Küçük Bir Ders

25 4 2
                                    

İdil hayatın ona vereceği zararların  farkında olmadan heyecanlı ve hızlı bir şekilde yürüyordu bugün üniversitenin ilk günüydü ama o yine geç kalmayı başarmıştı sabah uykusundan vazgeçemiyordu bir türlü ama vazgeçmeliydi artık  oda bunun farkındaydı ama bunu pek önemsemiyordu onun için tek önemli bir şey vardı artık evden uzak tek başına ayaklarının üzerinde durmasıydı yolun başında olduğunun bile farkında değildi neşesi yerindeydi gerisinin bi önemi yoktu onun için.
- Bakar mısın?
İdil okadar heycanlıydıki eli ayağı birbirine karışmıştı birinin ona sesleneceği aklına bile gelmiyordu üzerine alınmıyorduda kim tanıyabilirdi ki onu daha yeni gelmişti.
- Bakar mısın? Sana sesleniyorum güzellik?
İdil şaşırmıştı kimdi şimdi bu densiz ona babasından başkası güzellik diyemezdi. İdil artık tahammül edemiyordu bir hışımla döndü arkasını.
- Bana mı sesleniyorsunuz?
- Evet sana sesleniyorum tatlım.
İdil için bukadarı fazlaydı o kimseyle böyle hadsizce konuşmazdı hem sırnaşık hemde ukala insan ilk defa konuştuğu biriyle senli benli konuşamazdı idil için.
- Buyrun sıkıntınız neydi neden bukadar ısrarcısınız? hemde hadsizce.
Dayanamamıştı idil sonunda söyliyivermişti içinden geçenleri.
- Tatlım bayadır seni takip ediyorum kimliğini düşürmüşsün bana denk geldiğine şükretmelisin herkes benim gibi yapmaz bu şehirde.
İdil ne diyeceğini şaşırmıştı hayla haddini aşıyordu biyandanda ona yardım etmişti sonuçta buna mecbur değildi görmezden gelebilirdi neyseki sabretmeye karar verdi kimliğimi alayımda gider nasılsa kurtulurum diye düşündü.
- Kusura bakmayın beyefendi çok teşekkür ederim kimliğim için.
İdil bir şeyi es geçiyordu adam onu ilk defa görüyormuş gibi davranmıyordu bir şeyler fazlaydı ama idil heycanlıydı acele etmesi gerekiyor derse geç kalıyordu. İsmini bile  bilmediği adamın cevabını beklemeden kimliğini kaptığı gibi üniversitenin kapısından giriş yaptı.  Evet artık idil için yeni hayat başlamıştı heycanına kapıldığı hayatın gerçeklerini göremeyecek kadar kör olmuştu gözleri sıkıcı ve kısıtlı bir hayattan kurtulmuştu artık aç kalsada olurdu.
Neyseki daha ilk dersi başlamamıştı sınıfına göz gezdirdikten sonra hemen oturdu biyere. Aslında kimseyle muhatap olmak istemiyordu idile göre herkes çıkarı için arkadaşlık yapardı. Yanında oturanlar umrunda bile değildi tek derdi ders sonrası eylence dolu bir geceydi. İdil derin düşüncelere dalarken hocanın içeri girdiğinin farkına bile varmamıştı burası üniversiteydi kimse kimseyle ilgilenmez kimse hocayı umursamazdı.
- Sen hangi şehirdensin?
Bu soru idile sorulmuştu fakat idil heycanına yenik düşmüş hayallerinin peşindeydi kimse onu ayıramazdı hayal dünyasından.
- Burda mısın sana soruyorum hangi şehirdensin?
İdil sınıfın sessizliğiyle daha çok dalıyordu hayallerine gelmeden bi kaç araştırma yapmıştı burdaki hocalar soru sormaz cevap vermez ders anlatır giderlerdi. İdil duyucak gibi değildi yanında oturan can idili dürtmeye karar verdi.
- Bakar mısın burda mısın hoca sana sesleniyor.
Kızmıştı can oda idile benziyordu aslında hemen kızıyordu saygısızlık olarak nitelendirmişti bu durumu aslında idilin elinde değildi ilk defa yaşıyordu bu duyguyu özgürlüğü. Canın sarsmasıyla idil kendine geldi ne olduğunu anlıyamadan şaşkınca kendini açıkladı.
- Kusura bakmayın dalmışım hocam ne sormuştunuz?
Hoca sıcak bir tebessümle karşılık verdi idile.
- Senin ilk senen sanırım heycanına yenik düşüyorsun hangi şehirden geldiğini sormuştum.
İdil şaşırmıştı hocanın herkese sorduğunun farkında değildi neden benki diye düşünmeden edememişti. Memleketinin ismini söylemek yeter miydi ki sadece o güzel şehit kanı kokan  memleketinin ismini söyliyince anlayacaklarmıydı altındaki güzelliği diye düşünürken karşısında cevap bekliyen bi hoca olduğunu farketti memleketi özeldi fakat hocada onu ukala sanıp sınıfta bırakabilirdi idil araştırmalarından öyle öğrenmişti hocayı daha fazla bekletmemesi gerektiğinin farkına vararak cevapladı.
- Çanakkale hocam.
Hoca alışkındı böyle davranışlara idil onun için hiç bir şeydi aslında. Hoca idile cevap bile vermeden idilin yanında oturan kişiye sormuştu aynı soruyu. İdil hem kendisine kızıyor hemde şaşkın bir şekilde düşünüyordu. Bu hoca nekadar densizdi böyle ona nasıl cevap vermezdi çocuk mu vardı karşısında diyalog kurmayacaksa ne diye merak etti yaşadığı şehri. Alışması gerektiğininde farkındaydı idil ama yinede takmamaya kararlıydı en azından öyle gözükmek zorundaydı. İdil nekadar kendini kontrol etmeye çalışsada bembeyaz yanakları kıpkırmızı olmuştu hiçte sevmezdi bu halini. İdil kendiyle uğraşırken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı çoktan sınıfın çoğu boşalmış geri kalanda çıkmak üzereydi idil durumu hemen fark edip toparlandı bi hışımla çıktı daha öğrenmesi gereken çok şey vardı okulunda hocada kimdi idil için o ona dersi anlatmak zorundaydı nede olsa para alıyordu bunun için. Yavaş yavaş okulu geziyordu idil ikinci dersi öğleden sonraydı ne vardı yanyana koysalardı hemen eve gider uykusunu alır gecede eylence mekanlarını gezerdi babası yeterince para vermişti eylenmeye yeterdi. İdil akşam ne yapacağını planlarken koluna birinin dokunduğunu hissetti.
- Pardon bir şey söylemek istiyorum musaitmiydin işin yoktu seni tutmuyorum değil mi?
Gözü aşinaydı bu yüze görmüş olmalıydı bu kişiyi ama çıkartamıyordu bugün bu kaçıncıydı herkeste onu rahatsız ediyordu.
- İşim yok buyrun ne diyecekseniz sizi dinliyorum.
İdil çok ciddiydi herkese karşı herkes çıkarcıydı çünkü bu hayatta.
- Sen yenisin galiba burda gezmende etrafı tanımanda yardımcı olabilirim ben adım gibi bilirim buraları bu arada adım can.
İdil sinirlenmeye başlamıştı çoktan ne haddiydi onu gezdirmek onun kendi ayakları ve  beyni yokmuydu zaten birine ihtiyaç duysaydı böyle bi istekte bulunurdu. Adı da çok lazımdı sanki soran oldu.
-Adını sorduğumu hatırlamıyorum kimseyede ihticayım yok eğer olsaydı dile getirirdim ağzım var.
Can şaşırmıştı idilin bu tepkisine. Can çok iyi bir gençti kimseye zararı olmaz kimseyle takılmazdı okul sonrası partime işe giderdi harçlığını çıkartmak için ama idil canı tanımadığı için ön yargıyla yaklaşıyordu.
-Kusura Ba..
Daha can sözünü bitirmeden idil çoktan terketmişti orayı. İdil bunu bugün ikinci kez yapmıştı. Çoktan okuldan çıkmış eve doğru yol almıştı idile göre hayat gece başlıyordu 18 yıl boyunca hiç çıkmadığı gece hayatını yaşamak istiyordu artık. Yorulmuştu.. uykusuda gelmişti neyseki eve varmıştı sonunda. Çantasını girişe bıraktığı gibi yatağa attı kendini ve uykuya dalmıştı bile idil böyleydi işte gezmeyi sever ama uykusundan çoğu yere gidemezdi. Kurduğu saat çalmamıştı öğleden sonraki dersi unutmuştu çoktan. Gözlerini araladı gün batmak üzereydi idil şok geçirdi adeta yataktan fırladığı gibi eliyle telefonu kaptı hemen  saat 18:46 'dı ilk günden bu olmamalıydı idil hayla rüyada olmalıydı kabul edemezdi bunu nasıl yapardı tembeldi işte uykuya yenik düşen tembeldi. Sınıftan kimseyi de tanımıyordu kimden alıcaktı şimdi notları. Aslında bugün okulun ilk günüydü ne kaybedebilirdiki. Neyse ki idil içini yine rahatlatmayı başarmıştı hep yapardı bunu çünkü onu başka tatmin eden kimse yoktu olamazdıda o kendi ayaklarının üzerinde durabilicek güçteydi. İdil rahatlattığı gönlüyle mutfak yolunu tuttu bir şeyler yemesi lazımdı sabahtan beri hiç bir şey yememişti. Babası o daha İzmire varmadan hazırlatmıştı dolabı herşey tam da istediği gibiydi. İdil inatçı, asi ve ön yargılı bir genç kızdı. Bu okulu kazanmak için 3 yıldır dışarı çıkmıyor her akşam babasına dil döküyordu sonunda başarmıştı artık tasarımcı olabilmek için ilk adımını atmış türkiyenin en güzel okullarından birinde  sınıf öğrencisiydi en önemliside bölümün tasarım bölümü olmasıydı. Yemeğini yedikten sonra gece hazırlıklarına başlamıştı çoktan. Biyandan mekan araştırıyor bir yandanda kendini hazırlıyordu. Şık olmalıydı en çekici elbisesinin fermuarını çekmeyi başarmıydı makyajı tamamdı takı sevmezdi idil tek eksik kırmızı rujuydu onuda sürdü ve yola koyuldu izmirin en müthiş bir caddesinde gece kulübüne varmak için. O eylence peşindeysi kimse o istemeden ona bir şey yapamazdı. İdil hiç düşünmeden 18 yıldır beklediği gece kulübüne attı kendini. Burda herkes çok farklıydı kendinde in geçercesine oraya buraya savruluyolardı. İdil içki içen insan hiç görmemişti. Bunlar dansıda abartıyor birbirlerini yiyolardı ama bunlar idili pes ettirmedi. Deliler gibi dans etmek istiyordu. Neyseki pistin ortasında kaldığını fark edip derin düşüncelerden çıkmayı başarmıştı alkol masasına geçmişti ona göre en anlamlı yer burasıydı hiç tadına bile bakmadığı şeyleri adı gibi biliyordu.
- Bana ordan bi viski lütfen!
Böyle öğrenmişti çünkü filmlerde böyleydi. Neyseki filmlerdeki gibi viskisi gelmişti şimdi bunu bi dikleyişte içmesi lazımdı kimse onun ilk içişi olduğunu anlamamalıydı bi dikleyişte içti  tadı cazip geldi idile tekrar istedi ve yine bi dikleyişte içti sonunu düşünmeden tekrar istedi sonra tekrar bidaha.. Kendisini kaybedene kadar içmeye devam etti idil piste atması lazımdı kendisini eylenmesi lazımdı bunu ayık kafayla yapamazdı insanları çift çift görmeye başlamıştı bundan habersizdi idil böyle bişey duymamıştı hiç. Piste varmsıyla deliler gibi dans etmeye başladı iyice kendisini kaybetmişti o koldan o kola gidiyordu idil kabul edemiyeceği bir şeydi bu ama kendine engel olamıyordu en sonki farklıydı sanki kötü bakıyordu idile sevmemişti idil bu bakışı ama ayakta duracak gücü kalmamıştı kendini teslim etti bi yabancının kollarına. Bu hiç iyi olmamıştı idil bunu düşünmemişti hiç herkes oraya eylenmek için gidiyordu ona göre ama gerçekler bu değildi aslında. Yabancının niyeti farklıydı bu güzelliği asla kaçıramam diye düşünüyor idile iyice sırnaşıyordu. İdil kendini geri çekmek istiyor ama başaramıyordu artık çok geçti her şey için kendisi istemişti bunu gücü kalmamıştı geri çekilmeye. Yabancı bu fırsatı kaçırmamak için idili kaptığı gibi dışarı attı kendilerini. Bi araya soktu idili sarhoştu korkuyordu idil ama engel olamıyordu. Yabancı planına koyulmaya başladı onun niyeti hep buydu sadece bu sefer kurban idil oluyordu. Bir şey unutmuştu yabancı, dünyada hayla adam kalmıştı. Tam da istediğine ulaşıyordu yabancı saniyeler kalmıştı idilin dudağına yapışmasına deymek üzereydi ki arkadan boynuna birisi sarılana kadar idil hiç bir şeyin farkında değildi yalnızca öğürüyordu ilk defa içen birisi için bukadarı fazlaydı. Yabancı güzel bir sopa yemişti yerden kalkamıyordu artık idil kimin onu kurtardığını çözemiyordu ordan ayrılmak istedi ama kurtarıcısının onu bırakmaya niyeti yoktu idilinde yolda yürümeye dermanı kalmamıştı zaten. İdil onu kucaklayan birisini görünce korkmuştu artık ne olursa olsun diyordu müdahale edemiyordu zaten. Kurtarıcı hiç konuşmuyordu idili kucaklamış arabasına doğru yol almıştı. İdil artık çok zor olsada gözlerini araladı kurtarıcısıyla göz göze geldi idil tanıyordu sanki bu kişiyi yoksa benzetmemiydi çokta sarhoştu zaten o olamazdı ona çok kötü davranmıştı idil. Bi ses duydu sanki idil.
-Korkma benim can.
Evet candı onun kurtarıcısı ama niye kurtarmıştıki idil onun bugün sözünü bile dinlememiş onu öylece bırakıvermişti. İdil sadece tebessüm edebildi üşümüştü neyseki arabaya varmışlardı. Araba can'ın arkadaşınındı o kullanıyordu.
Arka koltuğa idili bırakırken sayıklamaya başladı.
-Bırakma beni gitme..
Can bunun üzerine bırakamazdı onu yanına oturuverdi hemen. Üşümüştü idil sokuldu Can'ın içine doğru can, sarmaladı kollarıyla idili. Öylece bırakamazdı onu kendi evine getirmek zorunda kalmıştı can. Gözlerini ovuşturarak uyandı güzellik uykusundan idil kulağına yabancı ses geliyordu gözlerini açtığında yabancı odada olduğunu fark etmişti artık bağırmak istedi ama korkuyordu kimdi bu o kimin evindeydi. Hemen toparlanıp sese doğru yol aldı karşısında Canı görünce şaşkına döndü.
-Oo günaydın hanımefendi uykunuzdan bölmedim inşallah sesimle sizi..
İdil daha çok şaşırmıştı ne işi vardı burda hiç bir şey hatırlamıyordu enson içmişti çok içmişti..
Can fark etti idilin şaşkınlığını alışkındı o çalıştığı mekandan dolayı. Can idili ilk önce sakinleştirdi.
-Gel idil korkma dün gece seni buldum evini bilmediğim için benim evime gitirmek zorunda kaldım seni öyle bırakamazdım.
İdil artık öğrenmek istiyordu gece neler olduğunu.
-Can artık anlatır mısın gece ne oldu?
Can  gece olanları bir bir anlattı idile.. İdil hem utanmıştı hemde sevinmişti. Can'a çok kötü davranmıştı ama can ona yardım etmişti nasıl olurda can bukadar iyi olabilirdi hiç mi çıkar düşünmemişti düşünseydi böyle güzel korurmuydu.. Çokta yakışıklı biriydi idil için gözlerini alamıyordu candan. Belkide idil öğrenmişti artık  her insanın çıkar için sevmediğini.

TAZE HAYAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin