Yazardan
Songül öleli 5 yıl olmuştu. Bu beş yılda Feride Hanım, Toprak Hoca, Cemre, Meral, Eylül, Kader, Güney, Serkan, Ali, Mert, Nazan Hanım ve diğer herkes çok şey yaşamıştı. Neler yaşadıklarını merak ediyorsanız okumaya devam edin :)
Öncelikle, hepsi Songülün ölümünden çok etkilenmişti. Güney, hayatının anlamını, aşkını, mariasını, biricik karısını kaybetmişti. Kalbi bu acıya başta dayanamadı. Sürekli içti, kimseyle konuşmaz oldu, odasından saatlerce çıkmayıp Songülün kıyafetlerini koklaya koklaya ağladı. Ölmek istedi. Çünkü Songülsüz aldığı her nefes ona haramdı. Ölmeyi denedi, hem de defalarca. Ama yapamadı çünkü ona emanet olan bir kızı vardı. Hayallerinde yaşattığı karısının emanetiydi bu. Küçük Songül.. Evet ismini Songül koymuştu. Çünkü aynı ona benziyordu. Saçları, gözleri hareketleri... Sanki Songül küçülmüş de yanına gelmiş gibiydi. Hatta o kadar çok benziyordu ki geçenlerde bir konuda kızlar tartışırken "Bir karar veremediniz anasını satayım !" demişti. Güney elinden geldiği kadar onu hayatının anlamı karısına benzetmeye çalışıyordu. Kızı için yaşıyor olsada kalbindeki acı dinmiyordu. Ne zaman Songülü özlese onun için yaptığı özel odaya giriyor, fotoğraflarını öpüyor ve kıyafetlerini kokluyordu. Biraz da olsa acısını dindiriyordu. Annesi sürekli ona kız arıyordu. Defalarca kez istemediğini söylese de anlatamıyordu. Sonunda aldı Songülün yüzüğünü bir zincirle boynuna taktı. "Bu yüzük ben ölene kadar boynumda kalacak." dedi ve annesini bir nebze susturdu. Selinin kötü bir niyeti yoktu. Sadece oğlunu böyle görmeye dayanamıyordu hepsi bu.Eylül ve Ali evlenmişti. Ama ilişkilerinde ufak çaplı çatlamalar vardı. Bazı konularda anlaşamıyorlardı. Ama bu aşklarına engel değildi. Cemre ve Serkan nişanlıydı. Çok yakında düğünleri vardı ve birbirlerini çok seviyorlardı. Mert ve Meral aynı düzlemde ilerliyorken Kader yine single takılıyordu. Tabi hiçbiri Songülün yokluğunu kolay kolay kabul edememişti. Hapisten çıktıktan sonra yeğenlerine bakmayı kendilerine borç bilmişlerdi. Ve Neriman Hanımın onlara bıraktığı binaya kardeşlerinin adını verip yetimhane açmışlardı. Adını kalplerinde ve bu yerde yaşatıyorlardı. Feridenin güzeller güzeli bir kızı olmuştu. Adı Güneşti. Toprak ise onları canından çok seviyordu. Metin ve Büşra çok büyümüştü. Defne sevgili yapmıştı ve çok değişmişti. Artık doğasever bir insan olmuştu. Nazan Hanım ve Ejder flört ederken Zehranın kızı Melek çok tatlı olmuştu. Sedef ise aynı hayata devam ediyordu.
Gelelim şimdiki zamana :) Bakalım hepsi Songülsüzlüğe alışmışken bir mucize olup da Songül geri gelse ne olurdu ? ❤
Yazardan Devam :)
Songül ağlayarak uyuyan babasının yanına geldi ve onu uyandırmaya çalıştı.
Songül : Baba, uyan lütfen.
Güney gözlerini araladı.
Güney : Ne oldu babasının prensesi ?
Songül : Baba ben rüyamda annemi gördüm. Yanıma geldi ve dedi ki çok yakında birlikte olacağız kızım. Sonra bana sarıldı.
Güney yattığı yerden doğrulur ve kızını kucağına alır.
Güney : Babacım etkilenmişsin demek ki. Annenin gelmesi imkansız.
Güneyin gözleri dolar.
Songül : Baba ben annemi görmek istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONGÜN || MUTLU SONSUZ ❤
FanfictionKIRGIN ÇIÇEKLERİN FİNALİNDEN SONRA DEVAM NİTELİĞİNDE BİR KİTAP 😍