Kan kırmızı elbisenin açıkta bıraktığı bacaklarımın rengine uyan topuklu ayakkabının tok sesi dışında ara sokakta başka bir ses duyulmuyordu. Elbisenin ön tarafındaki oldukça derin bacak yırtmacıyla kalp şeklindeki göğüs kısmı birleşip ortaya muazzam bir tablo sunmuştu. Göğüs dekoltesi yoktu, çatalımın hemen üstünde bitiyordu. Fakat arka tarafımda belime, belimin en aşağısına kadar uzanan bir sırt dekoltesi hakimdi. Sırtıma da gümüş renginde bir sırt aksesuarı takmıştım. Ve bu gerçekten fazla seksi duruyordu.
Köprücüğümün üzerine düşen ince kolye bile artık ağır gelmeye başlamıştı. Elbiseme uyan kırmızı rujum ile fazla abartıya kaçmadan yapılmış siyah dumanlı göz makyajım yaşımdan daha fazla olgun durmamı sağlamıştı.
Esmer bir tene sahiptim. Ve tenime uygun simsiyah olan saçlarım vardı. Saçlarım bir hayli uzundu. Popomun yarısına kadar uzanan bir uzunluktu bu. Simsiyah saçlarıma ve esmer tenime uyan simsiyah gözlerim vardı. Öyle bir siyahtı ki, göz bebeğim belli olmuyordu. Ve gözlerim gerçekten büyüktü. Fakat elimde bir şansım olsa yine bu şekilde olmayı ve kalmayı tercih ederdim. Çünkü gözlerim ve saçlarım vazgeçemeyeceğim en değerli şeylerdendi.
Ara sokaktan ana sokağa girdiğimde tüm bakışlar üzerimdeymiş gibi hissetmem iyice gerilmeme sebep olmuştu. Bazı erkekler beğeniyle süzerken, bazılarının arsız bakışları üzerimdeydi. 1.78 boyunda, kırmızı ultra dekolteli elbise giyen, uzun saçlarından dolayı oldukça görkemli duran topuzlu bir kız görsem, ben de bakardım.Sokakta biraz daha ilerlediğimde kaldırımın en sonundaki kafeye biraz daha yaklaşıyordum. O kadar mükemmel bir yerdi ki. Ne küçük ne büyüktü. İnce ve zarif masaları, masaları ile uyumlu aydınlatmaları ve kafenin tamamının cam olması ortaya muazzam bir görüntü sunuyordu.
Kafe bugün için bir grup tarafından kapatılmılştı. Fakat her şeyin içinde bulunan telefonumu almadan çıkmak delice bir aptallıktı. Bu yüzden anlayış ile karşılayacaklarını umuyordum.
Bu kafe bana hayatımı vermişti. Liseyi okumak için geldiğim İzmir'de en değerli dostlarımı kazandırmış, babamın bana fazlasıyla verdiği güveni kafenin sahibi Nihat abi devam ettirmişti. Kafede çalışmıyordum fakat haftada en az üç kere yardıma geliyordum. Nihat abi ve kafenin devamlı müşterileri pastalarıma aşıktı. Kafeye yardıma geldiğimde pastaları yaparken yeri gelince ellerim unlu bir şekilde dışarı çıkıp tanıdığım müşterilerle bile konuştuğum olmuştu. Ve Nihat abi bunu sadece tebessümle izlerdi.
Sıcakkanlı biriydim ve bü yüzden kafedeki bazı müşteriler ile arkadaş bile olmuştum.
Aklım o kadar karışıktı ki her şeyi aklımdan geçirmeye çalışıyordum. Çünkü kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı.
Dağınık topuz, bir tayt veya şort ile geldiğim bu kafeye bugün bu şekilde girmek beni oldukça rahatsız ediyordu.
Mesele giydiğim kıyafet değil, bu kıyafeti giymeme neden olan sebepti.Nihayet kafenin önüne geldiğim zaman altı kişilik bir grupla karşılaşmıştım. Dört erkek ve iki kızdan oluşan bir gruptu. Henüz daha kapıyı açmadığım için kimse beni fark etmemişti. Sanırım önemli bir konu vardı ki bu kafeyi kapattırmışlardı. Nihat abi yüklü bir meblada para verdiklerini söylemişti. Gerek giyimlerinden, gerek kafenin önündeki arabalardan zengin oldukları bariz bir şekilde ortadaydı.
Daha fazla oyalanmadan kapı kolunu aşağıya indirip içeri girmiştim. Kapıyı açan ellerim eskisi kadar olmasa da hâlâ titriyordu.
Tüm bakışların üzerimde olduğu gerçeği ve topuklu ayakkabımın çıkardığı tok ses birleşip beni daha da germişti. Gruptaki dört erkek beni süzerken, kızların gözünden kıskançlığa dair bir iz bile geçmemişti. Ya cidden duygularını iyi saklıyorlardı, ya da sevgililerini kıskanmamışlardı. Grupta burdan bakılınca iki çift varmış gibi görünüyordu. Ve sevgili oldukları ortada gibiydi. Ve söylemek gerekirse gerçekten yakışıyorlardı."Ben çok özür dilerim. Telefonumu almam gerekiyordu ve bir arkadaşımla burada buluşma kararı almıştık. Kafeyi kapattığınızı bilmiyorduk. Tekrar özür dilerim."
Gereksiz ve saçma konuştuğum için bir kez daha kendime lanet okumuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANGIN
ChickLitLise'yi okumak için geldiğim İzmir'e kendi hikayemi yazmıştım. Henüz 17 yaşında iken tatmayacağım şeyler tatmış ve hissetmiştim. Kalbimi zincirlere vurmuş, ve o kalpte tekrar çiçek açmasına şahit olmuştum. Aşık olmuştum. Değer vermiştim ve iliklerim...