sevmem ama siz yazı sevmenize rağmen boka saran bir Temmuz ayı düşünün. Babanızın gözünüzün önünde anneniz tarafından öldürülen bir Temmuz ayı. Tamam belki hayatım boyunca mutlu bir aileye sahip olamadım. Ablamın nerede olduğuna dair küçücük bir fikrim bile yok. Ben 10 yaşındayken annem ve babamın lanet olası kavgalarına dayanamayıp çekip gitmişti. Aslına bakarsanız üzüldüğüm söylenemez. O zamanlar küçük olabilirim ama olan biteni de anlayabiliyordum. Emin olun onun yerinde ben olsam bende çekip giderdim. Arkama bile bakmadan.
Aslında düşünmedim değil. Tam bu kaçmak ve her şeyi arkamda bırakma fikri tüm beynimi sarmaya başlamışken onlar kaçtı.
Diyorum ya Temmuz. O ay. Bir gece. Yine sıcak ve bunaltıcı bir gece, evdeki bağırışların dahada yükseldiği bir gece. Ama yine de her şeyin sonlanacağı gece olduğunu bilemezdim. Son bir çığlık sesiyle kapattığım gözlerimi açtım. Bu canı acıdığı için atılmış bir çığlık değildi. Sanki güç gerektiren bir çığlıktı. Evet, evet öyleydi. Annem son çığlığını ve son gücünü babamı vucüdunun herhangi bir yerine bıçak saplayarak harcamıştı.
Kendimi tıktığım küçük ve boğucu karanlık odadan çıkıp salon ilerledim. Adımlarım sanki oraya gitmemi hiç istemiyormuş gibi beni yavaşlatıyordu ama lanet ben onlara karşı çıkarak o vahşeti görmüştüm. Babanızın son gördüğü kişi olmak nedir bilir misiniz? Ben biliyorum. Ölmeden önce girdiğim o salonda kapanmak üzere olan gözlerini son kez bana çevirdi. Söylemek istediği bir şey olduğunu biliyordum. Ama yeterince gücünün olmadığınıda biliyordum.
Babamı hep sevmişimdir. Ama annem. Bizi bu duruma düşüren tek sorumlu o. Hayatı boyunca bir kere bile mutlu olduğunu görmedim. Hep şikayet ederdi. Her zaman, her şeyde. Gözümden damlayan yaşla hemen gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdım ve başımı salladım. Babama bakarak ona yaklaştım. Başımı tekrar olumlu anlamda salladım. Benden özür dilemeye çalıştığını biliyordum.
Ama hayatımın boka sarması onun suçu değildi. Ellerini tuttum ve gözlerini kapatmasını bekledim. Huzura kavuşacaktı. Onun yeri cehennem değildi. Kesinlikle Tanrım orası değil.! İşine karışıyormuş gibi olmasını istemem ama ne olur onu ateşler içine atma. Babam ateşten korkar. Her zaman korkardı.
Gözlerini kapatınca yavaşça elini bıraktım. Başımı kaldırıp kendini elindeki bıçakla birlikte koltuğa atmış olan annem denilen yaratığa baktım. Ondan utanıyorum. İğreniyorum. Onu sevmek isterdim ama yapamam. Üstüne bağırıp çağırmakla elime bir şey geçeceğini sanmıyorum kendimi yormama hiç gerek yoktu.
Ve şimdi... Bu boktan gecenin yaşandığı evde tek başımayım. Annem çoktan yargılanıp kaç yıl orada kalacağını bilmediğim yerde cezasını çekiyor. Sizce bu ceza ona yeter mi.? Yıllarını orada oturup hiçbir şey yapmayarak geçirmesi bir cezamı sizce de? Bence değil. Onun orada olması resmen ona verilmiş bir hediye gibi. Bütün gün boş boş oturmak. Tüm yaptıklarına karşılık belkide ölmesi gereken babam değil oydu. Evet, evet kesinlikle oydu. Ve şimdi yapayalnızım.
16 yaşında bir kız. Yeterince güçlü olmayan bir kız. Bunları kaldırabildiğim için bilr tanrıya binlerce kez teşekkür ediyorum. Babamı son kez canlı olarak gördüğüm o salona girdim. Belkide o gün eve gelmeseydi hala yaşıyor olurdu. Onun evi burası değildi ki. Karısı ve üvey oğlu ile birlikte yaşadığı yerde olmalıydı. Hah!! Doğru ya zaten bütün kavgada bundan çıkmamış mıydı. Annem kendisi mutlu olamadığı için bizimde mutlu olmamızı istememişti. Belkide babam yeni karısı ile mutlu olacaktı ama sağolsun annem ne onun mutlu olmasına izin vermişti, ne benim, ne de hayatımıza yeni girmiş olmasına rağmen o kadının.
Ve şu an gitmem gereken yer orası. Onların yanı. Dedim ya yeni bir aileye ihtiyacım var. Belki orada da mutlu olamam ama denemeden bileceğimi sanmıyorum. Belki o kadın belli etmese de hayatı boyunca benden nefret edecek. Belki her fırsatta ölmemi dileyecek. Tıpkı yeni evlenmiş olmasına rağmen benim annem yüzünden ölen kocası gibi benim ve annemin ölmesini dileyecek.
Umarım öyle olmaz çünkü biraz daha gerilimi, dramı ve istenmemeyi kaldıramam.
Annemin kendini kanlı bıçakla attığı koltuğa gözüm kayınca yine o gece canlandı gözümde. O çığlığı, ağlamaktan kızarmış gözleri birbiriyle kavga etmiş gibi görünen dağınık kısa sarı saçları. Her zamankinden daha soluk beyaz teni. Her ne olursa olsun o annemdi. Ve belkide onunda sevgiye ihtiyacı vardır. Ama o şansı babamı öldürerek çoktan kaybetti.
"Kelly??" Kapının önünde huzursuzca duran Trisha'ya baktım. Onunda ağladığı belliydi. Trisha babamın yeni karısıysı ama şu an kocası eski karısı tarafından öldürülmüş dul bir kadın. Yani şöyle düşününce onun boşandığı kocası gelip onu öldürmemişti sorunlu bir şekilde de ayrılmamıştılar. İnsanlar böyleyken neden sadece benim hayatım dağılmıştı. Ya da benden daha kötü durumda olanlarda vardır.
"Hazırsan artık çıkalım." Elimin tersiyle göz yaşımı silip gülümsedim. Her şeyi arkamda bırakmam lazımdı. Özellikle bu evi, ve bu evde yaşanmış o geceyi. Başımı olumlu anlamda sallayıp ayağa kalktım ve hala eski eşyalarımın bulunduğu odaya girdim. Kıyafetlerimden başka bir şey almayı düşünmüyorum. Parmaklarımı valizimde gezdirip derin bir nefes aldım. Gözlerimi son kez etrafta gezdirdim.
"Hoşçakal eski hayatım, anne, baba... Her şey. Şimdi yeni bir ben var. Kırılması zor olan bir ben. Ve bundan sonra kimsenin beni kırmasına izin vermeyeceğim." Valizimi tutup çekiştirerek odadan çıkardım. Ve şimdi buradan defolup gidiyordum. Trisha ve üvey kardeşimle yaşamaya.
Serüvenin sonu. Yeni bir hayatın başlangıcı. Ve bu sefer doğru kartları kullanacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAGIC
Fanfiction"Hayat iyi kartlara sahip olma değil, bazen kötü bir eli iyi oynama meselesidir.."