Taehyung üstüne giydiği rahatsız takımıyla evine yakın olan iş yerine yürüyordu. Kafasında merak ettiği o kadar çok soru vardı ki hangi birine yetişeceğine şaşırıyordu.
Şirketin önüne yaklaştıkça adımlarını tedirgin hale getirip elinde tuttuğu evrak çantasına sıkıca sarıldı ve hızlı adımlarla yüzünü kapatmaya çalışarak şirketin önüne park etmiş tırın önünden geçmeye çalıştı.
Evet, sadece çalıştı. Çünkü tam tırın önünden geçerken gelen yüksek sesli kornayla sinirlendi ve elindeki çantasını yere fırlatarak derin nefesler almaya başladı. Elleri iki yanında yumruk olmuş, bacakları iki yana açık bir şekilde, hala kornaya basan tırın önünde dikiliyordu.
Sakinleşmeye çalıştı fakat bunu beceremedi. Yaklaşık yirmi gündür o kafası bozuk kamyoncu hayatına girdiğinden beri hayatı resmen anormal olmaya başlamıştı ve bu onun sınırlarını zorluyordu.
Taehyung elini sinirle saçlarının arasından geçirdi ve kaşlarını çatarak ağzını aralayıp bağırmaya başladı.
"Seni aptal tırın içerisindeki her kimsen! Hemen o lanet tırdan in ve gözümün önüne gel! Yeter artık!"
O an bir şey oldu. Taehyung'un hayatı boyunca unutamayacağı bir şey.
Tırın yolcu kapısı açıldı biri zıplayarak yere atladı, elindeki tabureyle birlikte? Taehyung tek kaşını kaldırarak anlamsızca çocuğun yürüyerek sürücü kapısının önüne elindeki tabureyi bırakmasını izledi.
Sonra heyecan verici bir olay gerçekleşti, sürücü kapısı açıldı ve biri o taburenin üstüne inip oradan da yere atladı. Çocuğun giyiniminden tutun her şeyi adeta eskileri andırıyordu. Üstüne giydiği boğazlı kazak, onun üstüne çektiği kareli gömlek altına giydiği bol paça pantolon ve o konversler. Tabi kafasına taktığı o tuhaf şapkayı unutmamalı.
Taehyung sürücü koltuğundan inen çocuğun ona geldiğini farkedene kadar gözünün önünde gerçekleşen olayı şaşırarak izliyordu. Çocuk yavaş adımlarla Taehyung'un önüne geldi ve kafasını yana eğdi, yüzünde hafif bir sırıtış vardı.
"Yakından daha canlıymışsın."
Taehyung çocuğun bunu demesi karşısında tek kaşını kaldırıp mırıldandı.
"Ha?"
Çocuk Taehyung'a bir adım daha yaklaştı.
"Anlamadıysan tekrar ederim, sıkıntı yok. Diyorum ki yakından daha canlıymışsın."
Taehyung çocuğun dedikleriyle kaşlarını çatmaya devam etti. Şaşkınlığını biraz olsun atmaya çalıştıktan sonra ağzını araladı.
"Sen...Sen kimsin?"
Çocuk Taehyung'un dediklerine kahkaha attı ve elini cebine atıp bir şey çıkardı.
Bir telefon.
Parmaklarını telefonunun ekranında dolaştırarak bir şeyler yaptıktan sonra ikisinin arasında bildirim sesi yankılandı.
Taehyung bildirim sesinin kendi telefonundan geldiğini anlayınca elini cebine götürüp telefonu cebinden çıkardı ve gelen mesajı ağzı hafif aralık bir şekilde okudu.
sapık kamyoncu: Bu yazıyı okuyabiliyorsan baya yaklaşmışsın demektir.
Kaşlarını sinirle çatarak mesaja yanıt verdi.
K.Taehyung: Ne diyorsun yeter artık
İkisinin arasında yine bir bildirim sesi duyuldu. Taehyung bu sefer şüpheyle kafasını kaldırıp karşısında ki çocuğa baktı. Ellerini yavaşça telefonda gezdirdi ve kendi telefonuna tekrar bildirim sesi geldi.
sapık kamyoncu: karşında duruyorum gerizekalı
Taehyung gördüğü mesajla kafasını hızla kaldırdı ve derin bir nefes aldı. Sesi içine kaçmış gibi hissediyordu. Şaşkınlıkla ağzını araladı sadece.
"Sen...sen, ne? Gerçekten mi?"
Jimin hafifçe gülerek kafasını aşağı yukarı salladı.
Taehyung göğüs kafesinde ki hızlanmayla tekrar kekeledi.
"Na...Nasıl ya? Şimdi mi? Yani..."
Ne diyeceğini kesinlikle bilemiyordu ve bu kurduğu cümlelerde bir karışıklığa yol açtı, fakat Jimin her zaman ki yaptığı şeyi yaptı.
"Diyeceğim o ki Taehyung, kendi dilimde yani..."
Boğazını temizledi ve kafasını yana eğip tek kaşını kaldırarak sözlerin ağzından çıkışına izin verdi.
"Yapma bana naz, veririm sonra ara gaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bumper // vmin ✔
Fanfictioncehennemde mevsim yok güzelim, ateşlerde yanacaksın - vmin texting -