Hayatta sana değer veren biri yoksa varolduğunu nasıl kanıtlayabilirsin ?
Peki ya hayallerin ? Onlar olmadan nasıl nefes alabilirsin ? Bunları bende boşverirdim . Ta ki o Güne kadar...
3 yıldır çıktığım sevgilime bi süpriz yapıyım dedim. Üniversiteyi kazanmıştı . Hemde aynı üniversitede okuyor olucaktık . Geçen pazar bi kutlama yapmıştık ama Bir kerede yalnız kutluyalım dedim. Saten bu akşam bize gelicekti Ve hazırlıklara başladım. Bir mum diktim masanın tam ortasına . 2 haftadır sırf bu gün için öğrendiğim yemekleri yapmaya başladım. Tek tek herşeyi dizdim masaya . Masa tamamen düzenli ve güzel duruyordu . Masanın etrafına gül yapraklarıyla kalp yaptım ve masa tamda ortasındaydı . Sonra kalbin ortasından geçen bir ok yapmaya çalıştım sonra okun arkasından gül yaprakları koymaya başladım kapıya kadar. Ve masanın üstüne mumun tam yanına küçük bir not bıraktım ve saklanıp onu beklemeye başladım. Herşey hazır olduğunda saat 20.17 'ydi. 9'a doğru ailesinden döner gelirdi. perdenin arkasında onu beklemeye çalıştım tik tak tik tak saatin geçmesini izlerken kapı açıldı . İçeri giren oydu. Her zamanki gibi şıktı girdi içeri. Nedense biraz sallanıyor gibiydi çantası omuzunda değilde dirseğinde duruyordu ve bi an yere düşüp ağlamaya başladı. Ona doğru koştum . Ve ondan konuşmasını istedim. Bişi söylemedi. Ona yalvardım lütfen dedim ama hiç bişi demedi . Eğer söylemezsen ablanı arayıp ne olduğunu sorucam dedim . ''Dur'' dedi. Ve babasıyla annesinin kavga ettiğini söyledi. Annesi ankaradaki teyzelerinde kalmaya gitmiş . Bir süre kafa dinlemek için. Bende onu sakinleştirmek için çabaladım. Konuştum sonra konuyu dağatmaya çalıştım. Bak yemek yaptım gel otur yiyelim dedim. Peki dedi arkasını döndü ve masayı gördü çevresindeki gülleri... Masaya doğru 2 adım attı ve mumun yanındaki notu aldı ve sesli bir şekilde okudu . ''Sen hayatımdaki en değerli varlığımsın. Bir ömür birlikte olalım olurmu ? BerBa '' Ve bir anda tekrar ağlamaya başladı ne oldu anlamadım hemen koşarak kapıya gitti ve hırkasını aldı. Onu durdurmaya çalıştım noldu dedim lütfen dedim bişey yok dedi ve kolunu kendine doğru çekip gitti . Kapıda onun gidişini izlemeye başladım donup kalmıştım . Hava yağmurluydu . Arabasına bindiğini ve gittiğini gördüm. Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Annesinin yanına mı gidiyor diye düşündüm. O akşam hiç uyuyamadım onu aradım ablasını aradım hiç biri açmıyordu. ona belkide 100 tane sesli mesaj bıraktım . Hiç birine dönmedi . Diğer gün evlerine gittim . Bina girişindeki zile bastım . ablasının sesi geldi . ''Kim o ?''. ''Benim Barış açarmısın kapıyı Bernayı görmem lazım'' dedim. Oysa kapıyı açmadı. Ses kesilmişti zillerine basmaya devam ettim ama cevap yoktu bu sefer bi komşunun ziline bastım '' kim o ? '' diyince ''Bernalara gelmiştim'' ve kapı açıldı. Yukarı çıktım ve kapılarını yumruklamaya başladım. Bir anda kapı açıldı . ''Ne var Ne !!'' bunları söyleyen ablasıydı ağlamaklıydı . İçerden ağlayan bi ses daha geliyordu . ''Bırak bernayı görücem .'' dedim ve kapıyı itikleyip içeri girdim . Ablası engel olmaya çalışırken salona doğru yöneldim kapısı kapalıydı açtım. İçerde annesi vardı ve oda ağlıyordu .'' Ne oldu size'' dedim . ''Berna dün anlatıcaktı sana demedimi ? '' Dedi. Bende ''söyledi ama Annesinin ankaraya gidiceğini söylemişti'' dedim. İkisininde yüzünde garip bir ifade vardı. Ablası '' Evet ama onu otogarda durdurduk ve eve geri getirdik. Berna şimdi dışarda arkadaşıyla beraber . Merak etme bişeyi yok. Dünki olanlar yüzünden kafası karışık bir süre izin var kafasını toplasın'' dedi. Bende ''Peki. Rahatsızlık için özür dilerim. İyi günler.'' dedim Ve kapıyı arkamdan kapatarak çıktım. Demek arkadaşıyla geziyordu. Dün olanlardan sonra normaldi aslında. Üstüne gitmemem gerekirdi. Bir kaç gün yazmıyım kafa dağıtsın sonra saten kendi gelirdi. Biz onla fazla ayrı kalamazdıkki saten ... Aradan 1 hafta geçmişti. Hala ne tek kelime yazmıştı . Ne aramıştı Nede yanıma uğramıştı. Neden haber vermediğini hala merak ediyordum . Ve kapıdan bi ses geldi. 'Tak tak tak' Heralde o olmalıydı. Tüm kederim dağalmıştı . Hemen koşarak umutla kapıya yöneldim . Kapıyı açtığımda Karşıma bir anda siyah giyinmiş ablası göründü. Geneldede siyah deri çeket pantolon tişört falan giyerdi çünkü en sevdiği renk siyahtı ama bu biraz aşırı ya kaçmıştı . Elinde siyah gözlük vardı. Ona ''Berna nerde ? '' diye sordum . Bir süre sustu . Sonunda ''Gel benle '' diyebildi. Peşinden gittim arabasına bindik ve sürmeye başladı yaklaşık 45 dk dır arabadaydık ama tek kelime etmemişti. Sessizdi ve solgun bakışlarla yolu izliyordu.Sonra bi anda yol kenarında durdu . Ormanın ortasındaydık ve yürümeye başladı . Peşinden gittim. Noldu diye soramadım bile. Ağaçlığa girdi. Trabzonda her yer ağaçlıktı saten ve Dik bi yokuşa tırmanmaya başladı . bi anda çalılıkların arasında basamaklardan çıkmaya başladı. hemen peşinden çıktım . Yukarı doğru giderken arapça bişiler okunuyordu. İlk başta ezandır dedim dikkat etmeden yukarı çıkmaya devam ettim. En tepeye yaklaştığımızda ablası ilerledi bense 10 basamak arkasında idim. Ve o bi yere gitmişti.. Yukarı ulaştığımda etrafıma baktım her yerde siyah giymiş insanlar vardı. Etrafa baktığımda Herkes ağlamaklıydı . Bir an etrafta mezar taşlarının olduğunu farkettim Ablasının yanına koşarak gittim. Noluyor burda dedim ablası ''Gel benle'' Dedi . Sesi ağlamaklıydı . İlerledik. Kalabalığı yararak devam etti ablası . Ses güçleniyordu. Hava hala yağmurluydu ve birden kalabalık bitmişti. Önümüzde bir çukur ve içinde bir tabut vardı. Çukurun başında Annesi ve Babası vardı . İkiside ağlıyordu. Babası bir kürek le toprak atıyordu çukurun üstüne . ''Neler oluyor burda! O tabutun içinde kim var ?!! ''diye bağırdım. Sesim çıkmıyordu sanki yutkunamıyordum. Ablası ağlıyordu , yutkundu ve mezar taşını gösterdi. ''Berna ****199*/**/** - 22/06.2014'' Dizlerimin üzerine düştüm. Ve yakarmaya başladım . Hayır o olamazdı . Onla bir sürü hayalimiz vardı . Onunla yaşlanıcaktık. Torunlarımızı gıdıklarken birbirimize bakıp gülümsicektik. Zor günümüzde onunla beraber ağlıcaktık. Şimdi olamazdı Hayır bu o olamazdı. Derken ablası bir mektup getirdi. Kağıdı elinden çekip aldım ve zarfı yırtıp okumaya başladım. ''Biliyorum Söz vermiştik. Seninle bu ömrü paylaşcaktık . Ama benim ömrüm bu kadarmış. O akşam doktorlar birkaç gün ömrün kaldı dediklerinde koşarak sana gelmek istedim . Son anlarımı seninle beraber geçirmek. Ama içeri girdiğimde O kağıdı okuduğumda ne bilim sana bunu yapamazdım . Seni Üzemezdim. Özür dilerim. Seni yalnız bıraktığım için. Sakın arkamdan üzülme olurmu . Seni her zaman sevicem. Hatırla ne diyoduk ''BerBa''. Sevmek sözü bize yetersiz kalıyordu Çünkü 3. sınıfa giden çocuk bile seviyorum diyordu. Sende bu kelimeyi uydurmuştun . Berna nın Ber 'i , Barış'ın Ba 'sı . Bizim sevgimizi anlatabilicek tek şey bu demiştik hatırlıyorsun değil mi ? Sakın üzülme olurmu ? Senin hep gülmen lazım. Unutma neydi kuralımız Ben sana bağlıyım Sen bana. O zaman hep gül olurmu Bitanem Seni çok Seviyorum . BerBa...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN