11 yıl önce
Chanyeol ellerini cebine koymuş uzaktan Baekhyun ve arkadaşlarını izlerken sinirliydi. Sonunda Taeyong okulun bahçesinde yakaladığı kediyi Baekhyun'un üstüne doğru yaklaştrdığında Baekhyun yere düştüğünü görmüştü. Etrafındaki arkadaşları bir anda kaçarken Chanyeol merakla yavaş yavaş yanına gitmişti.
"Salak mısın Baekhyun. Onlarla arkadaş olmamanı sana söylemiştim!"
Baekhyun gözlerini açmadığında Chanyeol dizlerini çökerek yere oturdu. "Hey, açsana gözünü. Şaka yapıyorsan seni öldürürüm."
Chanyeol onun hâlâ gözlerini açmadığını görünce koşarak öğretmeninin yanına gitmişti.
---
"Chanyeol, sen neden sınıfa gitmedin?"
Chanyeol öğretmenine kaşlarını çatarak başını çevirdi. Yaslandığı duvardan öne çıkıp, yürümeye yeltendiğinde öğretmeninin sesi onu durdurmuştu.
"Baekhyun'u görmek ister misin?"
Chanyeol bu soruyuda cevapsız bırakınca öğretmeni onun sırtından iterek revirin odasına sokmuştu.
Kendisi çıkarak çocukları yalnız bırakmıştı.Küçük adımlarla yatakta oturur pozisyonda duran Baekhyun'un yanına gitti. Konuşmadan dururken Baekhyun ona bakıyordu.
"Ne yapıyorsun burada Chanyeol?"
"Sana ne! Bu oda senin mi!?"
Baekhyun gözlerini devirip başını ters yöne çevirdi.
"Neden düştün yere?"
"Sana ne!?" Diye bağırdı Baekhyun diğerini taklit ederek.
"Seni sevdiğimden burada değilim, sakın yanlış anlama salak. Merak ediyorum. Yoksa kediden mi korktun?"
Yataktaki çocuk ağlamaya başlarken parmak uçlarıyla boynunu kaşımaya başlamıştı.
"Neden ağlıyorsun?"
"Korkuyorum. Kimse onlardan korkmazken ben korkuyorum."
"Ağlama, herkesin korktuğu şeyler var." Yumuşak bir tonda söyledi. Baekhyun'u ağlatmayı seviyordu ancak şuan onun için üzülmüştü.
"Senin de korktuğun bir şey var mı?" Hırkasının koluna göz yaşlarını silerken sorduğunda Chanyeol düşündü. Eğer hayır derse Baekhyun tekrar ağlayacaktı. Başını aşağı yukarı salladı.
"Ne?"
"Sana ne?"
"Niye söylemiyorsun ki?"
"Belki arkadaşların gibi sende beni korkutmaya çalışacaksın."
Baekhyun bir şey demeden dolu gözlerini akmaması için kapatıp kendine çektiği bacaklarını kollarıyla sardı. Kediyi üzerine getirdiklerinde korkudan bayıldığı anı unutmayacaktı.
"Ben de babamdan korkuyorum."
------
Günümüz.
"Ne?" Park Chanyeol daha bu sabah gördüğü kıza şaşırarak sordu. "Sen kimsin?"
"Ben Joohyun, tabi sen benim adımı çoktan duymuşsundur. Herkes en güzel beni, en yakışıklı olarak da seni konuşuyor. Sanırım biz herkesin gözünde çoktan sevgili olduk..."
"Ölmek mi istiyorsun?"
Baekhyun ve Jongdae burada kendini fazlalık gibi hissetiklerinde ilk konuşan Baekhyun olmuştu.
"Biraz daha kibar olamaz mısın?"
Chanyeol sinirli bakışlarını ona çevirdiğinde kısanın masum bakışlarını gördü.
"Kedi gibi araya girmek ayıp değil mi?"
Baekhyun gözlerini devirerek tırnaklarıyla boynunu kaşımaya başladı. Boynu kızarırken Chanyeol'un kaşları düzlemişti.
"Kedi dediğim için mi kaşınıyorsun?"
"Evet! Demeyi kesecek misin!?" Chanyeol tanıdık belirti yüzünden gülümserken Baekhyun onun ifadesine kaşlarını çatmıştı. Bu çocuk onun gözünde şimdiden deli damgası yemişti.
"Neye gülüyorsun aptal?"
"Sana ne?" Dediğinde Baekhyun küçüklük arkadaşıyla tekrar karşılamış gibi hissediyordu. Sanki o arkadaşının huylarını taşıyordu. Ama çok farkıydı.
Baekhyun, Jung Chanyeol'u hiç unutmamıştı. Karşısındaki adama baktığında ise ona benzeyen tek yeri kulaklarıydı.
"Sen bir şeyden korkuyor musun?"
Chanyeol karşısında dolu gözlerle duran küçüğün gözünden yaş akmaması için başını aşağı yukarı salladı."Korkuyorum. Herkes korktuğu bir şey vardır."
Baekhyun için bu sahne çok tanıdıktı. Şimdi beklediği cevabın gelmesi için sabırsızlanırken Chanyeol ona doğru yürüdü. Yerinde kaldığında Chanyeol kulağına yaklaştı.
"Yanımızdaki bu kızdan korkuyorum."
"Çok yakın değil misiniz?" Joohyun'un sesi duyulduğunda Chanyeol geri çekilmiş Baekhyun'un gülümseyen yüzü ortaya çıkmıştı. Kendine gelerek gülmeyi kestiğinde Jongdae Baekhyun'a seslenmişti.
"Biz gidelim artık. Joohyun, sende Chanyeol'den uzak dur yoksa Taehyung seni vurur."
"Onunla bu sabah ayrıldık sanırım. Chanyeol de kapılmış gibi görünüyor." Joohyun dudaklarını büzerek başını öne eğdi. Kız çok güzel görünüyordu. Chanyeol neden bu kızdan korkuyor ki.
Jongdae anlamasada omzunu silkip "Gidelim Baekhyun." Dedi.
Baekhyun hala kendisine bakan Chanyeol'e dudaklarını oynayarak aptal diyerek yanlarından ayrılmıştı.
"Baekhyun kim?"
Joohyun derin aldığı nefesini bırakarak mırıldandı. "Sanırım senin sevgilin olacak kişi."
Bu dediği kendini çok az bir miktar üzmüştü. Chanyeol'un hareketlerini sevmemişti zaten. Onun üzüldüğü ilk defa reddedilmekti.
Baekhyun da tanıdık bir şey onu kendine çekmişti. Chanyeol ilgisiz davranmaya çalışarak omzunu silkti. Ancak peşini bırakmayacaktı.
"Her neyse, en azından arkadaş olalım. Seni birilerini kıskandırmak için kullanabilirim."
Chanyeol uslanmayan kıza ciddi misin bakışı atsa bile arkadaş olacakları aşikârdı.
---
Yorucu günün sonunda Chanyeol yurt odasının kapısına gelmişti. Sadece uyumak ve kalkıp günün tekrarını içeren notlarını incelemek istiyordu.
Odaya girdiğinde Baekhyun'u görmeyi beklemiyordu.
"Yine mi sen? Beni mi takip ediyorsun?"
"Yine mi sen? Beni mi takip ediyorsun?"
İkisi aynı şaşkınlıkla aynı soruyu sorarken kaşlar çatıktı.
"Dediklerimi tekrar etme!"
Baekhyun sinirle, "Senin burada ne işin var? Çık buradan." Demişti.
"Beni sinirlendiriyorsun! Bağırmadan konuş, gitmesi gereken sensin. Burası benim odam." Diyerek Baekhyun'un üzerine yürürken Baekhyun'un vücudu geri gitmekten giriş kapısına yapıştığında durmuştu.
"Üzerime gelme!"
"Bana bağırma!"
"Sen-"
Chanyeol daha fazla beklemeden dudaklarıyla Baekhyun'un nefesini kesmişti. Baekhyun üniversitenin ilk günü bunları yaşamayı beklemezken şaşkınlığını köşeye atıp dudakları üstündeki dudaklara, gözlerini kapatarak karşılık vermeye başlamıştı.
Okul birincisi onu öpmüştü.