2. Bölüm: CAMERON

308 26 99
                                    

Bir-iki tane de olsa yorum yapın ya yorum yapmayınca üzülüyorum baya

Bütün gece uyuyamamıştım, yatakta öylece uzanmak ve uykunun beni ele geçirmesini beklemek bana hayli sıkıcı gelmişti. Sadece yatağımdan kalmak ve Shawn'ın yanına koşup onu sevdiğimi söylemek istiyordum, ama yapamazdım. Kilometrelerce uzağımdaydı ve onun yanına vardığımda ancak sabah olmuş olurdu.

Bunu yapamayacağıma göre enerjimi dans etmekle yitirmeye çalışmıştım, ama enerji daha da çoğalmış beni delirtmişti. Deliren duygularım ve düşüncelerim alkol almamı sağlamış, şimdi hatırlamadığım bir çılgınlık yapmıştım, ki artık çılgınlık yapmak hayatımın normal bir şeyi gibiydi. Kanımda dolaşan ve enerjimi çok fazla yükselten bir hastalığım varken normal karşılamamam doğru olmazdı. Ama bunları yapmamalıydım, birileri beni durdurmalıydı. Durduran kişinin de Shawn olmasını istiyordum.

Başımın keskin ağrısıyla Shawn'ın aptalca olan mesajlarını yeniden okudum ve güldüm. Çok aptaldı ve komikti. Onunla gerçek olmasa da bir ilişki yaşayacaktım, bunu bilmek beni çok iyi ve güvende hissettiriyordu. Sanki dışardaki kötülüğün havasından korunuyormuşum gibiydi.

"Ama gerçek bir şeye ihtiyacım var." diye fısıldadım duvara karşı. On beş dakikaya burada olacaktı ve ben berbat bir haldeydim. Duş almış, her ne pislik yaptıysam ondan kurtulmuştum. Ama ne var ki uyumamıştım ve uykuya ihtiyacım olduğunu biliyordum, sadece bunu hissetmiyordum. Hissetmem gerekiyordu, enerjinin arkasında dinlenmem gerektiğini biliyordum, ama o his olması gerektiği yerde yoktu.

Sadece biraz daha hareket. İyi hissedeceğim...

Derin nefes aldım ve yataktan kalktım. Dün gece ne yapmıştım? Her ne halt yaptıysam kendi zihnimden de saklanılmış büyük bir günahtı bu. Bunu biliyordum ama neden bildiğim şeyi bilmiyordum? Düşündükçe dibe batıyordum ve zihnimde yankılanan çığlıklar daha da güçleniyordu.

Sadece düşünmeyi bırakmaya ihtiyacım var.

On beş dakikanın bitmesine ne kadar kalmıştı? Telefonumdan saate baktım ve beş dakika olduğunu gördüm. Ah, illa beş dakika sonra burada olacak diye bir şey yoktu. Bir dakika gecikebilir ya da erken gelebilirdi. Bu olasığa göre dört dakikam vardı.

Ona iyi ve çekici görünmek için güzel giyinmeye ihtiyacım yoktu. Oldukça dağınık ve tatlı görünen saçlarım ile her şeyi yapabilirdim. Benim büyüme kapılacaktı ve... bom!

Dün gece ne olmuştu? Üç dakika kaldı. Önemli bir şey yaptığımı düşünüyor muyum? Aç olduğunu düşünüp bir şeyler hazırlamama gerek var mıydı? Tabiki düşünüyorum, bu beni öldürüyor. Şunu gerçekten kesmeye ihtiyacım var. Çok fazla ses var.

Düşüncelere o kadar kapılmıştım ki evin içinde dolandığımı fark etmemiştim bile. Durdum ve karşımda neyin olduğuna baktım. Dış kapının önündeydim ve şu an bana çok garip bir şeymiş gibi geliyordu.

Dakikalar sonra Shawn bu kapıyı görecekti, benim yüzlerce gördüğüm gibi. Dün gece içmek ve dans etmek dışında bir bok yaptım mı?

Ofladım ve dış kapıya bakmayı kestim. Burası çok sıkıcıydı, yapacak bir şey yoktu. Beni oyalaması için biraz su içmek istiyordum. Buradaki her şey beni delirtiyordu, düşünceler benim aklımda dans ediyor, beni bir çılgına çeviriyorlardı. Delirmek üzereymiş gibi hissediyordum ama delirdiğim falan yoktu, ben zaten kahrolası bir deliydim.

Zil çaldığında, zaten bunu beklediğim için hemen kapıya koşup açtım. Kapıda menajeri Andrew ve Shawn vardı. Tam da beklediğim gibilerdi, Shawn siyah kot giymişti. Andrew de kot giymiş ve üstüne de siyah bir ceketle yetinmişti. Shawn da her zamanki tarzını koruyordu. Beyaz, üzerinde gül olan bir tişört giymişti. Oldukça harika olan saçlarını rüzgar dağıtmıştı ve bu da onu daha da çok çekici yapmıştı Shawn, fotoğraflarda olduğundan daha iriydi ve çok yakışıklıydı. İnsanlar asla fotoğraflarda oldukları gibi değillerdi. Bu beni artık şaşırtmıyordu, çünkü bir sürü insan tanımıştım ve gördüğümde ise onları tanıyamamıştım bile. Tamam, birazını. Dürüst olmak istersem, biraz bile değil iki-üç kişi. Shawn ise farklıydı. Fotoğraflarda olduğundan daha iyiydi ve olgun görünüyordu. Sanırım Shawn için gerçekten deliriyordum. Onu istiyordum, ona sahip olmak istiyordum. Lanet olası dün gece ne bok yediğimi birisi söylemeli!

ROSA || SHAMERONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin