Jimin'in ağzından anlatılmıştır.
Öğrenciler her gece toplanıp bara giderdi. Biz de onlardan biriydik. Kendi içimizde birbirimizle eğlendiğimiz sekiz kişilik bir arkadaş grubuyduk. Ben, Seokjin Hyung,Yoongi Hyung, Namjoon Hyung,Hoseok Hyung, Taehyung, Jungkook, Taejoon ve ben.
Taejoon ve Taehyung ikizdiler. Birbirlerine çok benzemelerine rağmen huyları birbirinden farklıydı. Taehyung kare gülümsemesiyle etrafa neşe saçan bir çocukken, Taejoon ise az konuşur,az gülerdi. Az ve öz konuşurdu diyebiliriz. Sırf bu yüzden Yoongi Hyung ile iyi anlaşıyorlardı. Biribirlerinden iyi anlıyorlardı ama aralarındaki tek fark Taejoon hayata tutunmak için hiç çaba sarfetmiyordu. Gelişi güzel yaşıyor,çabalamıyor,önüne gelen her fırsatta kendini öldürmeye çalışıyordu. Garipti ama bizimle iken daha garipti. İçindeki küçük çocuk çoğu zaman bizimle ortaya çıkarken dışarıda bir köşede sıkışmış gibi uygun anı kolluyordu. Taejoon çok farklıydı.
Yine bir gün hepimiz vardık ama eksik olan tek kişi Taejoon'du. Sebebini merak edip Taehyung'a sorduğumuzda "Odasındaydı. Biraz yalnız kalmak istediğini söyledi." dedi ve her zamanki kahkaha ortamı oluştu. Hep beraber içip eğlenirken Jungkook ortamıza geçmiş eğlendirecek şeyler yaparken Hoseok Hyung'un sesi bardaki müzik sesini bastıracak kadar yüksek desibelde ağzından çıkıyordu. Jungkook'un yaptıklarıyla savrularak gülüyordum. Yoongi Hyung ise sürekli beni tutuyor,düşmemi engelliyordu.
Beni sürekli olarak tutan Hoseok Hyung'du ama bugün o bile kendinden çok geçmişti.
Saat 01.30'u gösterirken hepimiz ayağa kalkıp hazırlandık. Eve gitme vaktimiz çoktan gelmiş,geçiyordu bile. Alkol de bizi iyice deli gibi sarsarken yavaş yavaş hazırlanıyor,aramızda eskilerden konuşup gülmeye de devam ediyorduk.
H:"Ah,cidden! Uzun zamandır bu kadar çok gülmemiştim. Bir an boğazımın yırtıldığını düşündüm."
Y:"Bunu tek sen değil. Hepimiz öyle düşünmüştük,Hoseok."
H:"İyi geldi ama hyung. Gerçekten bazen deliler gibi gülmek gerekiyormuş."
N:"Hadi çocuklar. Biraz daha hızlanın. Saat 02.00 olmadan eve gitmemiz gerekiyor."
S:"Şu an aramızdaki en ayık kimse onun arabayı sürmesi gerekiyor."
J:"Taehyung hyungun olmadığı belli. Şu hale baksanıza,şimdi şuraya sızacak."
Atıldım. "Ahh,tamam çocuklar. Arabayı ben süreceğim. Gerçekten şu an hepiniz ölü gibisiniz."
J:" Hyung,seni de yatağa bıraksak hemen uyursun. Tanımıyor muyuz seni?"
Omuz silktim. Namjoon ve Seokjin hyung Tae'yi sırtlarken barın koridorunda hızlıca ilerledim ve çıkışa ulaştım. Ardından kapının yakınında bulunan arabının kilidini açtım ve arabanın kapısını Taehyung'u taşıyan hyunglarım için açtım.Hızlı adımlarla Taehyung'u getirip dik pozisyonda oturtup yanına doğru oturdular. Hepsi binince sürücü koltuğuna oturdum ve kilidi taktım. Arabanın çalıştığını gösteren motor sesiyle hazırlanıp gidecekken duyulan bildirim sesleri sadece bir kişiden gelmiyordu.
Aynı anda hepimize gelen bildirim sesiyle arkama döndüm ve hyunglarıma baktım. Jungkook da bana ne olduğunu sorarcasına yüzüme bakıyordu.
S:"N'oluyor?"
N:"Telefona bakarsak ne olduğunu anlayacağız,hyung."Herkes cebimden iki büklüm telefonunu çıkarırken oturduğu koltuğa daha çok sinen Taehyung olacaklardan habersizdi.
J:"Size de mesaj mı gelmiş?"
H:"Bana öyle."
Y:"Bana da."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SPRING NIGHT
HorrorTren. Raylarında hızını azaltmadan ilerleyen bir tren. O trenin raylarında birisi. Aslında tanıdık bir ifade. Sandığınız kişi değil. Ona benzeyen başka birisi. Her hata yaptıklarında vagonlardan bir bir atılıyorlar. Trenin gittiği yolu bildiklerini...